PANİK YOK!...
Ne günlerdi öyle. Nasıl bir yalnızlık ve nasıl bir öğrenilmiş çaresizlik haliydi öyle…
“Öldük, bittik, sahibimiz yok, ne olacak bu şehrin hali, hani nerde milletvekillerimiz, nerede yöneticilerimiz” söylem ve sağanağı atında bizler bile “ne oluyor gerçekten de bittik ve tükendik mi?” vehmine kapıldık.
Şehrin sahipsizliğinden yakınan paylaşım ve cümlelerin aslında şehri nasıl da yokluğa ve eskilerin deyimiyle ademe mahkum ettiğini düşünmeden ve pervasızca kopardık bu vaveylayı.
Oysa konunun gündeme düşmesinden hemen bir gün sonra milletvekillerimiz ortak bir açıklama yapmış ve özetle ve sağduyulu bir siyasetçi sorumluluğu ile “panik yok” demişlerdi. “Rahat ve müsterih olun” demişlerdi. “Durum kontrolümüzde ve takibimizde” demişlerdi.
Demişlerdi demesine de dinleyen mi vardı sanki. Dediğim dedik öttürdüğüm düdük Bremen Mızıkacıları misali veryansın ediliyordu.
Yok, iyi niyetliymiş bu uyarılar, yok şehir içinmiş bu tepkiler. Süresinin bitmesine daha üç ay kalan bir yasanın bugünden tepki sebebi yapılmasının izahı var mı?
Hele hele işin takipçileri olan milletvekillerinin kesin garanti vermesine rağmen bunun sonuçlarını görüp izlemek yerine vur abalıya mantığıyla hareket etmenin bir izahı var mı?
Düşünün bir an. Bir aile reisisiniz. Her gün evinizin ihtiyaçlarını karşılıyor ve eksiği noksanı nedir takip ediyorsunuz. Üç ay daha yetecek derecede pirinciniz ve üç ay sonra da yenisini alacak imkân ve kudretiniz var. Ancak bir komşunuz mahalle ortasında sizin iyi bir aile reisi olmadığınızı ve evinizde pirincin tükendiğini ve çocukların açılıktan kırıldığını etrafa söyleyip duruyor.
Nasıl tepki verir ve nasıl bir tavır ortaya koyarsınız? Yok, yok o kadar da ileri gitmeyin. Kavga gürültü yok. Çekin bir köşeye ve yanlış yaptığını ifade edin yeter.
Demek ki birilerini eleştirirken biraz da empati yapmak gerek. Üç ay yetecek pirinciniz varken sizi sorumsuz ilan eden komşunuzun amacı, çocuklarınızı ve evinizi düşünmek değil, sizi küçük düşürmek ve zor durumda bırakmaktır.
Temel’in ifadesi ile “eee şimdi ne oldi”. Teşvik de geldi. Yeni müjdeler de yolda.
Sakın birileri kalkıp da “biz bu tepkiyi koymasaydık bu müjdeler gelmezdi” demesin. Çünkü bu anlayış, şehrini tüm ülkeye kötü lanse eden, yatırımcıları ürküten ve mevcut yatırımcılarına moralini bozup kaçma düşüncelerini tetikleyen kör bir anlayıştır.
Şehri sahiplenmek adı altında şehri bitmiş ve tükenmiş gösterip kent katliamı yapan zihniyet ve bunların iyi niyetle bağdaşmayan fedailerini iyi tanımak lazım.
Bir bakın ve sorun bakalım şehrini kötüleyen bir Kayserili, Kahramanmaraşlı, Gaziantepli ve Malatyalı biri var mı? Bizde maalesef çok
Bu şehir ne çektiyse sahte kahraman ve kurtarıcı madundaki cahillerden çekti.
Güneş doğdu, karlarınız eridi beyler. Yeni bir malzeme bulana kadar biraz kar biriktirseniz iyi olur.