SURİYE SEVDASI

Bu Suriye sevdası bizi Mecnun'a döndürdü

 SURİYE SEVDASI
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bu Suriye sevdası bizi Mecnun’a döndürdü. Ne başımız rahat etti nede milletimiz. Çok pahalıya mal oldu bu Suriye sevdası bize…

                Suriye ile yattık, Suriye ile kalktık.

                Şam’da Cuma namazı kılacağız dedik. Suriye’ye gireceğiz dedik Suriyeliler ülkemize girdi.

                Hem de öyle az uz değil. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtuluşun deyimi ile sekiz milyar dolarlık bir harcamayla üç milyonu aşkın Suriyeliyi ülkemize buyur ettik.

                Sağımız Suriyeli, solumuz Suriyeli.

                Her gün 250 Suriyeli kadın doğum yapıyor ülkemizde…

                Neredeyse birinci doğuma çeyrek, ikinci doğuma yarım altın, üçüncü doğuma tam altın vererek çoğalmalarına katkı sağlayacağız.

                                                     ***

                Sakın ola ki beni merhametsiz, duyarsız birisi olarak görmeyiniz.

                Ben ne duyarsız, ne merhametsiz ve nede bencil birisiyim.

Yunus Emre’nin deyimi ile  “Yaratılanı severim yaratandan ötürü” Ancak bu sözü önce kendi vatandaşlarım için geçerli kılardım. 

                Aksaray’da dilenip Eminönü’nde sadaka vermem.

                Birilerine yardım edeceksem ki o yardım Allah rızası olursa o yardıma önce akrabalarımdan, sonra komşularımdan daha sonra milletimden başlarım.

          Gösteriş için kılımı bile kıpırdatmaz ve oldukçada sorumlu davranırım.

                Taşıyamayacağım yükün altına girmem.

                Ben böyleyim de siz nasılsınız onu bilmem.

                Siz olsaydınız bu gün sayıları üç milyonu aşan 10-15 sene sonra sayıları 4-5 milyonu bulacak olan Suriyelileri başıboş mayınlar gibi ülkemin dört bir yanına salar mıydınız?

Onları bu ülkenin başına musdigerat eder miydiniz?

Suriyelilerle bizim hiçbir alanda ortak bir yanımız yoktur.

                              

                      SURİYELİLERE SINAVSIZ ÜNİVERSİTE

 

                Ülkemizde her yıl yüz binleri aşan çocuklarımız kıt kanaat imkânlarıyla üniversiteye hazırlanıyor ve yüz binlerin girdiği üniversite sınavlarında bunların ancak % 40’ı üniversitelerimize girmeye hak kazanıyor.

Bu öğrencilerimizin % 60’ı açıkta kalıyor.

Öğrencilerimiz mağdur, aileleri mağdur oluyor.

Biz ne yapıyoruz?..

Ülkemizde bulunan Suriyeli öğrencileri sınavsız olarak istedikleri üniversiteye yerleştiriyoruz.

Hem de aylık 1.200 liralık karşılıksız burslarla…

Kim ne derse desin, kimin yardımseverliği tutarsa tutsun ben üç milyonu aşkın Suriyelinin başıboş bir mayın gibi ülkemizde dolaşmalarını kabullenemiyorum.  

Gün gelecek bunlar bu ülkenin başına dert olacaklardır.

Suriyelilerin milletimize karşı atalarından kalan kinleri vardır.

En önemlisi bu insanların genlerinde Türk sevgisi değil, Türk düşmanlığı vardır.

Nitekim bazı il ve ilçelerimizde Suriyelilerle halkımızın karşı karşıya gelmesi,

Her terör hadisesinde Suriyelilerin parmağının olması,

Bunların topluca yaşadığı yerlerde nahoş hadiselere meydan verilmesi endişelerimizi doğrulamaktadır.

Bütün bunlar ileride çok büyük toplumsal olaylara sebep olunacağının bir işaretidir.

Çünkü bunlarla hiçbir ortak yanımız yoktur.

Yaşımız gereği yaşadıklarımızdan gördüklerimizden edindiğimiz tecrübelere göre Suriye ve Suriyeliler milletimizi sevmezler. Onlar asla ve asla Türk dostu olamazlar. Onlar hiçbir zaman baba Eset’ten kalan Türk düşmanlığından vaz geçemezler.

Nitekim bu günkü PKK’nın varlığı da Suriye’nin yıllarca PKK’ya hamilik, APO denilen caniye ev sahipliği yapmasından kaynaklanmıştır.

 

                   SURİYELİLERE İŞ İMKÂNI

 

Bu müjdeyi de başbakanımız veriyor.

Başbakanımız diyor ki!..

“Bugün iş adamlarıyla bir toplantı yaptık.  Suriyelilere geçici olarak çalışma izni vereceğiz. Biz onların helal rızıklarını kazanmalarını istiyoruz. Gün gelir ülkelerine döner Türkiye’ye dua ederler” diyor.

Bu sözlerden de işimizin duaya kaldığını anlıyoruz.

                                                ***

Peki Sayın Başbakanım üniversite mezunu olup ta asgari ücretle bile iş bulamayan kendi vatandaşlarımızın, geleceğimizi emanet ettiğimiz gençlerimizin durumu ne olacak?..

Onlar kime dua edecek?

Onlar hep bir kuru simide bir bayat çaya muhtaç mı olacaklar?

Sizin göreviniz kendi vatandaşınıza aş ve iş sağlamak değil midir?

Fitre ve zekâtımızı verirken bile yakınlarımızdan başlamamız dinimizin önemli bir vecibesi değil midir?

Nedir sizdeki bu Suriye sevdası?..

Şu kadarını söyleyeyim…

Hiçte hayra alamet değildir bu kara sevda.