'RİSKLİ ALAN' NE GETİRECEK?

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN İMZASI İLE ABDULLAHPAŞA VE MUSTAFAPAŞA MAHALLESİNİN BELİRLİ BÖLÜMLERİ RİSKLİ ALAN  İLAN EDİLDİ. BU AŞAMADAN SONRA BU MAHALLELERİ NE BEKLİYOR? BU DURUM VATANDAŞA NASIL YANSIYACAK VE SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK?

'RİSKLİ ALAN' NE GETİRECEK?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

 

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan kararda, Abdullahpaşa, Sürsürü ve Mustafapaşa Mahalleleri sınırlarında bulunan bazı bölgeler  "riskli alan" olarak ilan edildi.

Bu kararın ne anlama geldiği, bugünden sonra bu mahallelerimizi ve riskli alan içerisinde bağımsız bölüm olarak daire ve işyerleri olan hemşerilerimizi neler  ve hangi süreç bekliyor gibi sorular hala yanıt bulmuş değil.

BELİRLEYİCİ KURUM HANGİSİ?

Üç mahallemizin riskli alan edilmesi ile başlayan süreçte halkımızı  ne beklediği ile birlikte sürecin patronu ve belirleyicisi olarak hangi kurumun roller üstleneceği konusunda da tereddütler var. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı mı? yoksa Elazığ Belediyesi mi ?  proje yapacak yoksa her iki kurum birlikte mi projeleri yürütecek çok net değil.

Abdullahpaşa mahallesinde riskli alan ilan edilen bölgede hazinenin de çok miktarda arsasının olması bu kurumu da hak sahibi yapacak mı yoksa hazine kendi alanlarını cüzzi bir bedelle Elazığ Belediyesi aracılığı ile vatandaşa mı devredecek gibi konular önümüzdeki süreçte çokça tartışılacak.

ARAZİ BEDELİ NE KADAR?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın geçtiğimiz gün riskli alan ilan edilen bölgelerde vatandaşa ait arsalarının kıymet takdirini belirlediği ve metrekaresine 400 TL gibi bir bedel tayin ettiği ile ilgili bilgiler değişik platformlarda dillendirilirken, bu hususta da bir netlik söz konusu değil.

Telaffuz edilen bu bedelin belirlenmesi halinde bile yeniden güncellenmesinin de gündemde olduğuna dikkat çeken uzmanlar, önümüzdeki süreçte kamuoyuna  birçok bilgi verileceğini ifade ediyorlar.

TOKİ PROJELERİNE MAHKÛM EDİLMESİN

Şehrin giriş noktası ve vitrini konumundaki Abdullahpaşa mahallesinin riskli alan edilmesi ile birlikte TOKİ’nin bu alanda kendi tek tip ve kullanışsız  projelerini uygulama endişeni taşıyan bina sakinleri, kendilerinin TOKİ yerine Elazığ Belediyesinin bu alanda uygulayacağı projenin daha doğru ve isabetli bir karar olacağını belirtiyorlar.

Mustafapaşa mahallesinde ev ya da işyerleri riskli alan bölgesinde kalan vatandaşlar da aynı endişeyi duyarak özellikle dükkânların değerinin çok yüksek olduğunu, TOKİ marifetiyle yapılan bir proje ile bu haklarının kaybolması endişesini taşıdıklarını ifade ediyorlar.

SİSTEM NASIL İŞLEYECEK

Bizler de Hakimiyet Gazetesi olarak 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun içeriğinin ne olduğu ve sürecin nasıl ve hangi takvimde ilerleyeceğine dair derlediğimiz bilgileri sizlere sunuyoruz.

SÜREÇTE YAŞANACAK PROBLEMLER NELER OLABİLİR?

Belirli bölgelerin riskli alan edilmesi ve sonrasında yaşanacak muhtemel soru ve cevapları ise şunlar:

SORU: Riskli alanlardaki yapılara verilen kamu hizmetlerinin durdurulmasının söz konusu olacağı doğru mudur? Evet, ise, bu durum insan haklarına aykırı değil mi?

