PANİK ATAK

Kalitemizde olmayan takımları sıralamaya kalksam, şu anda ligde rahatlıkla ilk iki sıranın içerisinde olmamız gerektiğini söyleyebilirim

PANİK ATAK
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Kalitemizde olmayan takımları sıralamaya kalksam, şu anda ligde rahatlıkla ilk iki sıranın içerisinde olmamız gerektiğini söyleyebilirim. Ayrıca bu düşünceme karşı çıkacakların sayısının da bir elin parmaklarını geçecek sayıya ulaşacağını da sanmıyorum. Adana Demirspor maçına geçmeden önce, dikkat edilirse haftalık yazılarımızda, Elazığspor’daki tek eksiğin gol olduğu yönünde yapılan savunmalarına karşı, savunmamızda çok büyük boşluklar verdiğimizi, adam ve alan paylaşımlarında sıkıntılar yaşadığımızı, yan top zafiyetimizin çok büyük seviyelerde önlenemez bir seviyeye geldiğini belirtmiş gol ararken kalemizde yaşadığımız sıkıntıları dile getirmeye çalışmıştım. Hatta, rakibin bize gol atmasına gerek yok, biz kendi kendimize bir şekilde atarız demekten de geri kalmamıştım. Allah aşkına bakın hele yediğimiz gollere, hangisinde rakibin emeği var. Döndük son üç maçlık serimize. Baktığımızda galibiyet güzel, keyifli, huzur verici. Bu süreç de on bir gol atmış, kalemizde beş gol görmüşüz. Attığımız kadar da gol pozisyonunu değerlendirememişiz. Ayrıca ilk dakikadan itibaren gol bulma düşüncemizin de güzelliğine kapılıp, nedense bu üç galibiyete kalemizde golü gördükten sonra ulaşmışız. Adana Demir spor maçına baktığımızda, oynadığımız futbola, arkadaşlığa, çabaya, arzu ve isteğe şapka çıkartırken bu sürecin Eskişehir spor maçıyla başlayacağını tahmin etmiş, araya bir Giresun mağlubiyetini eklemişiz. Olsun diyerek yoluna bu düşüncelerle devam etmek isteyen Elazığ spor un bu maçta da görüldüğü üzere aşırı özgüven e büründüğü gözlerden kaçmamış oldu. Öyle ki, savunmada yaşadığımız sıkıntılardan söz ederken, Mehmet Yigit’in, Ozan’a olan güveninden dolayı sıklıkla ileri çıkışları gözden kaçmazken, geri dönüşlerde yaşadığımız sıkıntılar ister faullerle, isterse gördüğümüz kartlarla rakibe prim tanır derecesine ulaşıyor diyebilirim. Öyle ki rakibe yaptığımız penaltıda gösterilmeyen sarı kartın, gösterilmiş olma durumunda bir sonraki hafta neye mal olacağının tahmin edilmesi gibi. Adana Demirspor maçında yaşadığımız diğer bir sürecinde, rakip bir eksik kaldığında bizim buna karşı verebileceğimiz bir tepkimizin olmayışıdır. Rakibin bir eksik kalması senin oyun düzeninde bir değişikliğe neden olmuyorsa bu eksik kalmanın da hiç bir anlamı kalmıyor demektir. Dikkat edilirse, bu süreci topu ayakta tutarak, topun bizde daha fazla kalmasından ziyade ferd olarak kendimizi daha fazla zorlayarak geçirdiğimizi söyleyebilirim. Bu düşünceme ek olarak, bulduğumuz gollere, rakibin direncinin kırıldığı, yorgunluklarının kendini göstermesiyle fiziksel düşüşün başladığı zamanlarda ulaştığımızı ekleyebilirim. Öyleyse bu panik atak hastalığımızdan bir an evvel kurtulmalıyız diyorum. Şimdi sırada, ister adını doğu derbisi, isterseniz komşuların derbisi, isterseniz dört büyüklerin dışında kalan en önemli Anadolu derbisi koyun. Adı hiç kuşkusuz, Malatya-Elazığ maçı. Malatya takımı lidermiş, hayırlı olsun. Malatya takımı iyiymiş kendine olsun. Bizim adımız Elazığspor, bizim bu ligin üstünde kalitemiz, bu ligin üstünde aklımız, bu ligin üstünde yaşamışlığımız var. Sonuç önemli değil, onlar çıktıkları yolda vites değiştirmeden yollarına devam ederlerken, çıkışta olan, vites yükselten, rakiplerine korku salan, galibiyetleri gelenek haline getiren takım Elazığspor, anlayacağınız biz değil onlar düşünsünler. Bizim için maç ister Malatya da olsun isterse İstanbul’da olsun. Denildiği gibi bize her yer Elazığ.