TAHSİL CEHALETİ ALIYOR DİYORLAR AMA…

Bizim akademisyenlerimizde tahsil cehaleti de almıyor

TAHSİL CEHALETİ ALIYOR DİYORLAR AMA…
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bizim akademisyenlerimizde tahsil cehaleti de almıyor.  

Cehaleti almadığı gibi o cehalet Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “En büyük düşman cehalettir, görüldüğü yerde ezilmelidir” sözüne inat bazı akademisyen ve aydınlarımızın üzerinde sırmalı bir semer gibi yapışıp kalıyor.

 

                                             ***

 

Öncelikle ülkemin aydınlık yüzü diye bildiğimiz ülkesini milletini seven çok değerli akademisyenlerimizin affına sığınarak onları tenzih etmek istiyorum.

Akademisyen denilince bizim aklımıza bilim geliyor, ilim geliyor, fen geliyor. Eğitim geliyor kültür geliyor.

         Vatan sevgisi millet sevgisi, bayrak sevgisi geliyor.

         Atatürk geliyor, cumhuriyet geliyor.

         Bu vasıfları üzerinde taşımayan birisinin bırakınız aydın veya akademisyen olmasını o kişinin adam olması bile mümkün değildir.

                                                       ***

         Onun için her akademisyenin gelecek nesillerimizin vebdigererini omuzlarında taşımaları, onlara ilkeli olmayı, seviyeli olmayı vatanına, milletine, bayrağına sadık kalmayı öğretmelidir.

         Onlara örnek olmalıdır.

         Ne yazık ki bizde bir kişinin aydın olabilmesi için evvel emirde vatan haini olması gerekiyor. Ülkenin birlik ve beraberliğine eylem ve söylemleri ile kast etmesi, İstiklal marşımız gibi değerlerimize ve Atatürk’e, hakaret etmesi gerekiyor.

         Nice anlı şanlı proflar tanırım ki Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun kurduğu cumhuriyetimize dil uzatıyorlar…

         Nice yazarlar çizerler tanırım ki ülkesine attığı iftiralarla elin gavurundan ödüller alıyorlar.

         Nice aydınlar tanırım ki her bölücü faaliyetin içerisinde yer alıyorlar.

         Devletten eşek yüküyle maaş alıp da devletin kuyusunu kazan milletvekilleri ve bürokratlar tanırım. Bunları tanıdıkça da “Yahu bu ülke bu kadar haini nasıl ve nenede yetiştiriyor?” diye hayret ederim.

         Sizi bilmem ama bölücülükten yana tavır alan, İstiklal marşımıza, bayrağımıza, vatanımıza, milletimize ve ülkemizin kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayan, bunlara dil uzatan birlikten dirlikten yana değil de bölücülükten, ihanetten yana olan bir insan Harvard veya Oxford Üniversitelerinde kürsü sahibi olsa bile milletimizin gözünde kocaman bir hiçtir.

 

                                                       ***   

 

Geçtiğimiz günlerde Türkiye'deki birkaç üniversiteden 1100 akademisyen PKK'ya karşı yürütülen operasyonları katliam olarak niteleyen bir bildiriye imza attı. Bildiride açıkça devletimiz katliam ve sürgün yapmakla itham edildi.

Şimdi siz bunlara akademisyen siz bunlara aydın diyebilir misiniz?

Ben demem…

Benim bunlara akademisyen diyebilmem için bunların ülkemizin birlik ve beraberliği için eylem ve söylemlerde birleşmeleri gerekir.

Bölücülere destek olunmakla akademisyen olunmaz. Olsa olsa bölücülere hainlere suç ortaklığı kurulmuş olur.

                                             ***

01 Kasım seçimlerinin ardından Doğu ve Güneydoğu'da adeta özerklik isyanı başlatan, sivilleri bile vurmaktan kaçınmayan, cadde ve sokaklara bomba koyan PKK'ya yönelik başlatılan operasyonlar sürerken, terör örgütü ve uzantısı HDP gerilimi tırmandırmak için elinden geleni yapıyor. 

Her gün üçer beşer vatan evladı toprağa düşüyor, şehit oluyor. Caddeler sokaklara barikatlar kuruluyor, bombalar yerleştiriliyor. Devlet malına zarar veriliyor. Bizim anlı şanlı akademisyenlerimiz utanmadan bunları görmezlikten gelip adeta PKK’nın sözcülüğünü yapıyor.

Bunlara “Allah belanızı versin” demekten başka bir ifade kullanmak mümkün mü?.. 

                                             ***

PKK'nın hendek ve barikatlarını kaldırmak, bölgede yeniden devlet otoritesini sağlamak için başlatılan operasyonlar PKK ve HDP yandaşı siyasiler, gazeteciler ve akademisyenler tarafından 'katliam' olarak lanse ediliyor. Son olarak bir grup akademisyenlerde hiç yüzleri kızarmadan büyük bir cehalet örneği sergileyerek devletimizi katliam yapmakla itham eden bildiriye imza atıyor. 

Bunların ne Allah’tan korkuları nede şehitlerimizden utanmaları var.

Şu ifadeye bakar mısınız?...

                                             ***         

“Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi gerekiyor"

Behey cahil…

Devlet Güneydoğuda Kürt halkına katliam yapmıyor…

Kürt halkının canını malını, ailesini korumaya çalışıyor. Onları çoğunluğu Ermeni olan PKK denilen çocuk katillerinin ellerine bırakmak istemiyor.

Bunu yediden yetmişe koca bir millet biliyor ve görüyor da sizler niye görmüyorsunuz?.

Bu kadar mı körsünüz?..

                                               ***

Adına akademisyen dediğimiz bu zevata sormak istiyorum.

Sizler devletimizin oradaki halkımızı korumak adına yaptığı bu eyleme hangi gerekçelerle “Devlet şiddeti son bulsun” gibi saçmalıklarla karşı çıkıyorsunuz.

Diyarbakır Sur’da ki Mehmetçiğin iki yaşlı karı kocayı arkalayarak ambulansa taşımasını onların ellerinden öpmesini devlet şiddeti olarak görüyorsanız sizler gerçekten körsünüz.

          Yazıklar olsun size,

Yazıklar olsun sizlere aydın ve akademisyen diyenlere.