'SEÇİM KAMPANYAMDA HİÇ BİR ADAYIN ADINI AĞZIMA ALMADIM'

'SEÇİM KAMPANYAMDA HİÇ BİR ADAYIN ADINI AĞZIMA ALMADIM'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Elazığ Milletvekili Adayı Gürsel Erol, ”Ben bugüne kadar seçim kampanyam boyunca hiçbir milletvekili adayının adını ağzıma almadım. Onu kendi partisinin seçmeni değerlendirir. Ben başka partinin adayının, yeteneklerini, becerilerini yaptıklarını değerlendirme hakkına sahip değilim. Yalnızca kendimle ilgili toplumu bilgilendirme hakkına sahibim. İnsanları bilgilendirebiliriz ama kimlik üzerine asla siyaset yapmam asla bu seviyeye düşmem” dedi. 

CHP Tunceli Milletvekili ve Elazığ Milletvekili Adayı Gürsel Erol, seçim çalışmaları kapsamında açıklamalarda bulundu. 

Siyasette sonuç almanın yalnızca sandıktan çıkmak olmadığını, herkesin gönlüne girmek, herkesin sizi sevmesi, saygı göstermesi, kabullenmesi sahiplenmesinin önemli olduğuna değinen Milletvekili Gürsel Erol,” Bu sandıktan çıkmaktan daha önemli benim için ve hemşerilerime canı gönülden teşekkür ediyorum. Nereye gittimse, Elazığ’ın hangi ilçesine hangi mahallesine, hangi köyüne hangi Sivil Toplum Kuruluşuna hangi çarşısına gittimse, hemşerilerimizin gerçekten bizden bir umudunun olduğunu beklentinin olduğunu gördüm ve insanlar bizlere gönüllerini açmışlar. Bizlere oy verse de vermese de. O vermeyenler bile bizlere şunu söyleyebiliyor. ‘Keşke şuradan değil de şuradan aday olsaydın da biz de sana oy verebilseydik’ diyenler var. Ben Cumhuriyet Halk Partiliyim, partimle ilgili hiçbir zaman sorun yaşamak istemem. Değerlerimden hiçbir zaman taviz vermem. Her siyasetçinin kendine göre bir dili, üslubu vardır. İnsanların üzerinde oluşturduğu etki alanı vardır. Ama hemşerilerime canı gönülden teşekkür ediyorum. Biz bu seçimi ister kazanalım, ister kaybedelim. Siyasettir, herkes bizi garanti, banko gözü ile görebilir, sandıktan çıkmadığınız sürece sonuç alamazsınız. Ama bugüne kadar olduğu gibi bizim bundan sonra da herkese, gönlümüz, kapımız açıktır. İster seçilelim, ister seçilmeyelim. Ben CHP’nin Tunceli milletvekili olarak Elazığ’a milletvekili adayı olarak geldim. Seçildikten sonra Elazığ milletvekili olarak parlamentoya geri döneceğim. Parti kimliğim ön planda olmayacak. Burada siyasette nezaketi, hoş görüyü, karşıtlık üzerine siyaset yapmak yerine, sorunları çözen, tartışmak yerine ortak aklı geliştiren bir siyaset çizgisi izleyeceğiz. Siyasette hizmet endeksli bir rekabeti getireceğiz. ‘Sen kötü yapıyorsun demek yerine’ ‘Bunu böyle yapalım’ önerisini getirmek lazım. Bütün hemşerilerime, bütün adaylara başarılar ederim. Herkes emek veriyor. Bütün partilerle karşılaşıyoruz. Herkesin emeği var, beklentileri var. Vatandaşlarımız kimi taktir ediyorsa hepimiz ona saygı göstereceğiz. Kim seçilirse onlara destek olacağız, katkı sunacağız. Bilgimizi, birikimimizi onlarla paylaşacağız. Siyaset kavganın değil, uzlaşmanın yeridir”diye konuştu. 

“PKK’YA MEYDAN OKUYAN BİR MİLLETVEKİLİYİM” 

