SÜLEYMANCI YURDU

SÜLEYMANCI YURDU
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Son günlerin en çok konuşulan ve tartışılan konusu Süleymancılara ait Çaydaçıra Mahallesi’nde yapımı tamamlanan ancak öğrenci alınmadığı için boş olan öğrenci yurdu.

Sosyal medyada Efraim Gündem’in ilk kez gündeme getirdiği, ihtiyaç olduğu için de afet merkezi tarafından depremzedeleri yerleştirmek amacıyla Süleymancılardan resmi olarak talep edilen yurt ile ilgili olarak yurt yetkilileri de sosyal medyadan bir açıklama yaptılar.

Süleymancıların önde gelen yetkililerinden biri olduğu anlaşılan zat, kameralara karşı yurtlarının polis tarafından işgal edildiğini, kendilerinin bu konuyu görüşmek için defalarca valiliğe gittikleri halde yetkili biriyle görüşemediklerini belirtiyor.

Yine aynı yetkili kendilerinin her türlü teklife açık olduklarını ve mağdur olan üniversite öğrencilerini tüm giderlerini kendileri karşılamak üzere ücretsiz olarak barındırabileceklerini belirtti.

Aslında bütün mesele ne biliyor musunuz? Yapıp her türlü tefrişatını tamamladıkları ve muhtemelen de çok lüks olan yurtlara depremzede yerleştirip harap hale getirmeme arzusu. “Bu kadar masraf ettik depremzedeler gelip hor ve hoyratça kullanırsa biz bu binayı bir daha asla toparlayamayız” gibi dünyevi bir endişe kaplamış ki cemaati bu konuda ayak diretiyorlar.

Yahu kardeşim önce şunu bir ortaya koymak lazım. Sen bu yurdu kimin parasıyla yaptın. Sana özel bir bankadan, fondan, ülkeden ya da farklı bir kaynaktan para gelmedi. Sen bu yurdu, Baskil’den kayısı, ovadan arpa, Kovancılar’dan buğday, köylerden sebze ve meyve toplayarak yaptın. Esnaflarımızın hayır hasenatlarından yaptın. Bu yurdu eminiz ki yine bu şehrin insanlarının hayırlarıyla, bağışlarıyla yaptın.

Hayırsever Anadolu insanının sırf Kuran’a hizmet ediyorsunuz diye sizlere bağışladığı paralarla yaptınız.

Yani halkın parasıyla inşa ettiğini yurdunuzu kısa süreliğine yine halka vereceksiniz. Devlet bu işte sadece aracı. Halkını ve mağdur insanları devletin düşündüğünden daha çok sizin düşünmeniz gerekirdi oysa.

Bu acılı günlerde özel mülkiyet, dokunulmazlık, el koyma gibi terimlerle çıkmayın karşımıza.

Keşke hiçbir talep olmadan önce siz çıksaydınız ve “Buyrun, öğrenci yurdumuzu ikinci dönem hizmete açmayı düşünüyorduk ama madem böylesi bir afet yaşandı,  o zaman biz  de bu yurdu mağdur ve depremzede halkımızın hizmetine açıyoruz.”  diyebilseydiniz.

O zaman ne olurdu biliyor musunuz? Halkımızın ve milletimizin gönlünde o kadar büyürdünüz o kadar dua alırdınız ki Allah da bunun karşılığında sizi daha çok nimetler ile  ödüllendirirdi.

İyi ki bu günleri Süleyman Hilmi Tunahan merhum görmedi. İyi ki bu günleri merhum yaşamadı.

 Kuran’ın mağdura ve muhtaca yardım ve zorda olanın darlığını gidermeye dair yüzlerce ayetini neden sadece talebelere ezberlettiniz de manasını hayatınıza hâkim kılmadınız diye gönül koyardı.

Bu yaptığınız ne İslami ne de insani bir davranış oldu. Ve siz bu şehirde artık kolay kolay ne yardım ne de destek bulursunuz. Yazık ettiniz misyonunuza ve incittiniz Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerinin ruhaniyetini…