Sanat ve turizm dolu bir sohbet

Başak Meral Gündüz/Elazığ Akgün Otel ve AVM Yöneticisi Gonca AKGÜN ile sanat ve turizm konulu bir sohbet gerçekleştirdik.

Sanat ve turizm dolu bir sohbet
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Gonca Akgün,”Bildiğiniz gibi çok değerli kayınpederim değerli iş adamı rahmetli Talat AKGÜN memletine yatırım yapmayı çok istedi. Eşim Metin Akgün’nün Amerika’da yüksek inşaat mühendisliği eğitimini bitirmesinin ardından Elazığ’a gelerek babasının bu büyük arzusuna kavuşması için ilk adımı attılar. Ve beraber Akgün Elazığ Oteli ve Akgün Avm’nin inşaatına başladılar.Doğunun en büyük turizm ve kongre oteli olarak 2004’den beri hizmet vermekteyiz. Hala Elazığ’ın en büyük turizm ve kongre oteliyiz. Doğu’da yapılan büyük kongre, toplantı ve organizyonlara ev sahipliği yapıyoruz. Talat Akgün babamızı kaybetmemizin ardından eşim Akgün İnşaat’ın ve otelin Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Bende zaten turizm kökenliyim. Halkla İlişkiler Mezunuyum. 1993 senesinde İstanbul Swissotel’de başlayan turizm çalışma hayatım şimdi kendi otelimizin ve alışveriş merkezimin yönetiminde eşime destek vermekle devam ediyor”dedi.

YAPTIĞIMIZ İŞ SADECE TİCARET ANLAMINDA DEĞİL BİR TURİZM OKULU NİTELİĞİNDEYİZ

Akgün,Yaptığımız iş sadece ticaret anlamında değil bir turizm okulu niteliğindeyiz. 2004’de oteli açtığımız ilk dönem Elazığ’da turizm alanında çalışacak kalifiye eleman bulmakta zorlanıyorduk. Mezun olan gençlerimiz çalışmak için büyük şehirlere göç ediyordu. O yüzden yüzlerce eleman yetiştirdik, bizde çalışan elemanlarımıza hizmet sektörünün getiridiği tüm inceliği öğrettik ve Elazığ’a kaliteli eleman yetiştiren bir okul görevinide gördük. Şimdi turizm, otelcilik mezunu gençler artık Elazığ’da çalışma avantajına sahipler. Otelimizde bürokrasi, sanat çevresi, sağlık ve iş çevresi olsun her zaman önemli misafirlerimizi ağarlamaktayız. O yüzden kalite bizim için çok önemli. Otele kalmaya gelen kişi sadece tesis gözüyle bakmıyor aynı zamanda Elazığ’ın bir yüzü olarak bakıyor. Biz ne yansıtırsak misafirimize zihninde Elazığ tablosu o şekilde şekilleniyor. Sedece ticari bir işletme değiliz, çalışanlarımızla beraber büyük bir aileyiz.Zamanla personelden evlenen yuva kuranlar çok oldu. Eşleri, çocukları ile daha da büyük bir aile olduk. O yüzden uzun yıllardır bizi tercih eden misafirlerimiz hep aynı şeyi söyler. “Birçok yerde kalıyoruz ama sizin otelinizdeki gibi kendimizi evimizde hissetmiyoruz”. Bu ancak mekanda yarattığınız pozitif enerji, işinizi sevmek ile oluşabilecek bir hissiyattır. Zor bir mesleği icra ediyoruz. 7/24 açık bir tesis. Ancak işinizi çok sevdiğiniz zaman böyle ağır şartları olan bir mesleği başarı ile sürdürebileceğini ifade etti.

