Sapla Saman Ayrıldı!
Gözlerimiz güzel şeyler arıyordu ki bir baktık Elazığ'dan 62 yaşındaki Mehmet Koçer güzel eserleriyle karşımızda duruyor. Yazın tarlalardan topladığı ekin saplarını tek tek, sabırla, ilgiyle ve özveriyle işleyerek birbirinden müstesna tablolar çıkarıyor karşımıza.
Şimdilerde okullarda el sanatları dersleri, yerine teknoloji tasarım dersleri var ancak bundan yaklaşık 40- 50 yıl öncesinde okulda öğrenilen bir sanattı, sapla resim tablosu yapmak.
Özellikle de salgın süreciyle birlikte insanlar evlerinde de iş yerlerinde de sıkılıyor. Hayatın rutin akışı yarı yarıya düştüğü için bulunulan birçok mekânda "boş" zaman dilimi bir hayli arttı. Ve bundan sebeple dilimize "canım çok sıkılıyor" cümlesi artık yetişkinlerin de diline pelesenk oldu.
Oysaki insanın can sıkıntısı salgın sürecinde hayatımıza dayatılan "sekî"ler değil, "yapabilme" potansiyelini doyuma ulaştıramamasındandır.
İşte canı sıkılan insanlar, Koçer gibi üretimin estetikle buluşup sanata dönüştüğü yolları salgın sürecini fırsata dönüştürüp, yeteneklerini keşfederek ya da besleyerek hayatlarına dahil etmiş olsalardı kimbilir ne cevherlere tanıklık etmiş olacaktık hep birlikte.
Koçer'in sabrı sapla-samanı ayırdı. Saman olmaktan başka bir işleve sahip olmayan saplar şimdi duvarlarda görsel şölenle arzı endam ediyor.
Birkaç gün önce de Suriyeli bir hat ustasının güzel eserlerini görmüştük. Sığınmacı olarak şehrimize yerleşen Ömer Derviş, kas hastalığı sonucu geçirdiği felç nedeniyle vücut hareketlerinin yüzde 95'ini kaybetmesine rağmen bir eliyle harikulade tablolar yapan bir hattat ayrıca.
Yaşadığı onca zorluk ve kayba rağmen umudu dipdiri ve tazecik bir emsal şimdi bizlere...
Her ne zorluk olursa olsun hayatı anlamlı kılmanın mümkün olduğunu birer göstergesi hemen yanı başımızda duran bu iki sanatkâr...
İnsanın bedeni yaşlanabilir, yüzde doksan beş kısıtlı hale de gelebilir ancak ve lakin ruhu genceciktir. Onlara bu azmi ve kudreti verende sapasağlam tuttukları ümitleridir. Hepimize örnek ola...