ŞEHİR HASTANESİ İHTİYACI KARŞILAYACAK

Gülşah Altaş /Ak Parti Elazığ İl Başkanı Ramazan Gürgöze ile birlikte basın mensuplarıyla bir araya gelen TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve Elazığ Milletvekili &Ou

ŞEHİR HASTANESİ İHTİYACI KARŞILAYACAK
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Gülşah Altaş /Ak Parti Elazığ İl Başkanı Ramazan Gürgöze ile birlikte basın mensuplarıyla bir araya gelen TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, AB İlerleme Raporu, devam eden operasyonlar, kayyum atamaları, anayasa değişikliği gibi ülke gündeminde yer alan konuların yanında Elazığ’da 2016 yılında gerçekleştirilen projeler ile ilgili de açıklamalar yaptı.

 

Geçtiğimiz günlerde Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Adnan Seyrek’in açıklamaları doğrultusunda gazetemizde yer alan ‘Şehir Hastanesi Yetersiz Kalacak’ başlıklı haberimize de değinen Serdar, “Yaklaşık 1200 yatak kapasiteli bir hastanenin yetersiz kalması mümkün değildir ve ihtiyaçları karşılayacaktır” dedi.

 

Şehir Hastanesi inşaatının şu anda yüzde 30 oranında gerçekleşmeyle devam ettiğini kaydeden Serdar, “Elazığ’ın, önemli bir sağlık merkezi olduğu tartışılmaz. Şehir Hastanesi önemli ölçüde buradaki beklentiyi karşılayacaktır. O açıklamaları bende takip ettim. Yetersizliği söz konusu olamaz, sanırım orada kastetmek istediği şehrin batısına da bir ilkyardım hizmeti verecek hastanenin yapılmasının ulaşım açısından kolaylık olacağı yönünde. Diş Hastanesi ile birlikte yaklaşık 1200 yatak kapasiteli bir hastanenin yetersiz kalması mümkün değildir ve ihtiyaçları karşılayacaktır. Bu hastane yapıldıktan sonra eğer ihtiyacı gidermede yetersiz kalınırsa diğer aşama daha sonra düşünülür. Türkiye’de 18 ilde yapılan bir proje. Bu kadar yatak kapasitesi dünya örneklerinde de çok fazla yoktur” diye konuştu.

 

AB VAZGEÇİLMEZİMİZ DEĞİL

Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nu değerlendiren TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, raporda kabul edilemeyecek maddeler olduğunu söyledi.

 

AB’nin vazgeçilmez olmadığını ve bunun kararını Türk halkının vereceğini ifade eden Serdar şöyle konuştu: “Belirlenen kriterler çerçevesinde, gerek iş normlarımızı gerekse ekonomik standartlarımızı, sorumluluklarımızı yerine getirmemize rağmen Avrupa Birliği’nde ciddi bir dirençle karşı karşıyayız. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti Avrupa istediği için değil, kendi insanlarına bir takım standartlar yaşatmak için bu çıtayı kendine baz almıştır. 19. İlerleme Raporu’na baktığımızda kabul edemeyeceğimiz bir takım tespitler var.  Bu Avrupa Birliği’nin bize vermiş olduğu bir karne olarak değerlendirilmesin. Biz sadece birlikle olan hukuki ilişkimiz çerçevesinde bu rapordaki değerlendirmeleri alırız, doğru olanlarla yolumuza devam ederiz. Türkiye 15 Temmuz gibi çok hain bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalmış olmasına rağmen, raporda yeterince vurgulanmadığını görüyoruz. FETÖ terör örgütüne raporun hiçbir kısmında terör örgütü nitelemesi yok. Gülen hareketi olarak değerlendirme yapılmış. Bu da bizim açımızdan kabul edilemez. Türkiye gerek içerde, gerek dışarda birçok terör örgütüyle mücadele ederken İlerleme Raporu’nda terör yasalarında iyileştirilme yapılması yönündeki öneri de kabul edeceğimiz bir şey değil. Avrupa Birliği 50 yıllık bir perspektifimiz ancak vazgeçilmezimiz değil. Buna Türk halkı karar verecektir.”

 

KİMSENİN TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK

Serdar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ordusu’nun iki bölgede devam eden operasyonlarına değinerek şunları söyledi: “Operasyonun başlangıcında da ifade ettiğimiz gibi bizim bir başka ülkenin topraklarında gözümüz yok. Eğer Suriye’de Fırat Kalkanı Operasyonu’yla Türk Ordusu oraya girdiyse bu tamamen sınır güvenliği kaygısından kaynaklı olarak ve BM Sözleşmesi’nin 51. maddesi gereğince meşru savunma hakkımızı kullanarak orada bulunuyoruz.  Operasyon başarılı bir şekilde devam ediyor. Bugüne kadar 680 Km’lik alanda Türk Ordusu hakimiyetini sağlamış durumdadır. Biz orada kalıcı değiliz, ülkelerin toprak bütünlüğüne ilişkin tezlerimizi her zaman dile getirmişizdir.

