Prof. Dr. Aksoy: Elazığ'da İnşaat Sistemi İyi İşliyor
Fırat Üniversitesi'nde düzenlenen Depreme Dirençli Kentler Çalıştayı sonrası ortaya çıkan deprem S dalgaları ve yapıların fay hattına olması gereken uzaklıkları konusunu Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Genel Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yerbilimci Prof. Dr. Ercan Aksoy ile konuştuk.
Geçtiğimiz günlerde Fırat Üniversitesi’nin ev sahipliğinde tüm Türkiye’nin yakından takip ettiği çok önemli konuların ele alındığı Depreme Dirençli Kentler Çalıştayı'na İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Jeolog ve Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür ile ABD'deki Colorado Üniversitesi'nde görev yapan sismolog Roger Bilham, gibi önemli isimler de katılmıştı.
Çalıştay sonrası ise deprem S dalgalarının sudan geçemediği şeklinde bir tartışma ortaya çıkmıştı.
Hem deprem dalgalarının etkisini hem de depremde vatandaşlar tarafından sıklıkla sorulan konuları Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Genel Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yerbilimci Prof. Dr. Ercan Aksoy ile masaya yatırdık. İşte merakla okuyacağınız o röportaj:
-Sayın Hocam, ilk sorumuz son günlerde Elazığ’da en çok tartışılan ve vatandaşların büyük bir merak duyduğu deprem S dalgaları ile ilgili. Bu dalgaların 3 tarafı sularla çevrili olan Elazığ’a ulaşamadığı ve bu nedenle Kahramanmaraş depremlerinden daha ez etkilendiğimize dair görüşler var. Bu konuda neler söylersiniz?
"Dört tür deprem dalgası var ama aslında ki ana grup deprem dalgası var. Birincisi, cisim dalgaları. Bunlar yerin merkezine kadar gidip oradan yeryüzüne gelebilen dalgalar. Biriken enerjinin ve stresin dönüşümü. İki ana gruba ayrılıyor, cisim dalgası ve yüzey dalgası olarak. Yüzey dalgaları da kendi arasında ikiye ayrılıyor. P dalgası ve S dalgası. P dalgasının yayılma özelliği olduğu için çevrede bulunan kayıt istasyonlarına ilk ulaşan dalgalardır. P dalgaları yayılma doğrultusuna paralel olarak ilerlediği için yüzeye ilk önce o çıkar. S dalgası ise yayılma doğrultusuna dik yönde ilerliyor. Böyle olunca P dalgasına göre hızı düşüyor ve daha yavaş ilerliyor. Bu cisim dalgaları çekirdeğe kadar gidebiliyor ama çekirdeğe bir tek P dalgası gidebiliyor, S dalgası ulaşamıyor. Çünkü arada dış çekirdek mevcut ve S dalgası dış çekirdekten geçemiyor. Petrol aramalarında kullanılan sismik gemiler, belli bölgelere sismik dalgalar yayarak çevredeki kayaların ve yer altı yapılarının ne durumda olduğuna dair bir fikir veriyor. Bunu yorumluyoruz. Kayaların türlerini yorumluyoruz."
“BU İDDİA TEORİDE KALIR”
Velhasıl kelam, Elazığ’ı barajların koruduğu, S dalgalarının sudan geçmediği ifadeleri teoride kalıyor. Böyle bir şey söz konusu bile değil. Bunlar cisim dalgası, yüzey dalgası falan değil. S dalgası ilerleyemiyor doğru ama bunun nedeni yerdeki sıvılar ve barajlar değil. S dalgası yerin içindeki dış çekirdekten iç çekirdeğe geçemiyor.”
