Sınav kaygısı olan çocuğuma nasıl yardımcı olabilirim?
Kaygı, kaynağı belli olmayan ve uzun süren bir huzursuzluk halidir. Kaygı hakkında rehber öğretmen Gözde Dinç gazetemize açıklamalarda bulundu.
BAZI ÖĞRENCİLER İÇİN SINAV KAYGISI ÇOK YÜKSEKTİR
Gözde Dinç,”Kaygı bastırılmaya değil tanınmaya çalışılmalıdır.
Okul, ödevler, sınavlar derken zaman çok hızlı geçti. Aile içi sohbetlerinizin gündemini oluşturan Yks ve Lgs çok yakında. Ebeveyn olarak çocugunuzun geleceği ile ilgili kaygılanmanızdan ve onun için en iyisini istemenizden daha doğal bir şey yoktur. Ancak sınav yaklaştıkça çocuğunuzun da kaygısının yükseldiğini unutmamalısınız. Bazı öğrenciler için sınav kaygısı çok yüksektir. Bu çocuklarda başarısız olma korkusu okadar yoğun yaşanır ki sınav anında sahip oldukları bilgileri kullanamazlar. Yani başarısız olma korkusunun başarısız olma ile sonlandığı kısır bir döngü oluşur. Bu döngüye girmemek için ailelere de görev düşmektedir. Öğrencilerime hep sorarım: "Bir sınavdan yeterli puan alamadığında annen/baban neler söyler?"
Aldığım olumsuz yanıtlardan bazıları:
"Geçen sene amcanın kızı harıl harıl çalışıyordu. Sürekli ders calışmam lazım deyip odasına kapanıyordu. Ya sen!!!"
Senden umudu kestim.
470 in altında alırsan seni devlet okuluna veririm, sonrasında hiçbir şey olamayıp çıkarsın.
Bazen bağırıyorlar, ben de "niye bağırıyorsun?" diyorum. O da "ben bağırmıyorum" diyerek bağırıyor.
99 alsam bile babam "Sen bu gidişle düz liseye gideceksin" der.
10 yanlıştan 4 yanlışa indiğimde bile yetersiz görülüyor.
Önce tehdit, sonra ceza şeklinde cep telefonumu yasaklıyor, zorla test çözdürüyor.
Ama bazı öğrencilerilerim de anne babalarının şunları dediğini söylüyor:
Canın sağ olsun, önemli olan davranışlar derler.
Beni kendimle kıyaslarlar. Önceki denemen yüksekti neden düştü? gibi şeyler söylerler.
Eksiğim ya da hatam olursa tatlı dille açıklayıp bana yardımcı olurlar.
Beni sürekli motive ederler, benim hayatımı kolaylaştırıcı yorumlar yaparlar.
Rahat olmamı, stres yapmamamı ve başarısız olursam sorun olmadığını söylüyorlar”dedi.
SONUCU DEĞİL ÇABASINI TAKDİR EDİN
Gözde Dinç,”Verilen cevaplardan görülüyor ki çocuklar yaşadıklarını çok güzel ifade ediyorlar. Tüm velilerime şunu sorarım. Siz çocukken ya da şimdiki yaşınızda ebeveynleriniz size ne söylese iyi hissederdiniz? Ruhunuzun neyi duymaya ihtiyacı var? Bir kağıda yazar mısınız?
