Sıcaklar, Sıcaklar…
Sıcak günleri yaşıyoruz. Temmuzun ortasını devirdik Ağustosa yelken açtık. Meteoroloji ne kadar teğet geçecek dese de kavurucu sıcaklar bunaltıyor insanı.
Sıcak günleri yaşıyoruz. Temmuzun ortasını devirdik Ağustosa yelken açtık. Meteoroloji ne kadar teğet geçecek dese de kavurucu sıcaklar bunaltıyor insanı.
Kaçacak yazlığımız, havuzlu villamız, tatile gidecek paramız da yok. İşyerinde klima serinliği evde de balkon ferahlığıyla teselli oluyor, radyo 7 ile vakit öldürüyoruz. Hoş evlerde klima olsa da elektrik faturası korkusuyla kim çalıştırabiliyor ki?
Hazar Gölü etkinlikleri ile OSB havuz başı programları da eskide kaldı maalesef. Anlayacağınız ekonomi sırf mutfağı yakmadı, tüm sosyal etkinlikleri de askıya aldırdı.
Bu sıcaklarda nereye sığınsak, nereye kaçsak ve ne yapsak bilmiyoruz ama şehrin yandığı ve taşların yüzlere alev püskürttüğü bir iklimde yaşamanın zorluklarını yaşıyoruz.
Hani coğrafya kaderdi ya işte bizim de kaderimize bu şehir ve coğrafya düştü. Buna da şükür. Ya Mardin de Urfa’da yaşasaydık.