SİYASETTE ÖFKE DİLİ

7 Haziran seçimleri öncesi son viraja girilirken partilerin ve adayların dili de öfke üzerine kurulmuş görülüyor

 SİYASETTE ÖFKE DİLİ
TAKİP ET Google News ile Takip Et

7 Haziran seçimleri öncesi son viraja girilirken partilerin ve adayların dili de öfke üzerine kurulmuş görülüyor. Genel başkanların miting meydanlarında dile getirdikleri söylemlerin ardından şehrimizde de muhalefet ile iktidar partisi adayları arasında ilginç polemikler yaşanıyor.

 

“YALANCI”POLEMİĞİ

Muhalefetin, halkın beğenisini, takdirini ve güvenini kazanacak ayakları yere basan ciddi projeler sunamayan adaylarının idmanına Eyüp bağları sulama birliğinin işçileri yetişti. Geçtiğimiz günlerde birinci açlık grevine başlayan, bu durum karşısında Ak Parti il başkanı Nusret Çoban’ın duyarlı yaklaşımı ile işçileri ziyaret etmiş ve kendilerine iş bulma sözü vermişti. Başkan Nusret Çoban kısa süre içinde sözünü tutmuş ve kendilerine iş temin etmişti. Ancak sulama birliği işçileri kendilerine bulunan işi, olmayan hakları elden gider gerekçesiyle reddetmiş ve eylemlerini yeniden başlatmıştı.

Bu arada işçilerin sözcüsü “Bu milletvekilleri sözünde durmadı, AKP’liler yalancı” cümlesini ekranlarda söylemiş ve direkt hedef gösterdiği Ak Parti milletvekili Şuay Alpay’da bu hakaretler karşısında özür dilemesini yoksa kişilik haklarına saldırı olarak kendisini dava edeceğini söylemişti.

Bu açıklamadan sonra kendisinin fiilen muhatap alınmasını fırsat bilen sözcüler, öfke dilini daha da sertleştirmiş ve yalancı polemiği diğer siyasi adayların da malzemesi haline gelmiş oldu.

 

MASUMİYETLERİ VE MAĞDURİYETLERİ KALMADI

Geçtiğimiz cumartesi günü sulama birliği işçileri bir yürüyüş daha yaptılar. Bu yürüyüşte açlık (!) grevinden etkilenmiş olacak ki sözcü baygınlık geçirdi. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Birçok siyasi parti aday ve temsilcisi, STK başkanları bayılıp yere düşen işçiye yardım elini uzatmak ve anında müdahale etmek yerine o anı fırsat bilip kameralara karşı “işte görün durumu” diyerek şovlarını icra ettiler.

Zaten yeterli destek görmeyen bu yürüyüşten sonra Elazığ halkının bu işçilere bakışı çok değişti. Hiçbir yasal hakları olmamalarına, mahkemelerden lehlerine herhangi bir karar çıkmamasına rağmen kendilerini kadrolu işçi ilan edenlere teklif edilen işleri beğenmeyen, bu da yetmezmiş gibi haklı mücadelelerinde muhalif siyasetçilere günü kurtarma malzemesi olarak kullandıran işçilere halkın bakışı artık maalesef ki çok müşfik değil.

 

BİRAZ SEVİYE

Siyasette seviye de oldukça düştü gibi. Akşamları çok hazzetmesek de hiç istemesek de gözümüz ve kulağımız değiyor adayların beyanlarına. Adayların kendi partilerini, projelerini anlatması kadar rakip partilerine yüklenmeleri de doğal ve siyasetin doğasında var. Siz seçime giriyorsanız ve hele hele halkın 13 yıl önce kırmızı kart göstererek oyun dışına attığı ve o tarihten bugüne kadar da oyuna almadığı bir muhalefet partisi iseniz söyletecek sözünüzün çok olması lazım.

Ancak adayların, özellikle birkaç adayın söylemleri siyasetin seviyesini epey düşürmüş gibi gözüküyor.

Adaylar ziyaretler yapıyor, yaparken vatandaşın da söylemi oluyor. Biraz gazı gördü mü adayımız başlıyor atıp tutmaya. Neymiş bu daha lelesiymiş…. Seviye bu ise siyaset üstat Bedüzzaman gibi uzak durulması gereken bir olgu mu?

Sen ki sana emanet edilen ülkenin yönetimini bırakıp kaçmışsın, bankaları hortumlamışsın, medya patronlarına yağlı bdigerı özelleştirmeler yapmışsın, bugün üzerinden siyaset yaptığın terörist başını idamdan kurtarmışsın şimdi kurtarıcı pozunda asıp kesiyorsun.

Vatandaş herkesi, her partiyi ve adayı iyi izliyor. Sonuçlara az kaldı.