Zaman zaman kendisiyle ilgili bilgi kirliliği oluşturmak için abuk sabuk gerçek dışı iddialarda bulunularak gerçek dışı siyaset yapma anlayışını da ara sıra görüp üzüldüğünü aktaran Erol,” O konuşmaları seyrederken bile utanıyorum. Niye utanıyorum. Devletine sahip çıkan bir milletvekili, bir öğretmenin yaşam hakkına sahip çıkan bir milletvekili. PKK’ya meydan okuyan bir milletvekili, PKK tarafından ölümle birlikte infaz kararı verilen bir milletvekili, infazdan kaynaklı devletin özel koruma altına aldığı, bir milletvekilinin kendini anlatma ihtiyacı hissetmesinden de utanıyorum. Ama mecburum onu da anlatmak zorundayım. Herkes bunu farklı anlayabilir, farklı değerlendirebilir. Bunu yapanları kınıyorum. Bunları yapanlar da Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşlık bilincinin taşıyan insanlar değil, bunlar ya ajan yada FETÖ’cü. Eğer topluma bu tür bir ayrıştırma sokmak isteyenler, toplumda bilgi kirliliğini yaymak isteyenler geçmişte bu topluma FETÖ gibi, dinamit koymak isteyen insanlardır. Bunları şiddetle kınıyorum. Beni tartışmalarınızın içine çekmeyin. Tüm milletvekili adaylarına, siyasi partilere sesleniyorum. ‘Arkadaşlar, ben kavga adamı değilim, bana bulaşmayın.’ Ben bugüne kadar seçim kampanyam boyunca hiçbir milletvekilinin adını ağzıma almadım. Onu kendi partisinin seçmeni değerlendirir. Ben başka partinin adayının, yeteneklerini, becerilerini yaptıklarını değerlendirme hakkına sahip değilim. Yalnızca kendimle ilgili toplumu bilgilendirme hakkına sahibim. İnsanları bilgilendirebiliriz ama kimlik üzerine asla siyaset yapmam asla bu seviyeye düşmem. Bu şekilde siyaset yapılmasını da asla doğru bulmam. Bunun adı siyaset değil. Bunun adı, bu ülkenin temel değerlerinin, siyaset ahlakının altına dinamit koymaktır. Bundan sonra da bu tür tartışmalara benim adımını asla bulaştırılmamasını istiyorum. Kim kimin hakkında ne söylerse söylesin, beni hiç ilgilendirmiyor. Ben kendi yoluma bakıyorum. Burada fakir fukaraya sahip çıkmak için, bu kentin orunlarına çözüm üretmek için kendi farklılıklarımı anlatıyorum. Her siyasi partinin adayının, kendi düşüncesi olabilir. Ama ben tartışmadan yana değilim, ben hizmet adamıyım. Bunu Tunceli milletvekilliğinde de yaptım”ifadelerini kullandı. 

“KAVGA GÜRÜLTÜ DEVLETE DE VATANDAŞA DA HEP ZARAR VERMİŞTİR” 

Kendisinin devletin geleneklerinde sorumluluğu olduğun vurgulayan Erol,” Gittim başbakanımı Tunceli’de karşıladım. İlime gelen her bakanı karşıladım ki ben Elazığ milletvekili olduğumda, Cumhurbaşkanımız Muharrem İnce’de olabilir, Recep Tayyip Erdoğan’da devam edebilir. Ama Elazığ’a hangi partinin genel başkanı gelirse gelsin, ben onları karşılarım. Devlet kültürü ve siyaset kültürü bunu gerektirir. Siyasi olarak karşı olabilirsiniz, ama o bir makamı temsil ediyordur. En son başbakanımız Elazığ’a miting için geldiğinde ben kendisinin özel kalem müdürünü aradım. ‘ Ben Tunceli milletvekiliyim, Elazığ adayıyım. Kendisini karşılamam uygun olmayabilir. Başbakanımıza iyi dileklerimizi iletin’ dedim. İttifak kurduğumuz İYİ Partinin Genel Başkanı Meral Akşener Elazığ’a geldi. Kendisini aradım, kendimi tanıttım. Kendisini karşılamam etik olmayabilir ama il başkanımız orada olacaklar, mitinginize de destek verecekler’ dedim. Kendisi bana teşekkür etti. Bu işin yolu yöntemi budur. Kavga gürültü devlete de vatandaşa da hep zarar vermiştir. Zaman zaman bu ülkede etnik kimlik üzerinden ayrışmalar, Alevi- Sünni üzerinden tartışmalar oldu. Bunlar, uluslararası güçlerin oluşturduğu suni ayrışmalardır. Hem insan kaynağımızı, hem de ekonomik değerlerimizi yok ediyor bu tartışmalar. Değer mi bunlara. Bir milletvekili koltuğunu korumak için, bir milletvekili fazla çıkarmak için, başka bir milletvekilinin hayatı ile ilgili geleceği ile ilgili bilgi kirliliği oluşturarak siyaset yapma anlayışını, ben kamuoyunun ahlakına ve vicdanına sunuyorum. Bu konulara bir daha girmek istemiyorum. O arkadaşlara da sesleniyorum ‘Beni bu tür oyunların içine çekmeyin, ben kavganın değil siyasetin adamıyım’şeklinde ifadeler kullandı. 

