Trafik kazaları ve hukuki sonuçları
Özellikle son dönemlerde sık sık gerek maddi hasarlı gerekse yaralamalı veya ölümlü pek çok trafik kazası yaşanmaktadır. Bu kazalar neticesinde ortaya pek çok hukuki sorun çıkmaktadır. Konumuzla alakalı Avukat Fadile Saka gazetemize açıklamalarda bulundu.
Fadile Saka,” Kaza deyince bireylerin ilk aklına gelen soru hep aynı olmuştur: Kaza sonrası ne yapacağım ve zararımı nasıl gidereceğim? Dolayısıyla kaza sonrası neler yapılabilir. Önce bunu cevaplamak en doğrusu olacaktır.
Vatandaşlarımızın gerek haklarını bilmesi gerekse zarar uğramamaları nedeniyle burada kısaca hukuki haklarından bahsedeceğiz.
İlk olarak yaşanan bir trafik kazası sonrasında gerekli güvenlik önlemleri alındıktan sonra mutlaka kaza tespit tutanağının tutularak kaza yerinin ve araçların fotoğrafı çekilmelidir. Maddi hasarlı trafik kazalarında sürücüler kendi aralarında tutanağı tutabilirler. Ancak ölümlü veya yaralamalı trafik kazalarında ise kolluk yani polis aracılığı ile tutulmalıdır. Kaza tespit tutanağında mutlaka tarafların ve araç sahiplerinin ad – soy ad ve TC kimlik numaraları ile araç plaka ve sigorta poliçe numarası eksiksiz yazılmalıdır. Yine kaza tarihi ve oluş şekli açıkça belirtilmelidir. Önemle belirtmeliyiz ki ehliyetsiz ve alkollü araç kullanımı söz konusu ise maddi hasarlı bir kaza dahi olsa taraflar kendi aralarında tutanak tanzim etmemeli ve olay yerine trafik polisini çağırmalıdırlar.
Yaşanan trafik kazasında herhangi bir yaralanma durumu yoksa ve yalnızca maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiş ise aracın onarımı, onarım sonrası araçta oluşan değer kaybı ve tamir süresince aracınızdan mahrum kaldığınız sürede yaşadığınız maddi/ticari kayıplar için sürücüye, araç sahibine ve sigorta şirketine karşı dava açabilirsiniz. Başvuru için araç ruhsat sahibi ya da aracı kazalı halde tüm tazminat alacaklarıyla birlikte satın alan kişi tarafından da tazminat davası açılabilir.
Trafik kazasında yaralanma meydana gelmiş ise yaralanan kişi bizzat kendisi başvurarak maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Yaralanan kişi raporlu kaldığı süre boyunca yaşadığı maddi kazanç kaybıyla ilgili maddi tazminat, trafik kazasından dolayı yaşanan psikolojik stres ve üzüntüden dolayı da manevi tazminat talebinde bulunabilir.
Yaralanmalı trafik kazası sonrasında kalıcı bedensel hasar meydana gelmiş ise yaralı bizzat tazminat davası açabileceği gibi yaralanan kişinin anne, baba, eş, çocuklar gibi yakınları da manevi tazminat davası açabilir.
Ölümle sonuçlanan trafik kazalarında ise kazazedenin yaşarken destek verdiği kişiler maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Vefat eden kişi evli ise eşi ve çocuklarına, evli değil ise anne, babasına ve kardeşlerine destek verdiği kabul edilerek ölenin desteğinden faydalandıklarını ispatlamak zorunda değiller. Ancak destek verdiği kişiler aile ile sınırlı olmamakla birlikte komşusu, arkadaşı, nişanlısı vb. de kazazedenin desteğinden yararlanıyor olabilir bu durumda bu kişilerin aldığı destekleri ispatlaması şartıyla tazminat talebi mümkündür” dedi.
TRAFİK KAZASI MADDİ MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇILMADAN ÖNCE ZAMAN AŞIMI SÜRESİNE DİKKAT EDİLMELİDİR
Saka, “Tüm bunların dışından bazen kazalar çevredeki yol çalışması, yollardaki bozukluk, çevredeki inşaatlar vb. pek çok sebeple de oluşabilmektedir. Bu durumlarda ise eğer sorumlu kurum veya firmaya karşı dava açılabilecek ve tazminatlar istenebilecektir.
Trafik kazası maddi ve manevi tazminat davası açılmadan önce dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de zamanaşımı süresidir. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. Maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. “ olarak belirtilmiştir. Şöyle ki kaza gerçekleşmiş ve kaza sorumlusunun öğrenildiği tarihten itibaren zamanaşımı süresi 2 yıl, kaza gerçekleşmiş ancak sorumlu henüz öğrenilemediği durumlarda 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Ayrıca yaralamalı ya da ölümlü meydana gelen Trafik kazaları sonrasında kusurlu taraf hakkında cezai soruşturma da başlatılmakta olup kazaya sebebiyet vermede asli kusurlu olan taraf Taksirle adam yaralama veya taksirle adam öldürme suçlarından ceza alması söz konusu olmaktadır. Bu süreçler de mutlaka alanında uzman bir avukat ile takip edilmelidir.
Yine Mağdur tarafın ise dikkat etmesi gereken kısım trafik kazası nedeniyle açılan dava aşamasında şikâyetten vazgeçmesi ve yahut uzlaşma aşamasında uzlaşması halinde ilerleyen süreçlerde tazminat taleplerinin zayi olmamasıdır.
Özellikle belirtmek isteriz ki, son zamanlarda kaza zedeler izinsiz olarak ele geçirilen kişisel bilgileri neticelerinde hasar danışman şirketleri tarafından aranmaktadır. Dava masraflarını üstlenmeleri karşılığında vekalet talep etmekte ve tazminat alacaklarını söylemektedirler. Bu tür yapılar yasal olmadığı gibi vatandaşları çok ciddi zarar da uğratmaktadırlar. Öncelikle mahkeme masrafları sanıldığı kadar çok çıkmadığı gibi dava sonunda haksız çıkan taraftan geri alınmaktadır. Bu yapılar vatandaşlar üzerinden haksız kazanç elde etmektedirler. Vatandaşlar ile kazanılan tazminatlar üzerinden yüksek yüzdelik oranlarla anlaşarak haksız ve fahiş kazanç elde etmektedirler. Vatandaşlar mutlaka kendileri bu alanda uzman bir avukatla irtibat kurarak çalışmalıdır ”dedi.