SELAM VE İDAM

Günümüz Türkiye'sinde siyasetçilerimizi anlayabilmek onların söz ve eylemlerine bir mana verebilmek hakikaten çok zor

SELAM VE İDAM
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Günümüz Türkiye’sinde siyasetçilerimizi anlayabilmek onların söz ve eylemlerine bir mana verebilmek hakikaten çok zor.

         Geçtiğimiz günlerde aynı haber bülteninde hem Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terörle ilgili konuşmalarını dinledim.

         Şaşırmadım dersem yalan olur.

         Birisi selam diyordu, birisi idam…

         İkisinden birinin söylemi yanlıştı. Ama hangisinin?..

         Takdiri sizlere ait olmak üzere önceliği Sayın Davutoğlu’na verelim.

                                                      ***

Sayın Davutoğlu geçen sene Diyarbakır’da yapılan il kongresinde “Çözümün kalbi Diyarbakır’a hoş geldiniz” pankartlarını görünce önce Somali’ye bir selam gönderiyor arkasından Kobani’ye, alamıyor hızını “Bütün dünyaya selam olsun” diyor.

Ama selam, kelam faslı hiçte geçerli olmuyor.

Çünkü çözüm sürecini terörden kurtuluş süreci olarak görenler ülkenin bu günkü halini görmekte çok geç kaldılar.

Yılanla çuvala girilemeyeceğini anlayamadılar.

 07 Haziran 2015 tarihinden sonra istikrar arayışına giren ülkemizde kesin rakam bilinmemekle birlikte dört yüzü aşkın asker ve polisimiz şehit oldu.

         Terörle mücadele formülünü insanların biri birine selam vermesinde bulun Sayın Başbakanımız  “İnsanların biri birine selam vermesi teröre vurulan en büyük darbedir” diyor.

           Demek ki yedi Haziranda sonra selam faslını hızlandırsaydık bu kadar şehidimiz olmazdı... Ben bu sözlerden bunu anlıyorum sizler ne anlıyorsunuz onu bilemem.

         Yalnız şu sözlerin altını çizmek isterim ki!..

 

                                                      ***

 

         “Bana değmeyen yılan bin yaşasın” diyerek yılana bile dua ettiğimiz bu ülkede insanlarımız biri birleriyle o kadar ayrıştılar, o kadar bölündüler ki artık aynı camiden çıkan insanlarımız bile biri birlerine selam vermekten imtina ediyorlar.

         “Bu adamın bana bir zararı dokunur mu?” endişesini taşıyorlar.

         Çünkü insanlarımız “Ya taraf olacaksınız yâda bertaraf” sözünden sonra yüzde elli, yüzde elli oranında ikiye ayrıldılar.

         Her konuda biri birinden kuşku duydular, ayrıştılar.

         O zaman selam faslını geçmemiz lazım değil mi Sayın Başbakanım.

         Terörle etkin bir şekilde mücadele etmek için kalıcı ve caydırıcı tedbirlerin ele alınması bunun için de Sayın Bahçeli’nin önerisine kulak verilmesi lazım.

         Terör denilen bela selamlarla, dualarla bertaraf edilemez. 

 

                                      İDAM GERİ GELSİN

 

         Bu konuya girmeden ülkemizde idamın kaldırılması için o tarihte mecliste yapılan oylamada MHP hiçbir şekilde idamın kaldırılması için parmak kaldırmamıştır. Bu konudaki söylentiler yanlı ve yanlıştır.

         Gelelim günümüz MHP’sine…

         MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli artan terör olayları ile ilgili meclis grubu toplantısında yaptığı konuşmada terör suçlularının insanlık suçundan ayrıca yargılanması gerektiğini ifade ederek idam cezasının geri getirilmesini istedi.

         Böyle bir konuda referanduma gidilse bu istek en az yüzde altmış veya yüzde yetmişle kabul görür.

         Demek ki halkımızın da isteği bu yöndedir.  

Ve bu yönde de olması gerekir.                                             

Çünkü üç tarafı denizlerle kaplı ülkemizin beş tarafı da hainlerle kaplıdır. Cahili, gafili ve haini bu kadar bol olan bir ülkede terör selamlarla, dualarla değil, caydırıcı ve kalıcı tedbirlerin alınmasıyla olur.

         Çözüm süreci bu tezimizi haklı kılan sebeplerin başında gelmektedir.

 

                                                      ***

         Hani zılgıtlarla karşıladığımız teröristlere dokunulmasın diye vali ve kaymakamlarımıza ve dahi askeri makamlara “Karışmayın bırakınız geçsinler” denildi ya…

“Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrağı asmayı suç olmaktan biz çıkardık” diye övünüldü ya…

Teröristleri aklamak için mobil mahkemeler kurularak hâkimlerimiz ve savcılarımız bunların ayağına götürüldü ya…

Türk sözünden, Türk kimliğinden rahatsız olmasınlar diye Diyarbakır merkezinde üzerinde “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazılı tak iş makineleriyle törenle yer ile yeksan edildi ya…

         Diyarbakır’da Yaralı İbo, Şivan Perver ve Barzani ile birlikte “Meğri meğri” diye söylenilen türkülere devlet büyükleri tarafından eşlik edilerek mendiller ıslatıldı ya…

         “El eleydik, göz gözeydik bir zamanlar” dercesine resimler çektirildi ya…

         İşte terörü azdıran sebeplerin başında bunlar gelmektedir.

          Geç de olsa yılanla çuvala girilemeyeceği gerçeği görülmüş ancak Bor’un pazarı gerilerde kalmıştır.

 

                                                     ***

 

         Onun içinde;

Ülkemizin terörden arındırılmasını, gelecek nesillerimize sağlıklı ve huzurlu bir Türkiye bırakılması ve sık sık kullandığımız anaların gözyaşlarının dindirilmesi için terör suçlarıyla birlikte küçük yaştaki çocuklara yapılan tecavüzler için mutlaka ama mutlaka idamın geri getirilmesi ve ceza yasalarımızda yer alması gerekmektedir.

Başka türlüsü günü kurtarmaktan başka bir şey değildir.