STK'LAR NEDEN VAR?
Kuruluş amacı ve hedef kitleleri genellikle hizmet merkezli olmasına rağmen mevcut konumlarıyla STK'ların nasıl bir fonksiyon üstlendikleri ve üstlendikleri bu görevlerde ne ka
Kuruluş amacı ve hedef kitleleri genellikle hizmet merkezli olmasına rağmen mevcut konumlarıyla STK’ların nasıl bir fonksiyon üstlendikleri ve üstlendikleri bu görevlerde ne kadar başarılı oldukları tartışılan bir konu olmaya devam ediyor.
Gelişen ve demokratikleşme hızı yüksek irtifada seyreden ülkelerde STK’ların gücü oldukça fazla. STK’lar bu güçlerini şüphesiz bağımsız ve bağlantısızlıklarından alıyorlar. Yönetimin aksayan yönleri, hizmetlerin yerindeliği, kamu kaynaklarının verimli kullanılıp kullanılmadığı yanında kamunun düşünemediği önemli projeleri önerme ve hayata geçirme noktasında sıkı bir takipçilik özellikleri onları daha anlamlı ve önemli kılıyor.
Bütün bu olumlu taraflarına rağmen ilimizdeki STK’ların bu formata ne kadar uygun hareket ettikleri ya da nasıl yenilikler ortaya koyabildikleri oldukça tartışmalı. Öncelikle “Sivil” kelimesinin algılanışı sorunlu gibi. Adında sivil olsa da zihinlerinde hala apolet ve rütbe taşıyan, birileri alınmasın diye ya da hatır gönül uğruna yutkunan ve gerçeklerden kaçan STK’larımız da yok değil.
Sivil olmamakla birlikte STK’ların bir proje üretmedikleri de sık sık dillendirilen konular arasında. Bu tespiti; doğdigerığı ve vatandaşlarla girdiği samimi diyaloglardan bildiğimiz milletvekilimiz Tahir Öztürk de yaptı. Harput Balakgazi Tesislerinde birçok STK kuruluşunun katılımlarıyla gerçekleştirilen istişare toplantısında konuşan Öztürk, Elazığ’dan Ankara’ya gelen ya da burada kendilerini ziyaret eden hiçbir resmi kurum ve STK’nın projesini görmediklerini ve bu konudan memnun olmadıklarını ifade etti.
Dedik ya Tahir Bey, gözünü budaktan sözünü dudaktan esirgemeyen dosdoğru bir siyasetçi. Tespitlerinin iki boyutu var. Birincisi hiç bir resmi kurumun proje üretmediği. Aslında bu mesele STK’lardan daha kötü. Düşünün bir kurum var şehrinizde. Adı da çok sükseli bilmem ne bölge müdürlüğü, bilmem ne il müdürlüğü, bilmeme ne ajansı… Devletin bin bir imkânlarla donattığı bu kurumlar rutinin ötesine çıkmaktan öte bir hizmet ortaya koyamıyorlar. Bölge Müdürlerimiz ve İl Müdürlerimiz zevkle döşenmiş makam odalarında çay-kahve sohbeti yapmanın konforizmini yaşıyorlar. Müdür böyle olursa, araziye inmezse, insanlarla konuşmaktan kaçarsa alttakiler de dolaylı olarak elbette bir proje üretemezler.
Kurumlarda ve onların yöneticilerinde bir heyecan yoksa hizmet de olmaz, vatandaş da memnuniyet de olmaz. Resmi kurumlarda olmayan proje üretimi STK’lardan beklemek biraz insafsızlık olur ama onların da bu düşünceden kurtulması gerek. Kendilerine sağlanan imkânları sonuna kadar kullanarak ancak salt televizyon ekranlarında görünmek gayesi ile değil, hizmet gayesi ve amacıyla projeler ortaya koymak durumdalar.
İşte bu kısır döngünün yaşanmaması için STK’ların sesi gür çıkmalıdır. STK başkanları sırf kendilerini bir yere taşımanın gayreti içinde olmamalıdır. Her adım Elazığ ve halkımız için atılırsa ve bu adımlar samimi olursa zaten halk sizleri bir yerlere getirir. Vatandaş zaten kimin samimi olduğunu ya da kimin şahsi hesabı olduğunu çok iyi biliyor. Siz siz olun samimi davranın bu şehir insanına. Şova yönelik çıkışlar yerine esasa ve olayların çözüme dair olsun çalışmalarınız.