“ELAZIĞ DEVLETLİDİR, DEVLETE SAHİP ÇIKAN BİR KENTTİR” 

‘Ben burada seçilir miyim, seçilemez miyim’ diye siyaset yapılamayacağına da vurgu yapan Erol, Siyaset dilini iyi kullanabiliyorsanız hiçbir korkunuz olmaz. Hayatımızın geçtiği bir il, burada arkadaşlıklarımız var, dostluklarımız var. Hatır gönül ilişkilerimiz var. Çok da doğru bir karar vermişim gelmekle. Geçen dönem partim beni Tunceli’den aday gösterdi, oradan milletvekili çıkaramıyorduk. Orada HDP’den bir milletvekilliği aldık. Bölgede HDP’den milletvekilliği aldığımız yer sadece Tunceli. Elazığ’da CHP’nin 40 yıldır vekil çıkaramadığı il. Aslında CHP’nin Elazığ’dan vekil çıkaramaması, vatandaşın bize oy vermemesinden değil, bizim kendimizi doğru anlatamamızdan kaynaklanıyor. Ben hep söylüyorum, ben hem devlet geleneğinden hem de Cumhuriyet geleneğinden gelen bir siyasetçiyim. Elazığ devlet geleneğinden gelen bir kenttir. Elazığ devletlidir, devlete sahip çıkan bir kenttir. Milli duyguları da bundan gelir. Devletçiliğe sahip çıkmak dediğinizde içinde vatan duygusu var, bayrak bağlılığı var. Üniter devleti sahiplenme var. Ben bunları anlattığım zaman karşılığını görüyorum. Bir de ben zaten vatandaşın içinden gelen biriyim. Ben hep söylüyorum. Benim babam ne ağa, ne paşa. Ne fabrikatör. Ben emekli bir öğretmenin oğlu olarak milletvekili seçilmişsem, çocuklarıma onurlu bir isim bırakacaksam bunu bir cumhuriyete, ikincisi devlete borçluyum. Onun için devletimizi korumamız lazım. Elazığ inanlımaz bir şekilde devletçidir. CHP’nin bugüne kadar seçimleri kazanamamasında bakıyorum bir kere öz eleştiri yapamamışız, ‘milliyetçi muhafazakâr bir kent, burada ne yapabilir’ diye hiç düşünmemişiz. 1980 öncesi şehirde 2 milletvekili almışız, sonra Anavatan Partisi çoğu vekilleri almış, Refah Partisi ve Saadet partisi almış. Demek ki, toplum adaya güven duyduğunda o partiye bakmıyor. Toplumsal bilincin geliştirilerek, sorunların çözümünde diğer partilerin milletvekillerinin harekete geçirilmesi lazım. Kimseyi ayrıştırmadan. Tam tersine farklılıklar bizi bir araya getirebilmeli. Elazığ’ın ekonomik sorunu, işsizlik sorununu var. 

“ELAZIĞ’DA OFİSİMİZ OLACAK VATANDAŞIMIZ SORUNU OLDUĞUNDA ANKARA’YA GİTMEYECEK” 

Elazığ’dan milletvekili seçildiği anda sorunların tespitini yapacaklarının altını çizen Erol,” Bu sorunların çözümü ile ilgili diğer milletvekilleri ile ortak aklı nasıl geliştiririz onları konuşacağız, mutlaka STK’lar ile görüşeceğiz. Dernekler, sendikalar, odalar ile görüşüp, bu kentin kısa vadede sorunları nelerdir, bunları ortaya koyacağız. Tunceli’de almadığım milletvekili maaşını Elazığ’da da, almayarak öğrencilere burs olarak vereceğim. Yarısını Elazığspor’a bağışlayacağım. Burada bir ofisimiz olacak, vatandaşlarımız sorunları için Ankara’ya gitmeyecek, burada bizlere ulaşabilecek. Ayrıca ayda bir defa her ilçede halk toplantıları yapacağız. Artık esnaf gezisi yapıp, merhabalaşıp sohbet etmeyeceğiz. İlçelerin sorunlarını tespit edeceğiz, çözüm önerileri sınacağız. Elazığ’ın üniversitesi var, peki üniversite kenti mi hayır. Organize sanayi bölgemiz var ama sanayi kenti değil. Ovalarımız da var ama tarım kenti değiliz. Turizm kenti değiliz. Diğer illerimiz bu alanlarda markalaşmış, ama bizim bu alanların hiç birinde bir değerimiz yok. Elazığ neyle meşhur, neyi üretip pazarlıyoruz, sanayi de neyimiz var. Elazığ’ın bir marka değeri olması lazım. Kentin kültürel, ekonomik, endüstriyel, tarımsal hiçbir değeri yok. Bunları oluşturmamız lazım. Bunları suçlamak için söylemiyorum. Eksiklerimiz var ve bunları tespit etmemiz lazım”diyerek sözlerini tamamladı.(iha)