Prof. Dr. Tekin: 'Bütün sorumluluğu öğretmenlere yüklemeyelim'

Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde üçüncüsü düzenlenen Din Öğretimi ve Hizmetleri Çalıştayı'na katılan Bakan Yusuf Tekin, Milli Eğitim Akademisi'nin kurulacağı müjdesini verdi.

Prof. Dr. Tekin: 'Bütün sorumluluğu öğretmenlere yüklemeyelim'

Fırat Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen Çalıştay’a Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Ak Parti Elazığ Milletvekilleri Ejder Açıkkapı ve Prof. Dr. Erol Keleş, 8. Kolordu Komutanı Tümgeneral Tamer Atay, Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, Elazığ TSO Başkanı İdris Alan, Elazığ İl Emniyet Müdürü Adnan Karayel, Ak Parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, MHP İl Başkanı Yunus Bal, Fırat Üniversitesi dekanları, çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenciler katıldı.

Prof. Dr. Tekin: 'Bütün sorumluluğu öğretmenlere yüklemeyelim'

PROF. DR. GÖKTAŞ: BİLİM VE AKIL IŞIĞINDA YENİ TEKNOLOJİLERE ULAŞMAK AMACIYLA BU ÇALIŞTAY DÜZENLENDİ

Özellikle çocuklarımızın sosyal medya ve dijital sistemler sayesinde farklı bir noktaya yöneldiğini ifade eden Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, “Bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden sadece Müslüman oldukları için katledilen insanımızın olduğu, sözde medeniyet denilen ama medeniyetle hiçbir alakası olmayan Batı devletlerinin bu katilleri maddi ve manevi olarak desteklediği bugünlerde, böylesine anlamlı ve önemli bir temayla çalıştay düzenliyoruz. Din eğitimi konusunda çocuklarımızı yetiştirmek, çocuklarımıza milli ve manevi değerlerimizi öğretmek, onları geleceğe hazırlamak maksadıyla milli eğitimimizde verilen din öğretiminin biraz daha olgunlaşması, yeni bilim ve akıl ışığında yeni teknolojilerle değerlendirilmesi maksadıyla üniversitemizde bu çalıştayı düzenledik.” dedi.

VALİ HATİPOĞLU: “TOPLUMUNA FAYDALI İYİ İNSANLAR YETİŞTİRMELİYİZ”

Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu: "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeliyle ortaya konulmak istenen iyi ve güzel insan, yurtsever, milli ve manevi değerlere bağlı bir gençlik yetişmesi gerçekten en önemli sorunlarımızdan birisi. Şu anda tüm İslam coğrafyasında bir kaos hakim ve bu kaosun fazlasıyla yaşandığı yer Gazze. Öncelikle oradaki acıların dinmesi en büyük duamız. Tabi duanın ötesine geçmek gerekiyor. Dinin doğru kaynağında toplumla hemhal olmasının ne kadar önemli olduğunu, bu anlamda çocuklarımıza Kuran'da 49 yerde geçen "akıl etmez misiniz" ifadesinin çok daha fazlasıyla hatırlatılması büyük bir önem taşıyor. Bu anlamda Bakanlığımız desteğiyle yapmış olduğumuz çalışmalarla Türkiye Yüzyılını inşa edecek gençleri hep birlikte yetiştirmek azim ve kararlılığı içerisindeyiz. Çalıştayımızın hem eğitim hem de ilahiyat camiamıza hayırlı olmasını diliyorum.

Prof. Dr. Tekin: 'Bütün sorumluluğu öğretmenlere yüklemeyelim'

BAKAN TEKİN: “BÜTÜN MESLEK GRUPLARIYLA İŞBİRLİĞİ İÇİNDEYİZ”

Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütün meslek gruplarıyla işbirliği içerisinde olduğunu belirten ve bu konuda bütün Sivil toplum kuruluşlarına kapılarının açık olduğunu aktaran Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Milli Eğitim Akademisi Kanununun hazırlandığını söyledi.

