Terörü İyi Okumak Gerekir…
27 Mayıs Darbesi'nin ardından kabul edilen 1961 Anayasası'nın yarattığı özgürlük ortamı ile geniş bir manevra ağı bulan PKK terör örgütü ülkeyi kaosa
27 Mayıs Darbesi'nin ardından kabul edilen 1961 Anayasası'nın yarattığı özgürlük ortamı ile geniş bir manevra ağı bulan PKK terör örgütü ülkeyi kaosa sürmek için bir fırsat doğurttu. Özellikle doğudan batıya doğru göç olgusu, pek çok Kürt vatandaşın ülkedeki eşitsizliklerin ve ekonomik farklılıkların farkına varmasını sağladı. Bu olay karşısında Doğu’ya yapılan yatırımların yetersizliği ve işsizliğin ileri düzeyde olması bir anlamda örgütün politikası olmuştu. Doğudan gelen gençler okumak ve siyasetle uğraşmanın yanı sıra birlikte hareket etme olanağını da yakaladı. Böylelikle hem teorik hem de pratik zeminini oluşturarak güçlü bir kanat oluşturma hevesi içerisinde yer aldılar.
12 Eylül 1980 darbesi ise ülkemizin karanlık günlerin başlangıcı oldu. Dikkatimi çeken diğer bir konu ise o dönemde Öcalan’ın Şam’a yerleşmesi ve örgütü buradan yönetmesi. Aslında sırtımızı dayadığımız sınır komşularından böyle kdigereşçe durum, dostumuzun bizim bizden başkası olmadığını göstermiyor mu?
Terörün birçok nedenlerini sıralayabiliriz. Aslında terör bir ülkeyi düşmanları tarafından boyunduruk geçirme zayıf düşürme eylemi şeklinde düşünülebilir. Zira zayıf halka oluşturmak akabinde ülkeyi parçalama ve buradan beslenme konusu düşünüldüğünde olasılık oranı yükselmektedir.
Uyuşturucu trafiği ise terör örgütünün finansal ayağı oluşturmaktadır. Türkiye’de uyuşturucuya geçit verilmese de örgüt dış ülkelerde pazar ağı oluşturmuştur. Bu örgütün finansal desteği kesildiğinde mücadelenin büyük bir ayağını kazanmış olacağız.
Diğer bir tehlike ise enerji hatlarıdır. Bu hatların büyük bir bölümü ülkemizden geçmektedir. Son dönemlerde enerji hatlarında yaptığımız devasa projeler dış mihraplar tarafından kıskanılmaktadır. Olası sabotajların gündemde yer almaması için gerekli güvenliğin aldığı kanısındayım.
Ülkemizin baş belası olan PKK terör örgütünün son dönemde yapılan nokta operasyonlarıyla gücünü iyiden iyiye kaybetmiştir. Devletimizin bu konuda mücadelesini takdir ettiğim diğer bir konu ise bölgeye yapılan yatırımlar. Son 13 yılda, ulaştırma, eğitim, sağlık, enerji, orman ve su ile TOKİ yatırımlarına toplam 462,8 milyar lira ayrılırken, bu tutarın yaklaşık dörtte birinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine tahsis edildiği görmekteyiz. İller itibarıyla bakıldığında en yüksek yatırım 10 milyar 599 milyon lira ile Şanlıurfa'ya tahsis edildi. Şanlıurfa'yı 8 milyar 302 milyar lira ile Mardin, 8 milyar 238 milyar lira ile de Diyarbakır izledi.
Sonuç olarak, bir yandan terör belasıyla uğraşırken bir yandan da yapılan yatırımlar büyük Türk Devletinin gücünü göstermektedir. Bizler yapılan mücadelenin bilinci altında olmalıyız. Devletimizin yanında yer almalıyız ve sahiplenmeliyiz. Ben yarınlardan umutluyum neden diye soracaksanız ‘15 Temmuz’daki birlikteliğimiz’ cevabını veririm. Evet, el ele verelim ve dünden daha da fazla kenetlenelim vesselam…