Son Şarkı
Yerli sinemanın şimdiki gözde trendlerinden biri de vefat eden sanat camiasının öncüsü olmuş halkın takdirini ve sevgisini kazanmış ünlü isimlerinin hayat hikâyelerini beyaz perdeye taşıyıp, seyirci ile buluşturmak.
Müslüm Gürses'in hayranlarının da yoğun istekleri göz önünde bulundurularak çekilen biyografi filmi tüm zamanların en çok izlenen filmleri kategorisinde sekizinci sıraya oturmuş daha yedinci haftasında altı milyondan fazla seyirci tarafından izlenmişti.
Tabi yapımcıların mumla aradığı fırsat altın tepside onlara bakar olmuştu. Bizler de izledik filmi. Hakikaten de yerli duranlar kategorisinde çok iyi bir film olduğu kanaati oluştu bizlerde.
Fakat yapımcı ve senaristlerin kabaran ekonomik duyguları ünlü isimlerin yaşam trajedilerini hele de onlar hayatta değil iken varislerinin ağızlarına çaldıkları balla şu an hayatta olmayan insanlara bunu yapmalarını doğru bulmadık bulmuyoruz ve bulamayacağız. En son yüzüne kezzap atılan Bergen'in biyografisi için hazırlıklar yapılmıştı. Salgın dolayısıyla çekimlerin ertelendiğini duyduk.
Ülkemizde hem karakteri hem de sesiyle önemli bir yerde olan rahmetli Ahmet Kaya'nın hayatını film yapmayı teklif eden yapımcılar umduğunu bulamamıştı. Kaya'nın eşi ve çocukları net bir tavırla Ahmet Kaya'nın hayatının mahremiyetini koruyup senaristlere meze olmasına müsaade etmemişti. Fakat gelin görün ki "Son Şarkı" isimli Ahmet Kaya'nın hayatının anlatıldığı biyografi filmi çekildi ve seyirci ile buluşmaya gün sayıyor.
Ahmet Kaya, Fransa’da 21 yıl önce hayatını kaybetmiş, bir gurbet kuşuydu. Ona yapılan haksızlık karşısında O'nun vatansever tutumu ve memleket aşkı hatırladıkça, hele hele bir şiir okuduğu için cezaevine girmeden bir gün önce dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayip Erdoğan için verdiği konser ve söylediği anlamlı sözler tüylerimizi diken diken eder hala...
Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya ve iki kızının izin vermediği kati suretle reddettiği filmin çekilmiş olması üzerine mahkemeye başvurdukları film için belli sahnelerin çıkarılması kararı alınmış. Yani vizyona girmek üzere olan ‘Son Şarkı’ filminden Ahmet Kaya’nın gerçek görüntülerinin ve dört eserinin çıkarılmasına karar verilmiş. Söz konusu olan içerikler çıkarılmadığı takdirde, film gösterime giremeyecek şükür ki!..
Ahmet Kaya’nın ailesi tarafından İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne açılan davada; çekimleri biten “Son Şarkı” adlı film için aileden izin alınmadığı ve dava dilekçesinde, “Filmin yayınlanması halinde Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya, kızları Turaç Melis Kaya ve Çiğdem Öztürk ileride telafisi imkânsız maddi ve manevi zarara uğrayacaktır” denilerek verilen karar bir nebzede olsa kişilik haklarını korumaya yönelik olmuş. Ayrıca mahkeme Ahmet Kaya’nın gerçek görüntülerinin yanı sıra film de kullanılan “Ağladıkça”, “Beni Buralarda Arama Anne”, “Müjgan’la Biz Ağlaşırdık” ve “Vay Anam” adlı eserlerinin de filmde kullanılamayacağına hükmetmiş.
Ayrıca Kaya ailesi tedbir kararının ardından mali ve manevi haklarının ihlali sebebiyle şirkete dava da açmış. Aile ve şirket, filmin sinemada ve dijital ortamlarda gösterime girmesinden de men edilmesini talep etmiş.
“Yapılanlar Ahmet Kaya’nın vahşi bir sömürüsünden ibaret" diyen Gülten Kaya'nın sözleri bağrımızı yaktı. Daha önce “İki gözüm Ahmet” filmine de tepki gösteren Kaya, “Ahmet Kaya ile hayatında fiilen ve düşünsel olarak tek bir kez bile yan yana gelmemiş bir takım insanlar bu filmi ve filmleri yapmaya çalışıyorlar. Bunların benim gözümdeki tanımı kifayetsiz muhterislerdir” demesiyle gönlümüzde taht kurdu. Ve bizlerde ekliyoruz onlar yalnız muhteris değil, iki yüzlüdür.
Halen daha sanatçılığı ile ölümsüzleşen Ahmet Kaya'nın hayatı onurludur ve onun onurunu sermayeye dönüştürmeye çalışanlar art niyetli ve çıkarcıdır. Ahmet Kaya'nın gurbet ile gasp edilen hayatına bugün devletimiz de sahip çıkıp hiç olmazsa öte aleme intikal eden Kaya'nın ruhunu gurbete salmamalıdır.