Sandığa Gitmeyene Sebebi Sorulacak mı?
Yapılan bir araştırmada Ak Parti'nin 31 Mart seçim mağlubiyeti hayat pahalılığına bağlanmış.
Oysa 10 ay önce yapılan 14 ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinde de enflasyon yüksekti ve hayat pahalılığı vardı. Buna rağmen vatandaş Cumhur ittifakına destek verdi ve Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçti.
31 Mart seçimlerinde Ak Parti’nin hezimetine gerekçe olarak sadece hayat pahalılığını göstermek özellikle Genel Merkezin yaptığı hataları gölgelemeye ve perdelemeye yönelik bir algı çalışması olarak görülüyor.
Aslında Ak Parti’ye seçim kaybettiren CHP ve diğer partilerin çok iyi çalışması ve çok oy alması olmadı. İmamoğlu’nun İstanbul’da aldığı oy 2019 oyundan çok fazla değil. Seçimleri Ak Partiye kaybettiren rakip partilerin iyi çalışmaları ve doğru isimleri aday göstermeleri değildi. Ak Parti’ye kaybettiren şey, samimi tabanın sandığa gitmemesiydi.
Ak Parti’ye ve Erdoğan’a siyasi parti olmanın yanında farklı manevi misyonlar yükleyen duyarlı, samimi ve olaylara kişisel çıkar ve rant gözüyle bakmayan kesimlerin kırgınlıklarını ifade etmek için sandığa gitmemeleri partiyi ikinci parti konumuna düşürdü.
Ak Parti eğer seçim yenilgisinin sebeplerini gerçekten bulmak istiyorsa sandığa gitmeyen samimi tabanı dinlemeli, onlara yönelik anketler yapmalı ve asıl yanlışları tespit ederek bu konularda önlemler almalı.
Olayı hayat pahalılığı, enflasyon ve aday yanlışlarına bağlayıp işin içinden çıkmak kolaycı ve düz bir mantık olur.
Kaybedilen ruhun ve ideallerin yeniden kazanılması adına bir çalışma yapılabilirse toparlanma sağlanabilir. Ama anahtar kaybedilen yerde değil de farklı yerde aranırsa değişen bir şey olmaz ve erime devam eder.