SİZİ ELEŞTİRMEK SUÇ MU?
Aslında çok sert bir yazı yazacaktım
Aslında çok sert bir yazı yazacaktım. Yazacağım yazının sertliğinin seviyesi hakkında son yazımda ipucu vermiştim. Sonra aklı başında olan gerçek okurlarım moral verdi. Ben de sakin kafayla düşününce gereksiz olduğunu düşündüm.
Ama bir kere söz vermiş oldum. Yazmasam yanlış anlaşılacak…
*****
Dört vekilimizin performansını değerlendiren bir yazı yazdım. Sonunda da bu seçim sistemiyle vekillerin değersizleştirildiğini söyledim. Kimseden bir tepki gelmedi. Ama Sayın Tahir Öztürk’ün yakınları olduğunu düşündüğüm sahte kabadayılar hakaretler yağdırdı. Tabii ki gerçek isimler kullanmadılar.
Ciddiye almadım. Hem bu tür bir seviyesizlikten Sayın Öztürk’ü sorumlu tutmam haksızlık olurdu.
Sonra bazı dostlarım beni aradı. Birisi sosyal medya hesabı üzerinden bana saydırmış. Yazdıklarını okudum, klasik hakaret ifadeleri. Yine ciddiye almaya değer şeyler değildi.
Ama devamında yazanın Tahir Beyin oğlu olduğunu öğrenince iş değişti. Sahte isimlerle yapılan yorumlar ayrı olabilir ancak bir vekil oğlu daha dikkatli olmalıdır, ifadeleri babasını bağlar.
*****
Mümkün olduğu kadar sakin bir üslupla yazdıklarına cevap vermeye çalışayım…
Şöyle demiş; “Cengiz diye sahibinin sesi bi yazar(!) varmış Elazığ’da. Buna yalan dolu bi yazı yazdırmışlar Tahir Öztürk hakkında…”
Dedim ya sakin olacağım!
İfadeye bakınca ya beni tanımıyor ya da sen kimsin ki deyip hakaret etmek için tanımamazlıktan geliyor. Olabilir, bunda problem yok.
Tanımıyor ama sahibimin olduğunu bilecek kadar hakkımda malumat sahibi. Sahibimi söylemiyor da… Hal bu ki söylese, o da rahat edecek, ben de. İş o zaman daha bir neşelenecek. Sahibim kimmiş şaşkın ergen, söylesene!
Bu modeller emek, alın teri nedir bilmediği için herkesi kendileri gibi zannediyor. Ben kişiliğimle meydana çıkıyorum. Şımarık zengin züppesi edasından hiç anlamam. (Genel değerlendirme.) Babanın adı olmasa sen kimsin ki?
Sonra devam etmiş genç arkadaşımız…
“Sana yeterince hakaret etmişti Selçuk Öztürk, gık diyemedin, onun kuyruk acısı hala çıkmadı galiba…”
Ee tosunum hani beni tanımıyordun? Selçuk Öztürk ile olan muhabbetimi nerden takip ettin? (Yav her satırını takip ediyorum söyle de rahatla be koçum! Sonra çelişkilerinle uğraştırıyorsun beni.)
Selçuk Beyin şahsımla ilgili tek ifadesi şöyleydi: “Bu yönetimde aklı başında tek adam Cengiz Bey.”
Selçuk Bey bana hakaret etmek bir tarafa iltifat bile etti. Aramızda hiçbir zaman gerginlik olmadı, olmaz da…
Hadi ona gıkımı çıkartamadım da kuyruk acım var… Bak sana gıkımdan fazlasını çıkartıyorum. Ne yapacaksın? Beni mi vurduracaksın?
*****
Özetle, kimse bir vekili beğenmek zorunda değil. Ben Tahir Beyin vekillik performansını çok beğenmiyorum. Benim gibi düşünen yüz binlerin olduğunu da biliyorum. Bu eleştirimi dile getirmek benim hakkım. Ama her seçilmişe gösterdiğim saygıyı ona da gösteririm.
Bana hakaret edilmesine sebep olan yazımda Tahir Beyi rencide edecek tek bir ifade kullanmadım. Kendime has bir üslubum var. Yazacak bir şey bulamadığımı mizahi bir üslupla dile getirdim.
Hadi alındı diyelim, onu sevenler rahatsız oldu diyelim… İlk tepkileri direkt hakaret içeriyor. Seçilen de gurur olacak da, seçen de mi olmayacak?
Ben ikinci dönemini yaşayan bir vekilin performansını beğenmiyorum, hepsi bu. Başka bir şey demedim. Mesela,
Herhangi birisine(!) 17/25 Aralık darbesi sonrası çıktığı televizyon programında “Ne darbesi, ne iftirası bunlar namazında niyazında adamlar.” dedi mi diye sormadım!
Cehaletimi dile getirmek için “Mütevelli heyeti ne demektir? Bu konulardan hiç anlamam” da demedim!
*****
Öyle üçüncü sınıf artistiklere hiç gerek yok! Ya okumayın, ya da adabıyla karşılık verin. Eleştirdiğimizde haksızlık yaptığımızı düşünüyorsa Tahir Bey çıkar cevap verir. Yok cevaba değer bulmuyorsa bu kadar efkara da gerek yok. Sayın Öztürk lütfen oğlunuza sahip çıkın.
Medeni bir şekilde tartışsaydık belki ortak bir paydada buluşabilirdik. Belki haksızlık yaptığıma beni ikna edecektin. Şimdi böyle daha mı iyi oldu?
Aynaya bir bak bakalım. Kıpkırmızı oldun, tırnaklarını yiyorsun! Nabzın iyice arttı, ter kan içinde kaldın. Dua et kendimi frenledim. Ya bodoslama dalaydım!
*****
Babaaaaa! Cengiz beni uf etti!
Not: Artık jübilemi yaptım. Mecbur kalmadıkça kimseyle polemiğe girmeyeceğim. Hele süt oğlanlarla asla! Beğenmeyen okumaz, olur biter. Hakaret, iftira… Devam edecektir. Yüzüme söyleyecek ciğer yok ya, gerisi önemli değil!