Taban Rahatsız

2002 yılından itibaren her alanda yapılan atılımlar ile yaşam standartlarının yükseltilmesine ve birçok alanda devrim niteliğindeki hizmetlere rağmen Ak Parti'nin oy kaybetmesinin tek sebebinin ekonomik kriz olmadığı ifade ediliyor. Parti tabanı ise asıl sebeplerin araştırılmasını istiyor.

Taban Rahatsız
TAKİP ET Google News ile Takip Et

3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra aralıksız olarak 19 yıl tek başına iktidar olan ve birçok problemi çözerek halkın yaşam standartlarını yükselten Ak Parti’nin, son yıllarda puan kaybetmesine sebep teşkil eden nedenlerin yeterince araştırılıp üzerine gidilmediği iddia ediliyor.

HER ALANDA ÖNEMLİ HİZMETLER
AK Parti, iktidarda olduğu 19 yıl boyunca ülkemiz için önemli hizmetleri hayata geçirdi.

PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerini hezimete uğratarak, ülkemiz sınırları içinde eylem yapamaz hale getiren ve bu konuda ciddi bir başarı ortaya koyan Ak Parti, ulaşım alanında da birçok yeniliği ülkemize kazandırdı.

Karayollarında, 6 bin 101 kilometreden devralınan bölünmüş yol mesafesi 28 bin 200 kilometreye, 1.714 kilometreden devralınan otoyol uzunluğu 3 bin 523 kilometreye yükseltildi.

Toplu konut, sağlık, enerji, sosyal destek projeleri, yerel yönetimlerin başarıları, insanı merkeze alan birçok sosyal ve kültürel projeleri ile ülkemizde bir dönüşümün ve değişimin hikâyesini yazan Ak Parti, 2023 hedeflerine ulaşma yolunda ise birçok projeyi de heyecanla sürdürüyor.

ŞAHSİYETLİ DIŞ POLİTİKA
Ak Parti içeride yürüttüğü hizmet ve eser siyasetiyle birlikte dış politikada yürüttüğü ilkeli duruş ve kararlı tutumuyla da şahsiyetli bir dış politikanın da oluşmasını sağladı.

En son 10 büyükelçinin ülkemizin iç işlerine karışma hadsizliğine de gerekli cevabı veren ve muhataplarına geri adım attıran Türkiye, bu tavrıyla birçok ülkeye de örnek oldu.

ERDOĞAN’IN OMUZLARINDAKİ AĞIR YÜK
Ak Parti Genel Başkanlığı  görevi ile birlikte Cumhurbaşkanlığı görevi ile  de hem ülkeyi hem de partiyi yönetmek gibi ağır bir sorumluluğu olan Erdoğan’ın, bu sorumlulukla birlikte dünya mazlumlarının yanında olan bir duyarlılıkla başta İslam ülkeleri olmak üzere dünyada ezilen insanların umudu olma gibi bir sorumluluğu var.

NEREDE HATA YAPILIYOR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her alanda ülkesi, milleti ve devleti için çalışması, dünya mazlumlarının yardımına koşması yanında ülkeyi 19 yıldan beri önemli bir yere taşımasına rağmen Ak Parti’de gözlenen oy kaybının sebeplerinin araştırılmaması da dikkat çekici bulunuyor.

Ülke yöneticilerinin gayret ve çabalarıyla önemli bir noktaya gelen ülkemizin oldukça gelişmesine ve kalkınmasına rağmen, Ak Parti’nin güç kaybetmesinin sebeplerine yoğunlaşması ve bunu gidermek için adım atması gerekiyor.

KÜRESEL KRİZ TEK FAKTÖR MÜ?
Pandemi süreciyle tüm dünyada başlayan ekonomik krizden ülkemizin de etkilenmesinin doğal bir sonuç olduğuna dikkat çeken uzmanlar, partinin oy kaybetmesini sadece bu sebebe bağlamanın da gerçekçi bir yaklaşım olmadığını ifade ediyorlar. 

Ak Parti’nin iktidarda bulunduğu 19 yıl içerisinde yıpranmasına ilave olarak ekonomik sorunların da ilave olmasıyla belirli bir kitlenin partiden uzaklaşma eğilimi gösterdiğini dile getiren uzmanlar, bunun tüm iktidar partilerinin de yaşadığı doğal bir süreç olmakla birlikte Ak Parti’nin hayata geçirdiği hizmetlerle tezat bir durum ortaya koyduğunu ifade ediyorlar.

TABAN RAHATSIZ
Ak Parti’nin oy kaybetme gerekçelerinin dünya ve ülkemiz genelinde yaşanan ekonomik sebepler yanında özellikle tabanı rahatsız eden bazı uygulama ve davranışların da etkili olduğunu ifade eden siyasi gözlemciler, samimi tabanın Ak Parti’nin  bazı  üst yönetimi ve seçilmişlerinin, kuruluş felsefesinden ve gayesinden uzaklaştığını dile getiriyorlar.

GENÇLİK VE KADIN SEÇMENDE BÜYÜK KOPUŞ
Geçmişten bugüne Ak Parti’nin iktidar olmasında en büyük paya sahip genç ve kadınların partiye yönelmediği gibi, mevcut genç ve kadın üyelerden ve tabandan da büyük kopuşlar yaşanıyor.