CEVAP: 6306 sayılı Kanun’da, “uygulama sırasında Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından talep edilmesi hâlinde, hak sahiplerinin de görüşü alınarak, riskli alanlardaki yapılar ile riskli yapılara elektrik, su ve doğal gaz verilmeyeceği ve verilen hizmetlerin kurum ve kuruluşlar tarafından durdurulacağı” hükme bağlanmıştır. Kanunun bu hükmü ile vatandaşın, can güvenliği bakımından riskli olan bir binada oturmaya devam etmesine engel olunması amaçlanmış olup, vatandaşın yaşama hakkının gözetilmesi söz konusudur. Bu da insan haklarına aykırı değil tam aksine insan haklarının bir gereğidir.

SORU: Riskli alan olarak ilan edilen bölgenin içindeki sağlam binalar da yıkıma dâhil edilecek mi?

CEVAP: Riskli alanda veya riskli yapıların bulunduğu parselde sağlam yapı bulunması hâlinde, bu sağlam yapı uygulama dışı tutulabilecektir. Böyle bir durumda bu sağlam binanın bulunduğu alan ifraz edilebilecek, ifraz imkânı yok ise maliklerin anlaşması hâlinde binanın hâlihazır durumu korunabilecektir. Ancak, uygulama bütünlüğü açısından gerekmesi hâlinde, riskli alan içerisinde kalan sağlam binalar, malikleri ile yapılacak anlaşmalar çerçevesinde yıkılıp yerlerine yeni binalar yapılabilecektir.

SORU: Riskli alan içerisindeki sağlam yapılar planın bütünlüğü için gerekirse yıkılacaktır. Ancak, bu sağlam yapı hak sahipliği çalışmalarında çürük yapı ile aynı şekilde değerlendirildiği takdirde gerçek anlamda hak mahrumiyetleri yaşanacak; evini veya iş yerini plana ve ruhsata göre yapmış vatandaşın, yani, kanuna uymuş ve kaçak yapı yapmamış olan vatandaşın devlete olan güvenini dahi sarsılacaktır. Hatta bazı alanlarda üzerindeki ev veya dükkânın değeri araziden çok daha kıymetli olan yerlerin durumu ise, daha vahim olacaktır. Hak sahipliği çalışmalarının taşınmazın değerlendirilmesi sonrasında (ev+arsa+dükkân bütün gayrimenkullerin değerlendirilmesi sonrasında) arsası üzerinden değil, arsası üzerindeki bütün gayrimenkulün değerlendirilmesi sonrasında hak sahibi yapılması (gayrimenkul üzerinden değil) daha adil bir yaklaşım olmaz mı?

CEVAP: Riskli alan içerisindeki uygulamalarda hak sahipliği çalışmalarının nasıl olacağı proje bazında belirlenecektir. Ancak, hak sahipliği çalışmaları safhasında binaların değerlemesinde binanın ve arsanın bütün nitelikleri (kaçak olup olmadığı, riskli olup olmadığı, işyeri veya konut olarak kullanılması gibi) göz önünde bulundurularak bir değerleme yapılacağından, çok ciddi hak mahrumiyetlerinin yaşanmayacağı değerlendirilmektedir.

SORU: Mevcut imar planı sınırları içerisinde iskân edilmiş alanlarda ve imar planına esas jeolojik etüt raporu olmayan yerleşim alanlarında riskli alan olup olmadığı konusunda yapılacak tespitler hangi kapsamda yapılacak?

