Rüştü Müdürümüz Haksız mı?

Birinci haber şöyle:

Muğla'nın Menteşe ilçesinde 10 dönüm ormanın yanmasına sebep olan 25 yaşındaki şizofreni hastası genç,  ifadesinde Muğla’nın üzerine büyü olduğunu yangını çıkarma amacının büyüyü bozmak olduğunu belirtti.

İkinci haber de şu:

Erzincan'da evinin bahçesinde başına kürekle vurularak öldürülen adamın katili yakalandı. Öldürülen şahsın, uyuşturucu madde kullanan Hacı Cerap Kaya tarafından kafasına kürek vurularak öldürüldüğü öğrenildi. Tutuklanan Kaya, ifadesinde "Ben Mehdi'yim" dedi.

Nasıl bir cehalettir, nasıl bir psikolojidir anlamak mümkün değil. Bu iki örnek de gösterdi ki ihya etmek için ne kadar ilim lazımsa, imha için de o kadar cehalet gerekiyor.

“Cehalet ateşinin yakmadığı orman yoktur” sözü aynıyla vaki oldu.  Biri mehdiyim diyor öldürüyor, biri de büyü bozmak için 10 dönümlük ormanı yakabiliyor.

İkisinin de hareket noktası dini yeterince bilmemek ve bu konuda kirli bilgilerden beslenmek.

İslam’ın parıltısı ve çok açık naslarına rağmen, rivayet, tevatür, rüya, manevi işaret ve başka türlü kaynaklardan beslenen ve bunları İslam’ın bir cüzü gibi dayatarak öğretmeye çalışan kaba softa din simsarlarının insanları getireceği nokta bu.

Üstün zekâsı, sosyal, kültürel birikimi, üç dili ana dili gibi konuşup çeviri yapma seviyesinde olması, entelektüel kişiliği yanında mükemmel bir toplumsal gözlem yapıp kitlelerle ders olacak çıkarım ve sosyal analizler yaparak sosyal medya hesabında paylaşımlar yapan emekli il Tarım Müdürümüz Rüştü Emir’in ne kadar haklı olduğu bu iki haberden de belli olmuyor mu?  Paylaşımlarının zaman zaman dozu kaçmış gibi gözükse de Rüştü Emir Müdürümüzün değerlendirme ve önerilerini dikkate almak lazım.

Gençleri temiz ve yalın İslami bilgilerden uzak tutup, tartışmalı bilgilerin teferruatına boğup onları büyü ya da mehdi girdabına çekmek ne İslam’a ne de insanlığa bir şey kazandırdı bu güne kadar. 

Tam da aynı gün haber sitelerine düşen iki haberde de gözüktü ki insanlık;  saf, temiz ve Kur’ani bilgilerle mücehhez İslami bilgilere aç ve muhtaç.