“BU KONUNUN BİLİMSEL TABANI OLMAZ”
“Deprem anında ilk hissettiğimiz şey P dalgasıdır. Özellikle hissedilen küçük depremlerde en başta büyük bir şeye vurulmuş gibi bir şey hissederiz, yavaşladığında bitecek zannederiz ama yeniden ve daha akışkan bir şekilde sallanırız. P dalgası o ‘küt’ diye bir şey hissettik dediğimiz şeydir ve binalarda hasar oluşturmaz. S dalgalarında depremi daha çok hissederiz ve çalkalamaya başlar. Bunu sağlayan yüzey dalgalarıdır. Yüzey dalgaları, türemiş dalgalardır yani cisim dalgalarından türüyorlar. Orijinal değiller, cisim dalgalarının devamından ziyade onların etkisiyle oluşuyorlar. Adeta bir salıncak gibi sallar, zeminde yükselme ve alçalmalara neden olurlar. Kısaca depremde yıkıcı etkiye sahip olan şey yüzey dalgalarıdır. Dolayısıyla S dalgaları cisim dalgası olduğu için yüzeyle bir ilgisi yok. Bu yüzden barajlar koruyor mevzusu Elazığ için söz konusu bile değil. Bu konunun bilimsel tabanı olmaz.”
-Hocam, S dalgalarının sudan geçememesine bağlı olarak şehrimizin çevre illerdeki depremden korunduğuna dair görüşlere katılıyor musunuz? Peki Elazığ’da Kahramanmaraş depremlerinin çok büyük bir yıkım ve can kaybına sebep olmamasının nedenleri nelerdir sizce?
“2020 yılında yaşadığımız Elazığ depremi, dolaylı olarak Elazığ’ı Kahramanmaraş depremlerine hazırladı. O dönemde hasar alan binalar yıkıldı, Elazığ büyük depremlere o dönemde hazırlanmaya başladı. Bu yüzden Kahramanmaraş depremlerinde can kaybımız olmadı. Hasarlı binalar olmuş olabilir ancak onlar yıkıldığında ve yenileri deprem yönetmeliğine uygun yapıldığında Elazığ depremlere daha da hazırlıklı bir il olacaktır. Biz bir de Elazığ’ın gerek zemin etütleri, gerek inşaat denetimleri ve belirli kurallara uyulması konularında oldukça iyi ve şanslıyız. Bunu belirtmem gerekiyor. Elazığ’da inşaat sistemi iyi işliyor. Ama en büyük etken 2020 yılında yıkılan ya da yıkılmak üzere olan binaların boşaltılmış olması. Elazığ’ı büyük depreme bunlar hazırladı.”
-Sayın Hocam, güncel bir diğer tartışma konusu ise yapıların fay hattına olan uzaklığı. Bu konuda da bazı tartışmalar ve yanlış anlaşılmalar yaşandı. Sizce yerleşim yerlerinin fay hatlarına uzaklığı kaç km olmalı?
“Meclise zaman zaman gelip, meclisten geçemeyen bir konu. Fay Yasası denilen bir yasa tasarısı hazırlandı. Uygulaması da çok kolay değil ama oldukça gerekli. Yerleşime açılan yerlerin depremselliği araştırılmalı ve araştırılmadan imara açılmamalı.”
“HER FAYIN KENDİ KARAKTERİ VAR BUNA GÖRE AKSİYON ALINMALI”
"Deprem üreten faylarımız farklı karakterlerde. Onun için bu soruya metre kare belirterek cevap vermek mümkün değil. Çünkü muhatap olduğumuz fayın tek bir karakteri yok. Örneğin Elazığ’ın çevresinde bulunan Doğu Anadolu Fayı, bu fayın iki tarafındaki bloğu birbirine göre hareket ediyor. Buna doğrultu atımlı diyoruz, doğrultusu boyunca gittiği için. Ege Bölgesi’ndekiler normal faylar. Her birinde deprem anında ortaya çıkan yüzey yırtılmaları farklı genişliklerde oluyor. 6 Şubat depremlerini herkes izledi. Yerin nasıl yarıldığını hep birlikte gördük. Buna yüzey kırığı diyoruz. Fayın yeryüzündeki izi. Bu depremler bazı yerlerde çökmelere, bazı yerlerde kabarmalara, bazı yerlerde ise genişlemelere neden oldu. Bu izleri fayların karakterleri ve hareket şekilleri belirliyor."
