RAMAZANCILAR

Yaşlı bedevi, devesinin sırtında çölde ağır ağır ilerliyordu

RAMAZANCILAR
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yaşlı bedevi, devesinin sırtında çölde ağır ağır ilerliyordu. Uzaktan bir karaltı gördü ve o tarafa yöneldi. Yanına yaklaştığında, bunun susuzluktan ölmek üzere olan bir adam olduğunu gördü. Devesinden indi ve adama su verdi.
Kendine gelen adam, kalktı, deveye bindi ve sürmeye başladı.
           Devesinin çalındığını gören yaşlı bedevi, şaşkınlığını attıktan sonra
          "Bari kimseye söyleme" diye bağırdı.
Bu söze şaşıran hırsız,
          "Neden" dedi, "senin için ne önemi var ki?"
          "Eğer anlatırsan" dedi yaşlı bedevi,
          "Bundan sonra kimse kimseye çölde su vermez." Dedi...

                                                   ***

          Eğer ki insanlar Ramazan’ı rahmet ve bereket ayı olarak değil de aşırı getirisi olan bir kazanç ayı olarak görmeye devam ederlerse bu ayda helal haram ayırımı yapmaksızın küpünü doldurmayı alışkanlık haline getirirlerse korkarım ki bu mübarek aya münhasır bütün değerler ayaklar altına alınacaktır.

          Yardımlaşma, paylaşma gibi kültürümüze hitap eden alışkanlıklarımızda birer birer yok olup gidecektir. Devesi çalınan bedevinin dediği gibi kimse kimseye bir tas su bile vermeyecektir.

                                                   ***

          On bir ayın sultanı diye adlandırdığımız bu mübarek ayda buna benzer neler olmuyor ki? Aziz Nesin’in % 60’lıkları tutulan orucu da, kılınan namazı da kabul olmayacak bir hale getiriyorlar.

          Din iman kisvesi içerisinde Yüce Allah’ın adını bile kullanma edepsizliğini göstererek insanları yanıltma, onları kandırma yoluna gidiyorlar. Bu gibi insanlar İslam’ın inceliklerini, cami ve cemaat adabını bilmediklerinden çevresine ve yüce dinimizin o muhteşem görüntüsüne zarar veriyorlar.

                                                   ***

Adam yalınayak camiye geliyor. Ayakları leş gibi kokuyor onun arkasından namazı bitirmek belli başına bir azap. Söylesen bir türlü söylemesen bir türlü, Hoş söylesen de para etmeyecek ya!.. 

          O ayaklarda kir var, mantar hastalığı var onun ayak bastığı yere diğer Müslüman’lar baş koyuyor ama o yine bildiğini okuyor.

         Sorsanız yaptığının sünnet olduğunu söylüyor.

Çünkü o kişi Müslüman’ın cahili.

Oysa Müslümanlık cehaleti bütün detayları ile men eden yüce bir dindir.

                                           *

          Tam namaza duracaksın çalan telefonlarda oyun havaları ister oyna ister namaz kıl. Namaz bitene kadar devam ediyor bu serenatlar.

Ömer Hayyam’ın dediği gibi bir elde kadeh bir elde kuran tercih senin.                                                      

          Merakımıza mucip olan konu ise bunlara hiçbir şekilde müdahale edilmemesi, İmamın veya müezzinin veya diğer din adamlarımızın hiçbir şekilde bunları uyarmamasıdır.

          Oysa bunlar birkaç vaazla, birkaç uyarıyla, birkaç duyuruyla cami ve cemaat adabını öğrenir bu mübarek ayda kimseleri rahatsız etmeden tutuğu orucun kıldığı namazın sevabı alabilirler.

                                                   ***     

          

          72 senelik ömür güzergâhımızda nice ramazanlar gördük

          Damaklarımızda tat bırakan ramazanlar.

İnsanlarımızı kucaklaştıran, barıştıran, ellerindeki lokmayı paylaştıran ramazanlar.

Son senelerde bu kutlu oluşumun peyder pey yok olduğunu gördük.

Sofralar zenginleşti insanlar cimrileşti.

Paylaşma ve yardımlaşmanın yerine “Kendin pişir kendin ye” kültürü hâkim oldu... Ne acıdır ki insanlarımızda bu kültürü daha çok benimsedi. Kendin pişir kendin ye alışkanlık haline geldi.

          Oysa bizim kültürümüzde bir kap çorbanın, bir tas ayranın bile komşularımızla paylaşma geleneği vardır. Cennetmekân ninemin ramazan akşamlarında pişirdiği bir bulgur pilavını bile elime vererek komşularımıza gönderdiği o günler ne güzel günlerdi.

İftarı beklerken komşularımızla güler yüzle sohbet etme kültürümüz vardır. Onların hatır ve gönüllerini sorma, biri birimize dua etme “Hayırlı iftarlar” deme geleneği vardır.

         Ve binlerce yıllık bu kültürümüz ne yazık ki gün geçtikçe kaybolmaya yüz tutmaktadır.

         Korkumuz odur ki gün geçtikçe yok olan örf ve ananemizin iftihar ettiğimiz, övündüğümüz kültürümüzün yerine “Nemelazımcılık” hâkim olacaktır. İşte o zaman bedevinin devesini çalanları görsek bile söyleyemeyeceğiz. “Bana değmeyen yılan bin yaşasın” deyip kabul olmayacak dualarla koynumuzda beslediğimiz yılana bile dua edeceyiz.

         Mübarek Ramazan’ınızı kutluyor hayırlara vesile olmasını diliyorum.