İbn-i Sina'nın Kurt-Kuzu Deneyini duymuşsunuzdur. Yüsek düzeydeki bir kaygının verebileceği zararın boyutlarını gösterir. İbn-i Sina aynı kilo ve cinste iki kuzuyu iki ayrı kafese koyar. Ancak yan kafeste bir kurt vardır. Kurdu kuzulardan sadece bir tanesi görebilmektedir. Aylar sonra kurdu gören kuzu huzursuz olduğundan ve zayıfladığından dolayı ölür. Aslında kurt, kuzuya hiçbir şey yapmamıştır. Kuzu, yaşadığı korku ve stres yüzünden ölmüştür. Bu deneyle yüksek korku, stres ve kaygının insan bünyesine vereceği zararı hiçbir şeyin veremeyeceği ortaya çıkmıştır. Bir şirkette çalıştıgınızı düşünün, her hafta cuma günü iş yerindeki performansınız puanlanıyor ve sıralanıyorsunuz. Eşiniz zam alabilmeniz için her hafta ilk 3'e girmenizi istiyor. Siz 50 kişi içinden genellikle 20. Oluyorsunuz.Kendinizce cok uğraşıyorsunuz, çok emek veriyorsunuz ama bir türlü ilk 3'e giremiyorsunuz. Bu hafta ilk defa 17. lige yükselmişsiniz ama eşiniz ilk 3'e girmenizi istiyordu. Bu yükselişe asla sevinemiyorsunuz. NE HİSSEDERSİNİZ? Kısa süreliğine de olsa kendinizi çocuklarınızın yerine koyabildiniz mi? Düşünün ki çocuklar her hafta deneme sınavı ile sınanıyorlar. Yani performans kaygısını sürekli yaşıyorlar. Bu durum, çocuklar hiç heyecan yaşamasınlar demek değil, hepimiz biliyoruz ki bütün insanlar önemli bir işe giriştiklerinde heyecanlanırlar. Yani sınav için heyecan duymak normal. Aynı zamanda kaygının sıfır olması da istendik bir durum değil. Özetle sınav kaygısının belirli bir düzeyden fazla olmaması gerekir. Belli düzeydeki kaygı öğrenciyi kendine getirir, uyanık kılar. Yapılan bir çok araştırma öğrencilerin yüksek düzeyde sınav kaygısı olmadığını, BEKLENTİYİ karşılayamama korkusunun olduğunu göstermiştir.
Yapmanız gerekenler:
Çocuğunuzun geçmiş performanslarını değerlendirip, gelecek için akılcı hedefler belirlemektir.
Sunulan hedef çocuk üzerinde optimum düzeyde baskı yaratmalıdır. Bu baskı; onu duyarlı olmaya sevk edecek kadar çok,strese sokmayacak kadar az olmalıdır.
Çocuğunuzu iyi tanımalısınız. Halihazırdaki yeteneklerinin farkında olarak, gerçekçi olmayan taleplerden kaçınmalısınız.
Kaygılarınızı nasıl yöneteceğinizi bilmelisiniz. Sizler kaygınızı yönetemezseniz her şey çocuğunuz içinde zorlaşır. Çocuğunuz yere düştüğünde canı acısa bile sizin yüz ifadenize ve verdiğiniz tepkiye bakar. Siz panikleyip tepki verirseniz ağlar, siz sakince onunla ilgilenir ve iyi olduğunu söylerseniz o da acısının üstesinden kolaylıkla gelir. Tıpkı sınav konusunda çocuğunuzun yaşamında moral veren kişi olmanız gibi.
Düşük deneme sınavı sonuçları için; hiç çalışmadın demek yerine, sınavda 250 puan aldın çünkü gecen hafta sadece matematik çalıştın, diğer derslerini ihmal ettin diyebilirsiniz.
Eğer 490 puan alamazsan falan okula gidersin gibi bir cümle kurmayın çünkü çocuğunuzun eğitim alabilmesi ve yararlanabilmesi okulunu sevmesiyle mümkündür.
Kimseyle kıyaslamayın, hiçbir kıyaslama mutlulukla bitmez. Mutlaka kıyaslayacaksanız da onu, dünkü ve bugünkü haliyle kıyaslayın. Adil olan budur. Sonucu değil çabasını takdir edin ve çocuğunuzun anlattıklarını bol bol dinleyin, genellikle ihtiyaçları olan sadece dinlenilmektir.
Son olarak bütün dünyada bir tek "güzel çocuk" vardır, tüm anne babalar da ona sahiptir”dedi.