'Sözlerimin arkasındayım'
Geçtiğimiz hafta PKK terör örgütünün elebaşı terörist Abdullah Öcalan'a seslenen ve 'Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin' diyen Bahçeli, yaptığı grup toplantısında 'Geçen hafta açıkladım, herkes konuştu, daha da konuşuyorlar. Tekrar söylüyorum Türk ve Türkiye Yüzyılında terörün kökü kazınacaktır. Kürt kardeşlerimizle tek yüreğiz, bölücü teröre karşı aynı cephedeyiz. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan teröristbaşı, terörün bittiğini, PKK'nın lağvedildiğini, ihanet ve bölücülüğün çıkmaz sokak olduğunu söyleyecekse, haydi DEM Grubu'na gelsin, bunları teker teker söylesin, ak koyun kara koyun ortaya çıksın, umut hakkından da istifade etsin. Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım. Tabular kalktıkça, ezberler bozuldukça, statüko delindikçe, insanlar birbirine dürüst davrandıkça, içlerinden geçeni özgürce söyledikçe, bir anlaşma ve mutabakat noktasından diğerine küçük adımlarla ilerlemek daha kolaydır.' dedi.
Bahçeli’nin sözünün arkasında olduğunu söylemesi bile özellikle son günlerde bazı belediyelere kayyum atanmasının süreci tehlikeye sokacağı ihtimalini ortaya koyuyor. Bahçeli bu açıklamasıyla terörle bağlantısını kesmiş bir DEM beklediğini ve sorunların çözüm yerinin meclis olduğunu dile getiriyor.
Bahçeli’nin bu açıklamalarına karşın bazı kesimlerin kayyum atamalarını süreci sabote eden bir adım olarak gösterme gayretleri ve bu konuda bir nefret dili kullandıklarını da görüyoruz. Kayyum atamalarının gerekliliği tartışılır ama tartışılmayacak tek şey vardır o da belediyelerin bir kamu kurumu olduğu ve devletin içinde terörle bağlantılı isimlerin görev yapamayacağı.
Kayyum atamalarına karşı çıkan DEM ve muhalif medyanın, Ahmet Türk gibi kesinleşmiş cezası olan ya da örgütle bağ ve bağlantısı olan isimleri ısrar ve inatla belediye başkan adayı göstermeleri konusunda da bir açıklama yapmaları gerekmiyor mu?
Yaşananlar da gösteriyor ki DEM, sorun ve sıkıntılı isimleri bile isteye ve kasten aday gösteriyor ki kayyum atansın ve bunun üzerinden de mağduriyet edebiyatı yapılsın.
Bu konuda DEM’in tahrik edici hamleler yaptığını da belirtip adaylarını ideolojik değil hizmet odaklı belirlemesi gerektiği gibi bir gerçekle yüzleşmeleri ve bunu hayata geçirmeleri gerekir.