"BAKANLIĞIMIZIN KAPISI HERKESE AÇIK"

Milli Eğitim Akademisi Kanunu sayesinde üniversitelerde bütün öğrencilerin ve öğretmenlerin işbirliği içerisinde bilimsel çalışmalar yapmasına olanak sağlayacağını anlatan Prof. Dr. Yusuf Tekin,"Milli Eğitim Bakanlığı’nın dışa açık bir bakanlık olması gerektiğini savunuyorum. Yaptığı işlerden, yürüttüğü kamusal hizmeti yerine getirirken, gerek kamu gerek özel gerekse sivil toplum olmak üzere toplumun her kesiminden gerçek ve tüzel kişilerle yapacağı işbirliklerinin Milli Eğitim Bakanlığı’nı zenginleştireceğini ifade ettim. Bunu ifade etmeye de devam ediyorum. Bu anlamda biz meslek örgütleri, iş dünyası, esnaf, ticaret odaları olmak üzere her türlü meslek birliği ile işbirliğine açığız ve yapıyoruz. Aynı zamanda birçok bakanlıklar işbirliği protokolleri yapıyoruz. Bakanlığımızın bu anlamda hizmetlerini yaparken üstündeki yükü paylaşmak isteyen herkese kapımızın açık olduğunu söylemiştik. STK’lar ile iş birlikleri yapıyoruz. Biz de destek olmak isteyen STK’lara kapımızın açık olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz.

Prof. Dr. Tekin: 'Bütün sorumluluğu öğretmenlere yüklemeyelim'

"MİLLİ EĞİTİM AKADEMİSİ KURUMSALLAŞTIĞINDA ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIMIZLA ÜNİVERSİTELER DAHA ENTEGRE BİR ÇALIŞMANIN İÇERİSİNE GİRECEKLER"

Önümüzdeki günlerde yeniden TBMM gündemine gelecek olan öğretmenlik mesleği ve Milli Eğitim Akademisi kanununun aslında özü de tam bu bahsettiğim işbirliklerinde gizlidir. İşbirliğini daha kurumsal hale getirecek öğretmen arkadaşlarımızın okullarımızın, şehirlerindeki üniversitelerle ve akademisyenlerle daha sıkı bir ilişki içerisine girmesini, kurumsallaştıracak, meşru hale getirecek bir yasa teklifidir. Yasa ile beraber Milli Eğitim Akademisi kurumsallaştığında öğretmen arkadaşlarımızla üniversiteler daha entegre bir çalışmanın içerisine girecekler. Sadece lisans mezunu yetiştirip mesleğe başlattıktan sonra üniversite ile hiçbir ilişkisi olmayan öğretmen arkadaşlarımız değil, başladıktan sonra da gerek mezunu olduğu üniversite gerekse hizmet yaptığı ildeki üniversiteyle daha yakın ilişkiye giren bir Milli Eğitim Bakanlığı profili arzuluyoruz. Bu iş birliği ise üniversiteler, bu işbirliğinde iki taraflı davranmalı diye düşünüyorum. Meslekte uzun yıllar hizmet etmiş öğretmen arkadaşlarımızın üniversitelerdeki öğretim üyelerinden sadece konferans ve ders almaları değil benim kastettiğim. Meslekte 20-30 yıl sürekli uygulamanın içerisinde olmuş öğretmen arkadaşlarımızın, üniversitelerde lisan düzeylerinde derslere devam etmesini ve ders vermesini, öğretmen adayı arkadaşlarımızın tecrübelerini aktarmalarının da uygun olacağını düşünüyorum. Bu işbirliği karşılıklı hale getirirsek daha sağlık olur. İşbirliği halkamızı genişletmek için gece gündüz çalışacağız" dedi.

ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM ANLAYIŞINDAN VAZGEÇİLMELİ

Eğitim kurumlarının yaptığı işbirliğine velileri de dahil etmek istediklerini belirten Bakan Prof. Dr. Tekin,"Bu yıl işbirliğine halkamızı dahil etmek istediğimiz bir kitle daha var. O da ebeveynlerimizdir. Genellikle bizde velilerimiz çocuklarımızı okullara yazdırırlar. Ondan sona bizde yerleşik kültür, ifade halini almış, ‘Eti senin kemiği benim’ tarzı var. Çocuklarımızı okula gönderdikten sonra öğretmenimizin bizim çocuklarımıza öğretmenlik yapmasını bekliyoruz.

