Toksit İsimlerle Siyaset
Siyaset, halka en güzel hizmeti en doğru isimlerle götürme sanatıdır. Türkiye standartlarında siyaset, parti politikaları ve sorunlara reel çözümler sunma zemininde değil, lider ve şahıslar üzerinden yürütülüyor.
Ülkemizde, Demokrat Parti, Anavatan Partisi, Refah Partisi ve Ak Parti, yeni yüz ve simalarla halkın karşısına çıktıkları için başarılı olmuş ve önemli hizmetler imza atmışlardır.
Siyasette başarıyı getiren yeni ve yıpranmamış yüzlere karşın, başarısızlığı ve hezimeti getiren de başarısız, yıpranmış, gittiği kırk kapıda itibar görmemiş ve bugüne kadar hiçbir başarı ortaya koyamamış, kamuoyunda karşılığı olmadığı gibi olumsuz imaj ve algılarla maruf toksit siyasilerle başarı elde etmeyi hayal eden bazı siyasi partileri görüyoruz.
Özellikle siyasi hayatına yeni başlayan partilerde bir kompleks göze çarpıyor. Kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla ve biraz da iddialı olduklarını göstermek amacıyla yaptıkları transferler ne yazık ki bu partiler için fayda yerine zarar getirebiliyor.
Efsane Başbakan Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan tarafından kurulan Yeniden Refah Partisi, özellikle Ak Parti politikalarından rahatsızlık duyan duyarlı kesimlerin gittiği tek parti olarak doğmuştu.
Ak Parti’nin kuruluş ilkeleri ve hedeflerinden sapması ve özellikle bazı konulardaki hata ve hassasiyetlerin kaybolması karşısında yeni bir soluk ve alternatif olan Yeniden Refah Partisi’nin, halkın temiz ve ilkeli duygularına tercüman olup, gönüllerde yeşermesi ve güçlü bir konuma gelmesi, kendisine bel bağlayan ve siyasette temiz bir sayfa açılmasını arzulayan kesimlerin beklentilerine karşılık gelecek bir politikayla mümkün.
Yeniden Refah Partisi’nin, farklı partilerde siyaset yapmış ve sektörlerinde çok da iyi bir imaj ve iz bırakmamış isimleri, hiçbir araştırma, soruşturma ve değerlendirme mekanizmasını çalıştırmadan sırf “partimiz büyüyor” algısı oluşturmak amacıyla partiye alınması, partiye samimiyetle inanan kesimlerde bir hayal kırıklığı yaşatıyor.
YRP’nin hiçbir eski ve yıpranmış siyasi ve yüzlere ihtiyacı yok. Tam tersi, bu parti, yeni olması ve yeni yüzlerin samimiyeti ve rüzgârıyla büyüyecek ve iktidar alternatifi olabilir.
Partiye zerre katkısı olmadığı gibi, samimiyeti, gayreti ve fedakârlığı zedeleyecek ve bu tür duygularla partiye gönül vermiş isimleri soğutacak adımlar, YRP’yi diğerlerinden farksız konuma getirir ki bunun da faturası acı olabilir.
YRP’nin hızlı bir büyüme stresine girmesine gerek yok. Taban partisi olmanın tüm evrelerini yaşayarak, yavaş yavaş büyüyüp tıpkı Refah Partisi gibi halkın umudu olmak varken, Anavatan Partisi benzeri her kesimi kucaklayan bir kompleksle hareket etmesi, partiyi olduğu gibi misyonu ve milli görüşün son kalesi olan YRP’yi bitirir.
Merhum Necmettin Erbakan örnek alınıyorsa eğer bu partide, tıpkı O’nun gibi sabırla, gayretle ve samimiyetle çalışıp sonunda zafere ulaşmanın planları yapılmalı. Zira merhum Başbakan Erbakan da YRP gibi yapıp partiyi herkese açsaydı Anavatan partisi gibi olur ve daha erken iktidara gelebilirdi ama ortaya ilkesiz, kritersiz ve gayri millî bir parti çıkmış olurdu. Bunun neticesi de tıpkı ANAP gibi yok olup giderdi.
Bugün Milli görüş mirası eğer birçok parti tarafından üstleniyor ve paylaşılamıyorsa bunun tek sebebi Erbakan hocanın siyaseti günübirlik çıkarlar ve seçim sonuçları üzerinden değil, ilkeler üzerinden yapmasıdır.
YRP elbette “küçük olsun benim olsun” tarzı bir siyaset yapmalı, tabandan ve halktan gelen her türlü teklif ve önerilere açık olmalı, teşkilatlarını güçlendirmeli ancak bunu yaparken kendisine faydadan çok zarar verecek toksit isimlerle yol yürümeyi tercih ederse, bu isimlere bir paye verilmediğinde ilk önce bunlar partiye bayrak açar ve anında gemiyi terk ederler. Zira bunların geliş amaçları partiye hizmet değil, parti etiketi ile hedeflerine ulaşmaktır.
YRP de bu gerçekler ışığında menzil-i maksuda ulaşmanın hesaplarını iyi yapmalı ve güncel siyasetin kurbanı ve mahkûmu olmak yerine ilkeleriyle var olmalıdır. Bu duruş partiyi hem halk hem de siyasi arenada daha değerli yapar.