Süreç de Yönetilemiyor
24 Ocak 2020 tarihinde yaşayan deprem ve bunun hemen üzerine gelen küresel koronavirüs salgını sonrasında oluşan sorunların altında kaldığımız görüşü şehirde hâkim.
Yapılan onca hizmet ve aktarılan onca bütçeye rağmen bazı bürokratların yetersizliği ve sorumsuzlukları, TOKİ’nin başına buyrukluğu ve halkın beklentilerine kulak tıkaması, problem olmayacak sorunların bile ciddi sorunlara dönüşmesine ve yöneticilerimizi zora sokmasına neden oldu.
İl yöneticilerimiz ve bürokratlarımızın ortak aklı ve kamuoyunu hiçe sayan uygulamaları, hem hizmetlerin gerçekleşme sürecinde hem de konutların teslim edilme aşamasında tepkilerin oluşmasını getirdi.
Şehirde bunlar yaşanırken ve bu sorunların birçoğunun çözümünün siyasilerden geçmesi gerekirken bu konuda da iyi bir süreç yönetimi ortaya konmadı.
Vatandaş, tepkilerini yüksek dille ve her ortamda dile getirirken, siyasilerimiz zaten sorunun kaynağı olan bürokrat uygulamalarını savunmak pozisyonundan öteye bir açılım ve katkı ortaya koyamadılar.
Kendilerine ulaşan ferdi problemleri çözmekle, sorunların tükendiğini sandılar. Bir köy muhtarının AFAD İl Müdüründen ihtiyacı olan konteyneri talep etmesine karşılık ret cevabı alması, ardından muhtarın bir milletvekilini aramasıyla konteynerin muhtara teslim edilmesini çok büyük hizmet gördüler.
Oysa o konteyner muhtarın hakkı ve verilmesi gerekiyor idiyse AFAD Müdürü neden vermedi. Yok, hakkı değildiyse daha önce verilmeyen konteyner, milletvekilinin bir telefonuyla neden verildi.
Lokal ve sadece kendilerine ulaşabilen insanların sorunlarını çözmenin mutluluğunu yaşayan siyasilerimiz, geride mutsuz olan ve kendilerine ulaşamayan binlerce hemşerimizin derdini, sorun bile görmediler.
Sonuçta ne hizmet süreci ne hizmetin halka arzı süreci ne de oluşan tepkilerin kaynağına inme ve çözme süreci iyi yönetilemedi ve hala da yönetilemiyor.