PEKİ YA KENDİ HAYATIN

Büyük Türk düşünürü, edebiyatçısı Sami Demirbağ Hocam ve aşırı derecede karizmatik felsefeci İhsan Tarakçı ile sohbet ediyorduk

PEKİ YA KENDİ HAYATIN
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Büyük Türk düşünürü, edebiyatçısı Sami Demirbağ Hocam ve aşırı derecede karizmatik felsefeci İhsan Tarakçı ile sohbet ediyorduk.

            Sohbet derken, ben anlatıyordum, onlar hayranlıklarını gizlemeye çalışıyorlardı! Yerli malı Aristo İhsan Babanın o sıcak yerel şivesinin tonlamasıyla; “Senin Allah’an kurban!” dediğini sakdigerarını sıvazlamasından anlayabiliyordum! Her ikisinin de öğrenme konusundaki iştahları hiç azalmıyor! Neyse…

            Sami Hoca ne ara fırsat buldu, hatırlamıyorum, ülkemizdeki muhafazakârlık algısını eleştiren şu muhteşem tespitini bizlerle paylaştı:

            “Bizde insanlar İslam’ın kendisi haricinde herkesi değiştirmesini istiyor…”

            Ay Allah’ım, şoklardayım!

            Tespit mükemmel, hele de Sami Hocadan çıkınca daha bir değerli oluyor!

            Bizim ülkemizde bazı İslamcı geçinen modifiyeli hedonistler insanların hayatları üzerinde kolaylıkla karar verebiliyor. Cumhuriyetçi kafanın farklı bir modeli olan bu toplum mühendisliği sevicileri ha bire ahkâm kesiyor;

            “Şunu giyineceksin,

            Şöyle konuşacaksın,

            Bu haram, o helal…”

            Peki ya kendi hayatı…

            Ticaretini helalinden yapıyor musun? Vergi kaçırıyor musun? Sosyal hayatında dürüst müsün, yalandan uzak duruyor musun? Dedikoduyu hayatından çıkarttın m? Hoşgörü, alçak gönüllülük, insan sevgisi…

            Gibi sorulara cevap verme cesaretini gösterecek kaç kişi var aramızda?

            Kendi hayatında tatbik etmediğin İslami hassasiyetin katmerlisini karşındakinden isteyeceksin. Oh ne ala!

*****

            Sami Hocamın, muhtemelen düşünmeye dayanmayan bir cümlesiyle zihnimde çakan şimşeğin etkisiyle oluşan fikir fırtınasını kontrol etmeye çalışırken, Sami Hoca ve İhsan Baba yemeği bile beklemeden salatayı boğmuşlardı!

            Bense, yeni bir fikre yelken açmanın bahtiyarlığını yaşadıktan sonra “yeşilliğin anlamaya etkisi” olup olmayacağını düşünmeye başlamıştım bile! Marul ve maydanoz yiyorlardı ama beni anlıyorlardı…

            Salata bitti, ana yemeği bekliyorduk. İhsan Baba tekrar sakdigerarını sıvazlamaya başladı. Karizması karşısında teslim olmaktan başka yapacağınız hiçbir şey yok.

            Sami Hocam yeniden edebiyatın dehlizlerinde bizleri mest etmeye başladı… Anlatıyordu, anlattıklarını yaşıyordu…

            Birisinin puslu gözlerle, o insanı titreten bakışına, diğerinin anlatırken yaşadığı iştaha baktığınızda zannediyorsunuz ki beş dakika önce salata tabağına başını sokan Yığınkili Niyazi Gakkoydu!

            Vayyy beee, müthiş!

            Evet, yeşillik zihni açıyor olabilir! Çok mantıklı.