Özellikle Irak’taki DAEŞ terör örgütünün bölgeye hunharca girmesiyle oradaki DAEŞ unsurlarının temizlenmesi uluslararası verilen bir karar. Musul’a yapılan operasyonda orada özel bir mezhep hattı oluşturulmaması için bugün bu operasyonun içerisinde yer alıyoruz.”

 

KAYYUM ATAMALARI İSTİSMAR EDİLİYOR

 

Bir takım yerel yönetimlere kayyumların atanmasının tartışılan ve istismar edilen konulardan biri olduğuna dikkat çeken Serdar, kayyum atanan il ve ilçelerde yerel hizmetlerin çok daha sağlıklı yürütüldüğünü ifade etti. Serdar, kayyum atamalarının doğru ve yerinde bir uygulama olduğunu kaydederek, “Biz yönetim anlayışı itibariyle, milletten alınan vergilerle oluşan bütçenin milletin hizmetine harcanması gerektiğini temel felsefe olarak kabul ederiz. PKK terör örgütüyle mücadele süreçlerinde bir takım yerel yöneticilerin bu örgüte özellikle hendek barikat politikalarına destek verircesine, milletin kaynaklarını kullanması neticesinde hizmetlerin aksadığını gördük. Merkezi hükümet olarak milletimize karşı sorumluluklarımız vardı. Milletin vermiş olduğu yetki ve iradeyi terör örgütünün amaçları doğrultusunda kullanan yöneticileri görevden alıp bunların yerine hizmet edecek kayyumların atanması bu süreçte aldığımız kararlardı” dedi.

 

YARGI KARŞISINDA KİMSENİN AYRICALIĞI YOK

HDP’de yaşanan gözaltı ve tutuklamalar ile ilgili konuşan Serdar, yargı karşısında dokunulmazlığı kaldırılmış herkesin eşit olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Bir kısım siyasi partilerin uzlaşması neticesinde Anayasa değişikliği yapıldı ve dokunulmazlıklar bir defaya mahsus olarak kaldırıldı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla birlikte AK Parti, CHP ve MHP’den milletvekillerinin hatta bazı partilerin genel başkanlarının fezlekeleri vardı. Bu fezlekeler doğrultusunda soruşturma makamlarına ifade verilmesi gerekiyordu. Ama bir partinin genel başkanları, eş başkanları ve haklarında fezleke ola milletvekilleri ısrarla, ‘Biz gitmeyeceğiz. Bizi zorla götürsünler’ dediler. Devletin hukuk düzeninin bu şekilde restleşmeyle yürümesinin mümkün olmadığını artık herkesin öğrenmesi gerekiyor. Sonuçta yargı makamlarının yürütmüş olduğu bir soruşturma çerçevesinde gidip ifade verilip, sonuçlarının beklenmesi gerekiyordu. Ancak böyle bir restleşmenin neticesinde gözaltılar, tutuklamalar, şartlı tahliyeler oldu. Bu yargının rutin işlemidir, yargı karşısında dokunulmazlığı kaldırılmış kimsenin ayrıcalığı yoktur.”

 

CHP’NİN TUTUMU ANLAŞILIR DEĞİL

Serdar, Anayasa değişikliği konusunda CHP’nin tutumunun anlaşılır hiçbir yanı olmadığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye darbe anayasalarıyla bugünlere geldi. Bu anayasalar hep sorun oldu. Özellikle bütün siyasi partilerin seçim beyannamelerine baktığımızda anayasa değişiklikleri mutlaka seçim taahhütleri arasında vardır. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısı partimiz tarafından karşılık bulmuştur ve iki parti arasında kapsamlı görüşmeler başlamıştır. Parti kurullarımız hazırlamış olduğu kısmi değişiklik taslağı MHP’ye iletildi, kendileri de üzerinde çalışacak. Bu noktada CHP’nin tutumu anlaşılır değil. Burada bir sistem değişikliği yapılması gerekiyor dememize rağmen olayı rejim tartışmasına çevirmesini hayretle izliyoruz. Sayın Başbakanımızın dediği gibi Cumhuriyet’in kuruluş aşamasıyla birlikte Türkiye’de rejim tartışması bitmiştir. Kimsenin rejimle ilgili bir sıkıntısı yok. Bu Anayasa değişikliğini getirip rejime dayamak CHP’nin klasik refleksleridir.”

