Terörsüz Türkiye'nin ilk adımı mı?
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin TBMM'de DEM Partililerle selamlaşmasıyla başlayan ve yine Bahçeli'nin tarihi 'Öcalan gelsin, Meclis'te PKK'nın lağvedildiğini ilan etsin' açıklamasıyla devam eden süreç, DEM'li Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'ın İmralı ziyaretiyle 'terörsüz Türkiye' hedefine ulaşmada yeni bir umut olurken, sürecin yeni terör saldırısı ve kitlesel eylemlerle geçmişte yine aynı amaçlarla başlatılan 'çözüm süreci'ne dönüşmesi endişesi yaşanıyor.
TBMM'nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışında CHP sıralarının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ayakta karşılaması ile başlayan siyasetteki yumuşama süreci, Meclis açılış oturumunun kapanmasının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin salondan ayrılırken DEM Parti sıralarına giderek DEM Parti Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık'ın da olduğu milletvekilleriyle tokalaşmasıyla farklı bir boyuta taşındı.
YENİ DÖNEMİN SİNYALLERİ İLK NEREDE VERİLDİ?
Siyaseten bırakın bir araya gelmeleri, diyalog kurmaları bile tarih boyunca mümkün olarak görülmeyen MHP ve DEM gibi iki partinin, Bahçeli’nin inisiyatifi ile önce selamlaşmayla başlayan daha sonra karşılıklı nezaket dolu açıklamalarla devam eden bir sürece evrilmesi Türkiye’de yeni bir dönem başlangıcının da sinyaliydi aslında.
DÜNYA VE TÜRKİYE KAMUOYUNU BİR SÜRPRİZ BEKLİYORDU
Hem dünya hem de Türkiye’de kamuoyunda büyük bir yankı uyandıran bu sürecin bu kadarıyla tamamlanacağını düşünenler ise yanılıyordu. 8 Ekim tarihinde partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, henüz Suriye’de olacakları kimse bilmeden DEM Parti’ye tarihi çağrılarda bulunmuştu. “Türkiye partisi olun temennisi” vurgusunu yapan Bahçeli, herkesi şaşırtmaya devam ediyordu. Diyalogların burada sonlanacağını bekleyen yine yanılacaktı ve tarihler 22 Ekim 2024’ü gösterdiğinde uç noktası olmayacak, daha ilerisi DEM dahil hiçbir kurum, kuruluş ve şahsın yapamayacağı bir çağrıyı bizzat Devlet Bahçeli yapacaktı.
ÖCALAN GELSİN PKK’NIN BİTTİĞİNİ AÇIKLASIN
22 Ekim 2024 tarihinde yine partisinin grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli, sadece Türkiye’yi değil, bu topraklarda 50 yıldır kirli hesaplar yapanları, milyarlarca dolarla hain tuzaklar hazırlayanları ve kardeşi kardeşe kırdıranları da dahil tüm dünyayı şoke edecek şu açıklamayı yaptı:
“Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.
- Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, “Umut Hakkı”nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.
- Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.
Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.”
DEM HEYETİ TERÖRİST BAŞI ÖCALAN İLE GÖRÜŞTÜ
Bahçeli’nin bu çağrısının ardından DEM Parti heyeti TBMM bütçe görüşmelerinin tamamlanmasının ardından İmralı’ya giderek Öcalan ile görüştü. Yapılan görüşmenin ardından detaylı bir görüşme ve hazırlık süreci yürüten DEM Parti, beklenen açıklamayı yaptı.
DEM Parti tarafından yapılan açıklamada, Öcalan’ın gerekli katkıyı sunacak kararlılığa sahip olduğunu ve gerekli çağrıyı yapmaya hazır olduğunu söyledi.
Yapılan açıklamada: “Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek tarihi bir sorumluluk olduğu kadar tüm halklar için de kader belirleyici bir önem ve aciliyet kazanmıştır.
-Sürecin başarısı için Türkiye’deki tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması, yapıcı davranması ve pozitif katkı sunması elzemdir. Bu katkıların en önemli zeminlerinden biri de şüphesiz TBMM olacaktır.
-Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir.
-Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.
-Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.
-Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır.
Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir.” ifadelerine yer verildi.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Her ne kadar gelinen bu notada farklı teoriler olsa da halihazırda Türkiye sınırları içerisinde silahlı unsur olarak tamamen bitirilen ve ülkemize yaptığı hain saldırıların kaynağı noktasında bulunan Kuzey Irak’ta kilidin kapanması ile PKK adına söz edilebilecek tek şey ideolojik varlığıydı.
Türkiye’nin son yıllarda başarıyla yürüttüğü askeri operasyonlar, savunma sanayisindeki devrimimiz, yüzde 80’lere varan yerlilik oranıyla herhangi bir küresel güce bağımlılığımızın kalmaması ve son olarak Suriye’deki PKK varlığına en büyük zemini hazırlayan Katil Esad’ın devrilmesi sürecin bu noktaya evrilmesinde büyük rol oynadı. Türkiye, bir taraftan hem Irak hem de Suriye dahil olmak üzere PKK’ya yönelik operasyonları kararlılıkla yürütürken bir taraftan da bizzat Terörist başı Öcalan tarafından PKK’nın bittiğinin duyurulması sürecini yine kararlılıkla hazırlıyor.
SÜRECE DİKKAT
Geçtiğimiz yıllarda da Türkiye’de adına “Çözüm Süreci” verilen bir süreç yürütülmek istenmiş ancak süreç artık herkes bilinen bir gerçekle hain terör örgütü PKK’nın yaptığı hain saldırılar nedeniyle sonlanmıştı. Bu doğrultuda büyük bir bedel ödeyen ve sürecin sonunda başlayan hendek olaylarıyla birçok şehit veren Türkiye’nin yeni süreçte de dikkatli olması gerekiyor. Öcalan’ın çağrısına ister olumlu ister olumsuz cevap versin Kandil özelinde hain ve katil PKK’nın artık sonu gelmiş durumda. Bu ya kendi istekleriyle silah bırakarak olacak ya da Türkiye’nin bizzat yürüteceği birkaç haftalık askeri operasyonlarla. Ancak burada altının çizilmesi gereken nokta; bu coğrafyadaki en ufak barış ve kardeşlik ortamına dahi tahammülü olmayan küresel güçlerin 50 yıldır milyarlarca dolar kaynak ve istihbarat da dahil askeri olarak her türlü desteği verdiği maşa örgüt katil ve hain PKK’nın silinmeye ve yok olmaya yüz tuttuğu günümüzde bu güçlerin bu yok oluşuna engel olmak için geçmişte olduğu gibi yine ellerinden geleni yapacak olmasıdır. Türk istihbaratına bu süreçte büyük görev düşerken vatandaşlar da her türlü provokasyona karşı temkinli ve sağduyulu yaklaşmalıdır.