HAYATTA HANGİ MESLEĞİ YAPARSANIZ YAPIN MUTLAKA BİR PARÇANIZ SANATA AİT OLMALI

Gonca Akgün,”Özellikle koronanın hayatımıza girmesiyle çoğu insan farkındalık dönemine girdi. İçsel yolculuk anlamında büyük bir farkındalık başladı. Herzaman genelde hayatını farklı şekillerde doyurmaya çalışan insanlar için ruhun doymasının aslında en temel ihtiyaç olduğu ortaya çıktı. Birçok insan bu korona sürecinde kendine hobi edindi. Sanat bu anlamda ruhu doyurmak adına yapılacak en güzel hobilerin başında geliyor. İnsanoğlunun özü yaratıcılıkla mutlu olan bir yapıda ama şehir hayatı insanların yararıcığılını, sanat ile ilgilenmesinin önüne geçti. Şimdi insanların tekrar özlerine dönme ihtiyaçları doğdu ve çevremde farkındalığı yüksek, sanatla ilgilenen insanların çoğalması beni çok mutlu ediyor. O yüzden çocuklarımada hep söylediğim bir söz var; “hayatta ne mesleği yaparsanız yapın mutlaka bir parçanız sanata ait olmalı.”dedi.

KARAKALEM VE YAĞLI BOYA EĞİTİMİ ALDIM.55 ESERİM VAR ÇOĞU OTELİMİZDE ASILI

Akgün,”Resim yapmaya 2001’de başladım. İlk karakalem ardından yağlıboya eğitimi aldım. Sonra yaratıcılığa bağlı modern sanata yöneldim. Çok değerli hocam Canan Özenen’nin atölyesinde dokulu çalışma eğitimi aldım. Çocuklar büyürken biraz ara verdim resim yapmaya. Son 3-4 senedir tekrar sanata ağırlık verdim. 55 civarı eserim var.40’a yakını otelde asılı. Otelin lobby’sini restaurantlarının sanat galerisi havasında olmasını istiyorum. Yeteneğim nereden geliyor sorusuna gelincede;ailemizde sanat adına çalışmalar yapmış değerli aile büyüklerimiz var. Onların genleri bana da az da olsa geçmiş olabilir. Otelde atölyem var, orada çalışmalarımı yürütmekteyim. Otelin yenilenmesi projesi çalışmalarını yürütüyorum. Ana mekanları sanat galerisine dönüştürüyorum. İçinde ruhu olmayan mekanlardan hoşlanmıyorum. Aslında her mekan bize birşeyler anlatmaya çalışır. Bizde otelde misafirlerimizi görsel açıdan ruhlarına ve gözlerine hitap edecek tablolarla karşılamayı seviyoruz. Bazı otel misafirlerimiz bizde 1-2 yıldır sürekli kalıyorlar,onlar için otel değil evleri gibi oldu. Kendilerini evlerinde hissetmeleri, o sıcaklığı almaları bizim için çok önemli. Sadece tablo değil heykel ve obje boyama ile de dekoratif dokunuşlar yapıyorum.Son yıllarda Göktürk tarihine ve Göktürkçe’ye çok ilgim olduğu için yakın  dönem yaptığım çalışmalarda Göktürkçe yazıları tablolarıma yansıttım.Akrilik boya ve farklı materyallerdeki dokular ile çalışıyorum. Altın renginin enerjisini çok seviyorum. O yüzden yaptığım tabloların bir çoğunda altın rengini resime yediriyorum. Renklerin anlamında, altın, cömertliği ve vermeyi, merhametli olmayı ve sevgiyle dolmayı, hayırsever veya patron, bilgelik, bilgi sahibi olan ve zenginliklerini başkalarıyla paylaşan bir renktir.O yüzden daima kazananların rengidir; yarışmalarda birincilere her zaman altın madalya verilir.Ailemizde sanat adına çalışmalar yapmış değerli aile büyüklerimiz var.Osmanlı Dönemi kadın ressamlarından ve çevirmen Münevver Moralı ve annesi Seniha Sani Moralı. Seniha Sani Moralı Türkiye’nin ilk kadın müzecisidir. Nazım Hikmet’inde baldızıdır, Topkapı Sarayı’nın da ilk kadın müze müdürüdür. Ailemizde eğitime sanata ve sanatçıya çok değer verilmiştir.Büyük dedemiz Abdüllatif Suphi Paşa, Osmanlı devlet adamı, yazar, numizmatik,şair ve Osmanlı’nın ilk Maarif Nazırıydı yani Eğitim Bakanı.Kadınların eğitimi konusunda bir reforma imza atmıştır. Kız çocuklarının sadece evlerde eğitim aldığı dönemde Ticaret Liseleri’ni açarak ilk defa kız çocuklarının okullarda eğitim almasını sağlamıştır. Kendi kız çocuklarının sanatın her türlüsü ile ilgilenmelerini sağlamış, çok iyi eğitimler aldırarak, hepsi en az 3-3 dil bilen zamanın üzerinde kültürlü bayanlar olarak yetiştirmiş. Ve bugün kü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Marmara Üniversite’nin temellerini atmıştır. Sultan II. Abdülhamit’in dünürü olurdu Paşa dedemiz, bir divan toplantısında ülkenin gelişiminin ancak kız çocuklarının eğitimi ile mümkün olacağını anlatmış ve padişahında desteği ile kız çocukları adına reforma öncülük etmiştir. Bu sebeple ailemizde kızların okuması ve özellikle sanatla ilgilenmesi çok önemli olmuştur. Sanırım aile büyüklerimizin öğretileri de benim hayatımda büyük yer teşkil etmiş, o yüzden sanat bizim çekirdek ailemiz içinde çok önemlidir. 
Dedemizin konağında her akşam sanatçılar bir araya gelirmiş. Ressam, şair, aydın kesimin buluşma noktasıymış konak. Abdülhak Hamit Tarhan, Nazım Hikmet, Namık Kemal sık sık dedemizin konağında toplanırlarmış. Hatta Abdülhak Hamit Tarhan eşini kaybettiği gece dedemizin evine gelmiş ve meşhur Makber şiirini bizde yazmış”dedi.