 

2016 YILINDA BİRÇOK SORUNU ÇÖZDÜK

TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, Elazığ gündemine ilişkin yaptığı değerlendirmelerde ise birçok sorunun yıl içerisinde çözüldüğünü söyledi. Ekim ayı itibariyle Koordinasyon Merkezi’nin de sonuçlarından hareketle Elazığ’da sektör bazlı gerçekleşmelere bakıldığında 92 projenin ele alındığını, 2016 yılı gerçekleşme oranının yüzde 74 olduğunu belirten Serdar şöyle konuştu: “Biliyorsunuz en büyük projemiz Ağın Köprüsü’ydü. Bu köprüyü tamamlayarak hizmete açtık. 2016 yılı içerisinde Kuzey Çevre Yolu’nun programa alınıp, ihalesinin yapılmış olması önemli bir aşama. İhale süreçleri devam etmediği için henüz yer teslim aşamasına geçilmedi. Önümüzdeki günlerde inşdigerah bu projenin temelini atacağız. Elazığ’ın 2040 yılına kadar içme suyu problemini çözen sorunu da ihale ettik, yapım süreci devam ediyor. Proje 2-3 yıl içerisinde tamamlandığında Elazığ’ın 2040 yılına içme suyu sorunu çözülecek ve pompaj sulamasıyla yaptığımız sulamadan kurtulmuş olacağız. Şorşor Deresi Elazığ’ın yıllardır tartıştığı bir konuydu. Belediye, DSİ, İlbank boyutuyla iki aşaması da ihale edildi. Yapım işlemleri devam ediyor. Proje ikmal edildiğinde şehrin güneydoğusunda çok önemli bir rekreasyon alanı olacak ve Elazığ bu sıkıntıdan kurtulacak.

YİMPAŞ binası sorunu çözüldü ve oraya Turizm Meslek Okulu inşa edilecek. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Uluova Sulama Projesi konusunda müşterek çalışmalarımız oldu. Orada yanlış yürüyen bir süreç vardı. Özellikle Beyhan Barajı’ndan suyun alınması şeklinde bir proje vardı. Programa aldırma aşamasında gördük ki müteahhit firmayla devletin yaptığı protokol çerçevesinde müteahhit firmanın suyu vermeme riskine dayalı olarak projenin revize edilmesi gerekiyordu. Yıl içerisinde bunun da revizesini yaptık, barajdan güneş kolektörleriyle Uluova’nın sulanması projesinde DSİ boyutunu aştık, planlamaya geçildi. Kalkınma Bakanlığı’yla yaptığımız görüşmelere göre bu yıl içerisinde ihale aşamasına getirmiş olacağız. Gökdere Havzası’nda bulunan 11 köyün bağlantı yolunun Beyhan Barajı nedeniyle ortadan kalkmış olması nedeniyle ilçeyle bir bağlantıları yok. Başka bir ilçeden ulaşım yolu var. O da Kovancılar ilçemizin 35-40 Km’lik bir alanı. Köy yolları statüsünde olduğu için Özel İdare bütçesinin buna kifayet etmediğini gördük. Ancak orada 11 köyü ilgilendirdiği için Sayın Bakanımıza ısrarla Türkiye’de örneği olmayan bir durumun yaşandığını anlattık. Bunun karayolları ağına alınarak yapılması hususunda Sayın Bakan’ın olumlu yaklaşımı var. Önümüzdeki günlerde bunun sonuçlarını da alacağız.”

 

ALANIN BİR KISMI PARK OLARAK DEĞERLENDİRİLECEK

Serdar, Emniyet Müdürlüğü binasının eski yerinin park olarak değerlendirilmesi yönündeki taleplerin olumlu karşılık bulduğunu belirterek, “Emniyet Müdürlüğü binamız için proje yapım çalışmaları tamamlandı. TOKİ’nin yürüttüğü bir proje. Ancak Emniyet Müdürlüğü’nün eski yerinde Elazığ’ın bir park beklentisi olduğunu biliyoruz. Buna bizim duyarsız kalmamız mümkün değil. TOKİ, Emniyet Müdürlüğü binasının yapımına karşılık eski yeri alıyor. Geçen hafta içerisinde TOKİ Başkanı’yla görüştüğümde bu konuyla ilgili Elazığ’daki tartışmaları yakından takip ettiğini söyledi. Orada bir kısım alanın şehitlerin isminin verileceği bir park alanı olarak yapılması yönünde eğilimin olduğunu söyledik, onların da buna olumlu yaklaştığını gördük” dedi.

 

BUNU EKSİKLİĞİMİZ OLARAK KABUL EDERİZ

Stat konusunda henüz bir sonuç alınamadığını, yaşanan gecikmelerin kendilerinden kaynaklı olmasa da bunu kendi eksiklikleri olarak kabul edebileceklerini ifade eden Serdar şöyle konuştu: “Stat ile ilgili sonuç alabilmiş değiliz. Orada teknik bir inceleme yapıldı. Bakanımızın tribünlerin yenilenerek Elazığ’a yakışır bir stadın ortaya çıkması yönünde kendilerinin bir taahhüdü olmuştu. Bunun takipçisi olacağız. Yaşanan gecikme bizden kaynaklı değil ama bunu kendi eksikliğimiz olarak kabul ederiz. Tribünlerin yenilenerek Elazığ’a yakışır bir stadın olması gerektiği kanaatindeyiz.”