SANAL DÜNYA ÇOCUKLARI TEHDİT EDİYOR

BAŞAK MERAL GÜNDÜZ/İnternet ile birlikte bilgisayar ve türevleri günlük hayatımıza daha çok girdi. Özellikle çocuklar teknolojiyi bir eğlence aracı olarak görürken vaktinin çoğunu teknolojik oyunlarla geçiriyor. Bu durumun faydaları olduğu kadar zararlarının da olduğunu söyleyen Elazığ Bahçeşehir Koleji Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Leyla Üşengül, anne ve babalara önerilerde bulundu.

SANAL DÜNYA ÇOCUKLARI TEHDİT EDİYOR
TAKİP ET Google News ile Takip Et

“ÇOCUKLARIN OYUN ALANI DEĞİŞTİ”

 Üşengül; ''İnternetin hayatımıza girmesi ile birlikte çocukların oyun alanları da değişti. Artık bilgisayarın önünden kalkmakta ya da akıllı telefonları ellerinden bırakmakta zorlanıyorlar. Çünkü hepsi onlar için yeni ve bağımlılık yapan birer oyuncak. Elbette teknolojinin hayatımıza kattığı olumlu pek çok yön var ancak henüz gelişim döneminde olan çocukları düşündüğümüzde bilgisayar oyunlarının psikolojik ve sosyal açıdan birçok olumsuz yönü ile karşılaşıyoruz. Teknolojinin çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri Teknoloji, sanal bir alan yaratıyor. Gününün çoğunu sanal bir ortamda, gerçek kişilerin olmadığı yerde geçiren çocuklar zamanla gerçek dünyadan kopuyor. Gerçek dünya ile arasına set koyan çocuklar, sosyal bir ortama girdiğinde bocalamaya başlıyor. Kendilerine yarattıkları sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki farklar, çocukların üstesinden gelemeyeceği kadar anlaşılmaz olabiliyor. Bu yüzden çocuklar yalnızlaşmaya başlayabiliyor. 

4-12 yaş arasındaki çocuklar henüz oyun çağındadır. Ancak oyun çağını bilgisayar oyunları ile geçiren çocukların oyuncaklar ile oynama süreleri kısalıyor. Oyuncaklardan aldıkları haz da zamanla azalıyor. Ancak gelişimi düzgün tamamlamak için çocukların oyun çağını da sağlıklı biçimde tamamlamaları önemli. Bilgisayar oyunlarıyla fazla zaman geçiren çocuklar oyun döneminden erken çıkma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Sanal oyunlarda daha çok saldırganlık ve güç temaları yaygınlaşmaya başladı'' dedi.

 

“BİLGİSAYAR OYUNLARI ŞİDDETE YÖNLENDİRİYOR”

Leyla Üşengül''Yapılan araştırmalar, şiddet içerikli bilgisayar oyunları oynamanın saldırgan davranışlarda anlık artışlara yol açtığını gösteriyor. Ayrıca şiddet içeren oyunları oynayan çocukların yaşıtlarına göre daha saldırgan olduğu da araştırmalar neticesinde ortaya çıkıyor. Şiddet içerikli oyunlar ayrıca kaygı düzeyi yüksek çocukların da ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bu çocuklar aileleri ya da öğretmenleri tarafından konulan kuralla uymamaya daha yatkın oluyor. Bilgisayar oyunlarının içerisine fark edilmesi güç pek çok reklam yerleştiriliyor. Bu reklamlar genellikle “ürün konumlandırma” biçiminde oyunlara yerleştiriliyor. Bu da çocukları o ürünü alma konusunda heveslendiriyor. Ancak bu ürünlerden bazıları çocukların zihinsel ya da fiziksel sağlığını tehdit edebilir düzeyde olabiliyor'' diye ifade etti.

ANNE VE BABALAR NE YAPMALI?

 Çocukların sanal oyunlarda kendilerine farklı bir dünya yaratmaya çalışmalarının sebebi, aile içi iletişim eksikliği olabilir. Bazen hep birlikte oturup televizyon izlemek, birlikte zaman geçirmek gibi gelebilir. Fakat bu noktada birlikte zaman geçirmekten çok, birlikte “verimli” zaman geçirmenin önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Aile bireylerinin birbiriyle etkileşime dayalı aktiviteler yapılması hem aile birliğini güçlendirecek hem de çocuğun kendisi için yararlı olmayan aktivitelere yönlenmemesini sağlayacaktır. Çocukların anlatmak istediklerine kulak vermek onlar için etkili olacaktır. Aileler onları dinlemeli ve sorunlarına birlikte çözüm bulmalıdır. Onları yargılayıcı söylemlerden uzak durulmalıdır. Çocukla birlikte, gelişimini destekleyici oyunlar oynanmalıdır. Ancak bu oyuncağı öncelikle anne ve babalar test etmelidir. Zararlı olup olmadığı kanaatine varıldıktan sonra çocukla birlikte oynanmalıdır. Ailenin çocuğa zaman ayırması, kendisini değerli hissetmesini sağlayacaktır. Bilgisayar oyunlarını oynama saatlerine kısıtlama getirilmelidir. Tamamen kendi başına bırakılan çocuk, zamanını değerlendirmede ne yazık ki başarılı olamamaktadır. Günlük ya da haftalık konulan sınırlamalar ile daha iyi bir rutin oluşturulabilmektedir.

 

KIŞKIRTMA OYUNLARI NELERDİR? EBEVEYNLER BU TEHLİKELERE KARŞI NELER YAPMALIDIR?