CEVAP: Mevcut imar planı sınırları içerisinde iskân edilmiş alanların ve imar planına esas jeolojik etüt raporu olmayan yerleşim yerlerinin “riskli alan” olup olmadığı, diğer alanlarda olduğu gibi, ancak yapılacak bir tespit neticesinde anlaşılabilir. Yani, meselâ, imar planına esas jeolojik etüd raporu olmayan bir yerleşim yeri otomatik olarak “riskli alan” olarak kabul edilmeyecektir. Ayrıca, “riskli alan” sadece zeminden kaynaklanan sebeplerden dolayı belirlenmiyor, üzerindeki yapılaşma sebebiyle de herhangi bir alan “riskli alan” olarak tespit edilebilir.

SORU: 6306 sayılı Kanun’un “Tanımlar” kısmında “riskli alan” tanımlanırken, “Uygulama” kısmında sadece “riskli yapıların tespiti”nin nasıl olacağı belirtilmektedir. Dolayısıyla, öncelikle  riskli alanlar belirlenip sonra  riskli yapıların tespiti mi yapılacak, yoksa yapı maliklerinin yapılarının riskli olup olmadığını tespit edecekleri dönemde çevre ve şehircilik il müdürlükleri alan tespitlerini mi yapacak?

CEVAP: Öncelik sonralık kıstasına tabi olmaksızın 6306 sayılı Kanun uyarıca “riskli alan” ve “riskli yapı” tespit çalışmaları ayrı ayrı yürütülebilir. Daha geniş bir alanda uygulama yapılmak isteniliyor ise “riskli alan” tespit çalışması yapılabileceği gibi, bir binanın malikleri de binalarının risklilik durumunu tespit ettirerek sadece kendi binalarına yönelik uygulama yapabilirler.

 SORU: Riskli alan olarak belirlenen bölgede ayrıca riskli yapı tespiti yapılacak mı?

CEVAP: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan herhangi bir alan “riskli alan” olarak tespit edilmiş ise, bu alanda yeralan yapıları tek tek riskli olup olmadığının ayrıca tespitine gerek bulunmamaktadır.

 SORU: Riskli alanda yeni verilmiş ruhsatlar, devam eden inşaatlar ve yeni verilecek ruhsatların durumu ne olacak?

CEVAP: 6306 sayılı Kanun’da, “Bakanlık veya uygulamayı yürütmesi hâlinde TOKİ veya İdarenin, riskli alanlarda, riskli yapıların bulunduğu taşınmazlarda ve rezerv yapı alanlarında Kanun kapsamındaki proje ve uygulamalar süresince, her türlü imar ve yapılaşma işlemlerini geçici olarak durdurabileceği” hükme bağlanmış olup, imar ve yapılaşma iş ve işlemlerinin geçici olarak durdurulması yönünde bir karar verilmemiş ise mevcut yapılmakta olan iş ve işlemlere devam edilecektir.

SORU: Riskli alan belirlenirken İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün koordinasyonu, görüşü veya bir komisyon oluşturulması suretiyle bir inceleme olacak mı?

CEVAP: 6306 sayılı Kanun’a göre, “Riskli alan” belirlenirken Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın görüşünün alınması gerekmektedir.

SORU: Belediyelerin meclis kararı ile “riskli alan” teklifine müdahalesi mümkün mü?

CEVAP: 6306 sayılı Kanun’a göre, belediyeler “riskli alan” belirleyip, Bakanlar Kurulu’nca karar alınmak üzere, Bakanlığımıza sunabilirler. Böyle bir durumda belediye meclislerinin riskli alan teklifine müdahalesi söz konusu olabilecektir.

SORU: Çevre ve şehircilik il müdürlükleri, belediyelerin riskli alan teklifinde Bakanlığın sekretarya görevini mi yürütecek?

CEVAP: Bakanlık taşrada yapmak istediği işleri taşra teşkilatı olan çevre ve şehircilik il müdürlükleri vasıtasıyla yapmaktadır. Dolayısıyla, il müdürlükleri Bakanlıkça yapılacak riskli alan tespitlerinde ve belediyelerce yapılan riskli alan tespitlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesi safhalarında görev alabilecektir.