Prof. Dr. Tekin: 'Bütün sorumluluğu öğretmenlere yüklemeyelim'

"ÖGRETMENLERE ANNE VE BABA ROLÜNÜ YÜKLÜYORUZ"

Öğretmenimizin anne ve baba rollerini yapmasını istiyoruz. Ben bir baba ve anne olarak işten eve geç ve yorgun geliyorum, çocuğuma anne ve babalık yapmakta zorlanıyorum deyip, anne ve baba rolünü de öğretmen yüklüyoruz. Öğretmenimizden ağabey ve kardeş olmasını da istiyoruz. Aklımıza gelebilecek her türlü toplumsal rolü öğretmene yükleyip, ondan sonrada kenardan seyredip, eğitim sistemimiz, okullarımız ve öğretmenlerimiz başarısız eleştirisini yapmaktan çok hoşlanıyoruz. Biz şimdi Milli Eğitim Bakanlığı olarak eğitim öğretim süreçlerinde öğretmenlerimiz kadar toplumun diğer kesimlerinin de bizim başarımızda veya başarısızlığımızda payı var. Bunu ben söylemiyorum. Çok sayıda araştırmada öğretmenin ve okulun, çocuklarımızın başarısıyla ilgili payını yüzde 50’nin üzerine çıkaran paylaşım görmedim. Geriye kalan yüzde 50, çocuğumuzun hayatının büyük çoğunluğunu geçirdiği toplumsal yaşamın diğer alanlarında gizli. Üşenmedim hesapladım. 12 yıllık zorunluğu eğitimi tamamlayan bir çocuğumuz 18 yaşına geldiği varsayarsak yaklaşık 160 bin saat civarında yaşamış oluyor. Bu 160 bin saatin ortalama 11 bin saatini okulda geçiriyor. Onun dışındaki kısmı toplumun diğer kesimi ve ailesiyle beraber geçiriyor. O zaman çocuklarımızın eğitim öğretim sürecinde öğretmenlerimiz kadar devreye sokmamız gereken diğer aktörler olduğunu da ihmal etmememiz lazım.

“GELİN HEP BERABER EVİMİZDE ÇOCUKLARIMIZA ÖRNEK OLALIM”

Bu yıl aileleri de işin içerisine katacak bir dizi etkinliği hayata geçiriyoruz. Çocuklarımızın okuma alışkanlıklarımızın zayıf olduğunu düşünüyorsak, gelin hep beraber evimizde çocuklarımıza örnek olalım. öğretmenlerimizin işini kolaylaştıralım. Çocuklarımızla akşamları okuma saati yapalım. Kitap okuma saatleri yapalım. Hep beraber çaba sarf edelim. Bu ve benzeri önermelerle işbirliği sürecine velilerimizi de dahil etmek istiyoruz. İnşallah bunda başarılı oluruz" şeklinde konuştu.

Ülkemizin Ak Parti ile birlikte bulunduğu yerden çok farklı bir noktaya geldiğini belirten Bakan Tekin, 2002 yılından önce başörtüsü konusunda yaşanan sorunlardan ve bu sorunların nasıl çözüldüğünden bahsetti.

"BU KADAR BAŞÖRTÜLÜNÜN KONFERANSI DİNLEMESİNE DAHİ MÜSADE EDİLMEDİ"