“YERLEŞİM YERLERİ FAY HATTININ KARAKTERİNE GÖRE DÜZENLENMELİ”
“Dolayısıyla yerleşim yerlerinin fay hatlarına uzak olması gerekir ancak ne kadar uzak olacağına fay hatlarının karakterlerine göre karar verilir. Biz deprem ülkesiyiz. Bu nedenle yurdun her yanında her an deprem olabilir. Bu uygulama acilen yurt genelinde yapılmalı ve fay hatlarının karakterlerine göre yerleşim yerleri düzenlenmeli.”
“FAY YASASININ ÇIKMASI LAZIM”
“Fay yasasının çıkması lazım. Tabi bu durum hukuksal sorunları ve tapuyla ilgili sorunları gündeme getirebilir. Mülkiyet sorunları artabilir. Ancak her şeyin çözümü vardır. Detaylı inceleme yapıldıktan sonra bilimin de yardımıyla bu sorunlar en az hasarla çözülebilir.”
-Sayın Aksoy, depremle ilgili en büyük eksikliklerimizden biri de toplumun yeteri kadar eğitimli ve bilinçli olmaması. Hem yöneticiler hem de vatandaşın deprem konusunda yeterli bilince sahip olduğunu düşünüyor musunuz?
“HERKESİN DEPREM EĞİTİMİ ALMASI GEREKİYOR”
“Herkes deprem eğitimi almalı. Gerek merkezi yönetimler gerekse yerel yönetimlerin bu konuda hassas davranması lazım. Bünyesinde Jeoloji Mühendisi çalıştırmayan belediyeler var. Elazığ’da ve yurt genelinde. Bu kesinlikle doğru bir yaklaşım değil. Gündemimiz deprem olduğu için depremle alakalı konuşuyoruz ama önümüzde heyelan tehlikesi de var, kaya düşmeleri var. Yani bir personelden tasarruf edeceğim derken çok daha büyük kayıplara yol açıyorlar, maddi ve manevi anlamda. Parayla telafisi olmayan can kayıplarına neden olabilirler. Onun için biz gereğini yapmak durumundayız. Bu yüzden herkes, çocukluktan itibaren deprem eğitimi almak zorunda. Depremi çocukluktan itibaren normalleştirip, oyunla öğretmeliyiz.”
“KURALLARA UYMAMAYI MARİFET SAYIYORUZ”
“Türkiye’nin genel sorunu kurallara uymamayı marifet zannetme üzerine. Bu kuralların yaptırım gücü olmak zorunda. Trafik kurallarına uymayanların ödediği meblağlar caydırıcı olduğu için trafik sorunları azalıyor. Deprem kurallarına uyalım dersek sloganda kalır o yüzden ciddi cezai yaptırımlar uygulanmalı.”
“MÜDAHALE EDEMİYORSAK TEDBİR ALMAK ZORUNDAYIZ”
Depremde ortaya çıkan bir zarar var. Deprem olgusu bir doğal afet değildir. Doğa olayıdır. Doğaya müdahale ediyoruz. Eğer doğayı kendi haline bırakırsak her şeyi doğal seyrinde yaşarız. Sellerin de heyelanların da sebebi biziz. Elazığ’ın dağlarına asfalt döşedik, binalar yığını yaptık ve yağan yağmurları toprak ememedi, her yağmurda şehir merkezine doldu.
“DEPREM BİR JEOLOJİK RİSKTİR”
“Deprem bir jeolojik risktir. Yanardağlar da bir risk, faylar da bir risk. Faylara müdahale etme şansımız yok. Herhangi bir şekilde durduramıyoruz. Madem müdahale edemiyoruz, tedbir almak zorundayız. Onunla iyi geçinmek zorundayız.”