Çocukların kendilerine ve başkalarına zarar vermesine neden olabilecek çeşitli görevleri gerçekleştirmelerini isteyen “Mavi Balina, Momo” vb. “kışkırtma oyunları” son dönemde özellikle anne babalar üzerinde panik yaratmakta ve çocuklarını nasıl koruyabilecekleri ile ilgili endişeye neden olmaktadır. Kaygı ve korkunun kolayca bulaşan duygular olduğu düşünüldüğünde anne babaların bilinçli olması ve doğru önlemleri alması çocukların korunmasını sağlayan en önemli unsurlardan biri olacaktır.

 

EBEVEYNLERİN DİKKAT ETMESİ VE UYGULAMASI GEREKEN BAZI NOKTALAR:

* Zarar veren oyun, uygulama, video vb. ile ilgili merak ya da kaygı uyandırmaktan kaçının. Momo, Mavi Balina vb. isimleri kullanmayın; görselleri çocuğunuzla paylaşmayın. Çocuklar bilişsel, duygusal gelişimleri ve yaşam deneyimlerinin azlığı nedeniyle kandırılmaya ve korkutulmaya daha açıklardır. Merak duygularına kapılıp daha sonra görebilecekleri zararı kestiremeyebilirler.

* Çocuğunuzun davranışlarında, alışkanlıklarında bir değişiklik olup olmadığını gözlemleyin. Daha önce olmayan karanlık korkusu, gece yalnız uyumama vb. durumların neden olduğunu konuşun. Gerekiyorsa korkularıyla baş etmesine yardımcı olacak bu süreçte yumuşak geçiş yapmasını sağlayacak küçük bir gece lambası, uyuyana kadar yanında kalmak gibi önlemler alın. Desteğinize rağmen bir hafta içinde gelişme olmazsa bir uzman ile iletişime geçin.

* Sizin kontrol alanınız dışında herhangi bir şekilde çocuğunuz bu zararlı içeriklere maruz kaldıysa bu sanal karakterlerin gerçek olamayacağı yönünde açıklamalarınızı yapın ancak korkuları ile alay etmeyin. Bazı insanların çevrelerindeki korkutmak ya da çıkar sağlamak için böyle hayal ürünü karakterleri oluşturabileceğini; bu karakterlerin gerçek hayatta asla kendilerine zarar veremeyeceğini açıklayın.

* Çocuğunuzun internet erişimini sağlayan teknolojik aletleri sadece ortak yaşam alanları içinde kullanmasını sağlayın.

* İnternet kullanımı konusunda gerekli güvenlik ve filtreleme programlarını edinin.

* İnternette kendisini rahatsız edecek bir içerikle karşılaştığında size anlatmasını isteyin. Asla kızmayın ve azarlamayın; sakince dinleyin. Böyle durumlarda size güvenebilmesi onu daha büyük yanlışlar yapmaktan korur. “Benim çocuğum yapmaz.” diye düşünmeyin.

* Sanal dünyada iletişim kuracağı kişilerle ilgili kurallarınız net olsun. İlköğretim çağındaki çocuklar bu konudaki en büyük risk grubudur. Kişisel bilgilerini verebilecek kadar büyük ancak karşısındaki kişiye güvenip güvenmemesi konusunda net karar veremeyecek kadar tecrübesizdirler. Sizin izniniz olmaksızın adını, adresini, telefon numarasını, kişisel herhangi bir bilgisini vermemesi gerektiğini öğretin.

* İnternet kullanıcı adı ve şifrelerinin sizde de olmasını talep edin. Özellikle küçük yaşlarda bu konuda bilinç kazanırsa özerkleşmek istediği ergenlik döneminde aranızdaki güven ilişkisine siz de daha fazla güvenebilirsiniz.

* Size sormadan kendi başına sanal ortamda alışveriş yapmaması gerektiğini, kredi kart ve şifre bilgilerini asla vermemesi gerektiğini belirtin.

* Çocuğunuzun teknolojik aletleri kullanma ve internette geçirdiği süre ile ilgili onunla birlikte belirleyeceğiniz kurallarınız net olsun. Bu süre, özel durumlar dışında ilköğretim çocuğu için 30- 60 dakika arasında olabilir. Unutmayın ki, sağlıklı bir gelişim için yüz yüze iletişime, spora, sanat, vb. de vakit ayırması gerekir.

* Ondan her zaman, her yerde kendine yakışacak davranışları beklediğinizi belirtin. Çevresindekiler tarafından kabul görmek için doğru olmadığını düşündüğü davranışların ve sözlerin sanal ortamda bir parçası olmaktan kaçınmayı öğretin.

* İnternet ortamında paylaştıkları fotoğraf ya da diğer şahsi bilgilerin iyi niyetli olmayan kişiler tarafından kullanabileceğini, bu nedenle herhangi bir şeyi paylaşmadan önce dikkatli olması gerektiğini söyleyin.

* Şaka yapmak amacıyla bile tehdit edici ya da aşağılayıcı kelimelerin sanal dünyada kullanılmaması gerektiğini ve bu tarz bir iletişimin yasal olarak yaptırımları da olabileceğini belirtin. Günlük hayatta olduğu gibi kibar ve güzel bir dil kullanmasını isteyin.

* Teknoloji kullanımı konusunda belirleyeceğiniz kurallarla ilgili tutarlı olun. Kural ve sınırların çocuğunuzu cezalandırmak için değil; zararlı olabilecek etkenlerden korumak için olduğunu unutmayın. Sadece kuralları belirlemek yeterli değildir; bunların denetlenmesi ve kurallar konusunda rol model olmak önemlidir.