KÜLTÜREL VE COĞRAFİ ANLAMDA ELAZIĞ ÇOK GÜZEL BİR ŞEHİR AMA MAALESEF ÖNEMİNİ YETERİNCE BULAMAMIŞ DURUMDA

Gonca Akgün,”Ben İstanbul’lu bir ailenin kızıyım. Hayatımda Doğu’ya ilk gelişim evlendikten sonra oldu. Memleketim İstanbul ama artık Elazığ ile büyük bir bağım oldu. İlk çocuğumuz burada doğdu. Çoğu arkadaşım benim Elazığ’lı sanıyor. O yüzden Elazığ’ın turizm ve kültürel alanda gelişmesini eşimle beraber çok arzu ediyoruz. Kültürel ve  coğrafi anlamda Elazığ çok güzel bir şehir ama malesef önemini yeterince bulamamış durumda. Otelin açılmasından sonra şehir Çayda Çıra’ya doğru büyük gelişim gösterdi. Ama hala çok yetersiz. İstanbul’daki arkadaşlarımızı aileleriyle beraber 4-5 sene önce Elazığ’a davet etmiştik. Şehri gezdirdiğimiz zaman Buzluk Mağarası’na gidince çok şaşırmıştık. Böylesine güzel bir coğrafi  yapının turizm açısından önemli olması lazım. Çok bakımsızdı, mağaraya giremedik bile yolu yoktu, heryer cam kırıkları içki şişeri ve idrar kokusu içindeydi. Antik bir alan olan Harput’un değeri bilinmemekte. Turizm alanında ciddi atılıma ihitiyacımızın olduğu aşikar. Elazığ ticari anlamda bazı sektörlerde çok gelişmiştir ve daha çok gelişecek potansiyele de sahip.  Madencilik, su ürünleri ve üzüm üretimi  en önde gelen sektörlerdir.  Bu sektörler ile turizm ve sanayinin daha fazla gelişmesi ile Elazığ çok daha önemli bir konuma gelecektir”dedi.