Kadın ve Gençlik Kollarının hedef kitlelere ulaşma ve etkili çalışma yapmak yerine, törensel temsiliyeti öne çıkaran program ve etkinlikler ile  sosyal medyada görünür olmayı hizmet ve çalışma sayan anlayışa düştüğünü ifade eden  siyasi gözlemciler, Ak Parti’nin kadın ve gençleri kaybettiğini, özellikle ilk kez oy kullanacak gençlerin tercihleri arasında Ak Parti’nin bulunmadığını iddia ediyorlar. 

Parti yönetim kurulları hatta seçilmiş bazı isimlerin çocuklarının dahi tercihlerinin Ak Parti olmadığını iddia eden  siyasi gözlemciler, bu konunun hem siyasi hem de sosyolojik olarak araştırılması gereken bir olgu olduğunu ifade ediyorlar.

“BİZ BU DEĞİLİZ”
Partinin kuruluş misyonundan uzaklaştığını, özellikle bazı seçilmiş ve parti yöneticilerinin; hak, adalet, dürüstlük, yolsuzluk, iltimas, rant ve ahlaki erozyon konusunda ciddi savrulmalar yaşadığını ifade eden siyasi gözlemciler, bu tablonun samimi tabanı partiden uzaklaştırdığını ve farklı arayışlara yönelttiğini belirtiyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk günkü samimiyetini ve ihlasını kaybetmediğine inandıklarını ifade eden parti tabanı, Erdoğan dışında birçok bakan, milletvekili, Genel Merkez çalışanı ya da il yönetim kurullarında bulunan kişiler ve yaptıkları olayların  partiyi yansıtmadığı gibi partiden kitlesel kopuşların da sebebi olduğunu ifade ediyorlar.

Ak Parti’nin özünün temiz, mayasının kutsal değerler ile yoğrulduğunu dile getiren parti tabanı, ancak partinin son yıllarda bu yüzü yerine farklı yüzlerle ortaya çıktığını ve gerçek Ak Partinin bu olmadığını belirtiyorlar.

TABANA ANKET YAPILMALI
Son günlerde illerde yapılan Genişletilmiş Danışma Kurulu Toplantılarında parti yönetim kurulu üyelerinin de bu durumu sıklıkla dile getirmelerine rağmen Genel Merkezin kendi tabanına;  “Nerede hata yapıyoruz ve nasıl düzeltebiliriz” sorularının yer aldığı bir anket çalışması yapması gerektiğini dile getiren samimi taban, ancak bu anketin Partinin görevli kurulları yerine  bağımsız bir şirkete yaptırtılmasını ve sonuçların ilk önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulması gerektiğini belirtiyorlar.

GENEL MERKEZ GERÇEKÇİ DAVRANMALI
Geçmişten bugüne, gerek milletvekilleri listesinin oluşması, gerekse il yönetimlerinin atanmasında Genel Merkezin halkın görüş, beklenti ve genel yönelimleri yerine, halkta hiçbir karşılığı olmamasına rağmen, bazı kesimlerin ya da çıkar gruplarının emrine hizmet edecek isimlerin anketlerde birinci gösterilip Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulması uygulamasının artık ayyuka çıktığını, bunun da son günlerce birçok örneğinin olduğu  ifade ediliyor. En son olay ise TCDD Genel Müdürlüğüne 4 Eylül’de atanıp 10 gün sonra görevinden alınan Abdülkerim Murat Atik. Atandıktan 10 gün sonra görevinden neden alındığı hakkında net bir bilgi verilmemesi ve kimin referans olduğu, kafalar da soru işaretlerine neden oldu. 

KİM ÖNERDİ, KİM ALDIRDI?
Bazı klik, çıkar odakları ve çevrelerin, kendi menfaatlerini sürdürme ve büyütme adına Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yanlış bilgi verdiklerini ifade eden parti tabanı, bu konuda Genel Merkez ve Cumhurbaşkanına yakın isimlerin samimiyetlerinin sorgulanması gerektiğini belirtiyorlar.

HER İL ANKET YAPMALI
Ak Parti’nin, hak etmediği halde sürekli oy kaybeden bir parti haline gelmesinin tek gerekçesini ekonomi ve hayat pahalılığına bağlanamayacağını dile getiren parti tabanı, Ak Parti il başkanlıklarının, geçmişten bugüne parti içinde görev almış, gönüllü çalışmış, ya da bu misyona gönül vermiş isimlere yönelik, “nerede hatalıyız ve ne yapmalıyız?” soruları içeren iki soruluk bir anket yaparak oluşan kanaatleri objektif bir biçimde genel merkeze ulaştırmasının artık kaçınılmaz olduğunu ifade ediyorlar.

VEBALİ AĞIR OLUR
Ak Parti’nin özellikle kendi yönetim zaafiyeti ve hatalarından kaynaklı bir seçim kaybetmesinin sadece Ak Parti’yi değil ülkeyi ve mazlum coğrafyaları da olumsuz etkileyecek bir durum ortaya çıkartacağını dile getiren parti tabanı, bunun da büyük bir vebal olacağını dile getiriyorlar.

İHALE VE YOLSUZLUKLAR İLE  GÜNDEME GELİNMEMELİ
Son yıllarda başta bakanlıklar olmak üzere tüm teşkilatlarda usulsüzlük, yolsuzluk ve ihalelerle gündeme gelen parti yönetici ya da bürokratların, yapılacak seçimlerde olumsuz bir sonuç alınmasının tek sorumluları olacağını dile getiren parti tabanı, bu misyonun birkaç kişiyi zengin etmek ve mutlu azınlık oluşturmak için kurulmadığını, tam tersi bu sistemi yıkmak ve yok etmek için kurulduğunu dile getiriyorlar.