Bakan Yusuf Tekin, “Özellikle din ve dini inanç, ibadet hürriyeti özelinde söylemek istiyorum. Bu salona baktığımda hemen hemen büyük çoğunluğu 2002 Türkiye’sini hatırlayabilecek yaşta olduğunu görüyorum. Fakat çok çabuk unutuyoruz. Yaşadıklarımızı, gördüklerimizi sık sık hafızalarımızda canlandırmamız gerekiyor. 2013-2014 yılında 4 binin üzerinde öğretmen arkadaşımızı çıkartılan bir yasal düzenlemeyle tekrar ailemize aldık. Bunlar kimdi, 2002 öncesi sadece başörtüsü taktıkları için memuriyet hakları ellerinden alınan disiplin suçuyla ihraç edilen kişilerdi. Bu salonda çok sayıda başörtülü arkadaşımız var. Ben yıllarca üniversitede öğretim üyeliği yaptım. Anadolu’nun muhafazakar illerinde de çalıştım. Bırakın kamu görevlisi olarak üniversitenin konferans salonunda bu kadar başörtülünün konferansı dinlemesine dahi müsaade edilmediğini yaşadık. Üniversitenin Tıp Fakültesi Hastanesinde poliklinik hizmeti almak isteyen insanlara başörtüsü ile kamusal alanlara girmek yasak cevaplarının yaşandığı bir Türkiye yaşandı. Bunlar şimdi yok tabi o zamanlar elektrik faturalarını ödemek için TEDAŞ’ın önünde kuyruğa girerdik. Benim çalıştığım il için söylüyorum TEDAŞ’ın önünde kuyruk beklerken yağmur sebebi ile salonun içerisine girenlerden başörtülü olanları salonun dışarısına çıkartılan bir Türkiye yaşadı. Elektrik faturası ödemek için beklerken burası kamusal alan dolayısıyla burada başörtüsü ile duramazsın denilen bir Türkiye yaşandı” dedi.

Prof. Dr. Tekin: 'Bütün sorumluluğu öğretmenlere yüklemeyelim'

" DİNİ İNANÇ VE İBADET HÜRRİYETLERİN BÜTÜN VATANDAŞLAR İÇİN ÖZGÜRCE SAĞLANDIĞI BİR TÜRKİYE VAR"

28 Şubat sürecine de değinen Bakan Tekin, “İmam Hatip Lisesinde çalışırken görevli olduğu pansiyonda pansiyondaki öğrencilere sabah namazına kaldırdığı için irticacı olduğu gerekçesiyle ilişki kesilen öğrencilerimiz oldu. Ben o yüzden Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye’yi dini ibadet özgürlüğü anlamında dünya standartlarında bir ülke yapmaya çalışan bütün AK Parti camiasına ve buna katkı veren herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Unutmamız gereken dönemlerdi. Biz şimdi, burada din eğitimini çalışırken din eğitimi ile ilgili konuşurken Türkiye’nin bu konuda yaşadığı tecrübeyi ihmal etmemek ve görmezden gelmemek lazım. Bu anlamda atılan adımları ve bu adımları atanlara şükran duygularımızı beslememiz lazım. Dini inanç ve ibadet hürriyeti olarak bu ülkede yaşadığımız tek sorun başörtüsü sorunu değildi. Onun dışında çok farklı sorunlar da yaşadık. Mesela İmam Hatip Lisesi mezunu olmak bir problemdi.

“AMA SİZ İMAM HATİP MEZUNUSUNUZ!”

2006 yılında Boğaziçi Üniversitesinde Doçentlik mülakatına girdiğimde jüri üyeleri, sen İmam Hatip mezunusun dedikleri halen kulaklarımda. Yayın dosyanıza, ürettiklerinize ve akademik çalışmalarınıza bakma zahmetinde bulunmadan ama siz İmam Hatip mezunusunuz diyerek refüze edildiğimiz bir Türkiye yaşadık. Çocuklarını İmam Hatip’e götüren ailelerimizin yaşadıkları bir kat sayı zulmünü bu ülke gördü. Sadece lise tercihinden dolayı muadillerinden çok daha geri koşullarda rekabet etmelerine zorlandığı bir ülkede yaşadık. Bugün çok şükür Türkiye’de dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, dünyanın neresinde tartışılırsa tartışılsın rahatlıkla şunu söyleyebileceğimiz bir Türkiye var. Evrensel laiklik anlayışıyla bağdaşan, dini inanç ve ibadet hürriyetlerini bütün vatandaşlar için özgürce sağlandığı bir Türkiye var. Bunu göğsümüzü gere gere söyleyebilecek noktadayız” diye konuştu.

Bakan Tekin, daha sonra 2020 Elazığ depreminde hasar alan Elazığ Ortaokulu’nun yerine inşa edilen İbrahim Taşel Ortaokulu’nun açılışına katıldı.