RUHUMUZDAKİ YABANCI İSİM HAYRANLIĞI
Benim cehaletimi mazur görün sevgili okurlarım
Benim cehaletimi mazur görün sevgili okurlarım.
Galiba ben bugünün adamı değilim. Bu yüzden bazı şeyleri kabullenemiyorum.
Sevmek istesem de sevemiyorum el âlemin çok sevdiği şeyleri.
Ben adımı şanımı seviyorum.
Adıma layık olmaya çalışıyorum.
Adım Mehmet ya birisi bana Memo dese hem bana hem de Peygamberimizin yüce adına hakaret edildiğini kabullenirim. Çünkü Mehmet ismi Muhammed kökeninden gelmedir. Mübarektir kutsaldır.
Bizim bütün isimlerimizde bu benzetmeyle alakalıdır.
Mustafa Yüce Peygamberimizin,
Ali, Hazreti Ali’nin,
Kemal Gazi Mustafa Kemal’in,
Orhan, Orhan Gazi’nin,
Fatih, Fatih Sultan Mehmet’in,
Yavuz, Yavuz Sultan Selim’in,
Veysel Âşık Veysel’in…
Yunus, Yunus Emre’nin,
İsimler bizim için çok önemlidir.
Ankara’nın Çankaya’sı, İstanbul’un boğazı, Elazığ’ın Hazar’ı, Sivas’ın çifte Minaresi, Malatya’nın Battalgazi’si de bu isimler gibidir.
Önemlidir, değerlidir.
Gel gör ki!..
Son senelerde Türkiye’yi kasıp kavuran yabancı hayranlığıyla bu cennete vatanımızı yabancı ülkelere benzettiler, ayrıştırdılar.
İsimlerimiz değişti,
Caddeler boyu mağazalarda Türk ismine rastlanılmaz oldu.
Dedim ya cehaletimi bağışlayınız okuduklarımı anlayamıyor, neden bu
kadar gâvurlaşmayı seviyoruz onu da anlayamıyorum.
BEN BELEDİYE BAŞKANI OLSAYDIM
Olamam ya velev ki oldum ben belediye başkanı olsaydım yeni açılan hiçbir işyerine, dükkâna, mağazaya, yabancı isim koydurtmaz koyanlara da ruhsat vermezdim.
NE YAZIK Kİ!..
Pazartesi gününe ait çiçeği burnunda gazetelerimizden “Şehir” Gazetesinde gözüme “GREEN HOUSE CAFE” açıldı diye bir başlık ilişti. Söz konusu haberi incelediğimde ilim irfan yuvası üniversitemiz bünyesinde Mühendislik Fakültesinde yeni yapılan Green House Cafe’nin açılış haberi vardı.
Yani Üniversitemizde son yılların modası olan Cafe açılışı rüzgârına kendisini kaptırmış kendi bünyesinde bir cafe açılışı yapıyordu.
Kurdeleyi ise Rektörümüz Sayın Prof.Dr Kutbettin Demirbağ, Belediye Başkanımız Sayın Müccahit Yanılmaz ve ilgililer ellerinde birer berber makası şakıltada şakıldata “Green House Cafe’nin açılışını yapıyorlarlar…
Şahsen ben üzüldüm.
Benim üzüntüm üniversitemizin bünyesinde öğrencilerimizin yararlanacağı bir yerin açılışına değil açılan iş yerinin GAVUR İSMİYLE açılmasına yöneliktir.
Allah aşkına nedir bu yüreğimizdeki yabancı isim hayranlığı.
Koskoca üniversite açtığı bir mekanı verebilecek bir Türk ismi bulamadı mı ?..
Gazetenin verdiği habere göre:
Sayın Belediye Başkanımız Üniversite bünyesinde açılan (Yanlış yazarsam beni bağışlayınız) GREEN HOUSE CAFE açılışını yapıyor.
Hem de üniversitemizde,
Hem de ilim irfan merkezi dediğimiz güzide bir kuruluşumuzda,
Hem de törenle.
Hem de dualarla…
Anlayan varsa beri gelsin.
ÇOCUKLARIMIZI BİLE ZEHİRLİYORUZ
Çıkınızda bir bakınız cadde ve sokaklarımızda Türk ismiyle açılan kaç tane dükkân, mağaza veya iş yeri görebileceksiniz.
Türkçe isme pek rastlayamazsınız hepsi gâvurca…
Bu ifade biraz ağır ve kabaca oldu ama olsun gerçekler ya ağır olur ya da kabaca…
Caddelerimiz sokaklarımız böyle olunca çocuklarımızın sırtındaki çantalarda yabancılaşıyor, onların körpecik bedenleri de bu isimlerin altında ezildikçe eziliyor.
İşte örneği:
Ümran’ın çantası: European Equipe Design
İbrahim’in: Şirinler
Mustafa’nın: Prety Heros
Sedanur ‘un: Flying Baloons
Bu misdigerer yüzlerce örneği ile sürüp gidiyor.
BUDA BİZE GÖSTERİYOR Kİ!..
Göz göre göre Türkçemiz yok oluyor…
Türkçemizi yok edenlerin içerisinde ne yazık ki Türkçemizi korumakla görevli ilim irfan kurumumuz üniversitemiz de yer alıyor.
Yetmiyor verdiği ruhsatlarla Türkçe isme özen göstermesi gereken belediyemizde başkanlık düzeyinde bu eylemde yerini alıyor.
Bana göre çok ama çok üzücü bir durum.
Çünkü kaybettiğimiz tek değer güzel Türkçemiz oluyor.