Palu Yine Gündemde

Geçtiğimiz günlerde de yine bir belde belediye başkanımız,  ikinci el bir araç alımını savunurken kullandığı cümle kadar eş başkanlıkla yönetiliyor iddiasıyla sık sık gündeme gelen Palu Belediyesi bir olayla yine gündeme gelmeyi başardı.

Palu’nun meclis dengeleri  gözetilerek meclis üyeleri tarafından seçilen Belediye Başkanı Bekir Yıldırım’ın işçi alımlarında kullandığı cümle de yanlış ve maksadını aşan cümleler olmuş.

Önce haberi olduğu gibi basından bir alıntılayalım, sonra yorumlayalım: “Elazığ’ın Palu Belediye Başkanı Bekir Yıldırım, işe alınacak 5 kişinin kendisine ve meclis üyelerine yakın isimlerden olmasına ilişkin iddiaları, "Beş kişi için adam mı vuralım? Millet dünyayı yiyor, biz 5 kişi işe alıyoruz, çok mu görüyorlar?" diye yanıtladı.

Elazığ’ın Palu Belediyesi, 5 işçi alımı yapacağını duyurdu. Açılan ilana rağmen işçi alımlarının AK Partililerin vereceği isimlerden olacağı iddiaları yanıtlayan Belediye Başkanı Bekir Yıldırım, "Evet iddialar doğru. Biz 5 kişinin ismini verdik, bu isimler de bize yakın isimlerdir" dedikten sonra şöyle konuştu:

"Mevzuata aykırı bir durum da yoktur. Biz gerekli olan her yerden izin aldık. Vatandaşların gösterdiği tepkileri boş olarak değerlendiriyorum. Kimsenin ağzını tutacak halimiz de yok… İsteyen istediğini söylesin. Beş kişi için adam mı vuralım? Millet dünyayı yiyor, biz 5 kişi işe alıyoruz çok mu görüyorlar?"

İlgili haberi böyle geçti haber siteleri.  

Başkan, aldıkları elemanların yasal zemine oturttuklarını, ilgili kurumlardan izin alındığını ve elemanların bu kapsamda belediyeye alındığını söylemeye çalışmış. Ancak söyledikleri cümleler basına yansıyan cümlelerle paralellik gösteriyorsa burada ciddi sorunlar silsilesi var demektir.

Öncelikle her kurum ve belediye gibi Palu belediyesi de eleman alabilir. Bu yapılırken hemen her partiden belediyelerde olduğu gibi meclis üyelerine kontenjan da tanınabilir. Bu konuda kimse farklı bir şey söyleyemez. Böyle bir teamül belediyecilik tarihinden beri var ve bunu herkes de biliyor.

Doğru ya da yanlış. Hakkaniyetli ya da değil.  Bunun vicdani sorumluluk ve manevi hesabını geçmişten bugüne muhatapları verecek elbet.

Bizim bu olayda  dikkat çekmek istediğimiz husus, belediye başkanlarının gazetecilerle telefonda yaptıkları görüşmelerin çok sağlıklı sonuç vermediği ve farklı anlamlar çıkartılabilecek cümleler kurmaları.

Öncelikle belediye başkanlarının basına konuşmayı çok sever olmak gibi bir zaafları var. İkinci zaafları da bu konuşmalarında ortamı  “dost meclisi” zannedip içini dışa vuran cümleler kurmaları.

Basın mensupları elbette elde ettikleri bir duyumu habere dönüştürmek için olayın kahramanları ile görüşmek talebinde bulunacaklardır. Bu onların mesleği sonuçta. Ancak sizlerin vereceğiniz cevaplar da sizi bağlayacağı gibi temsil ettiğiniz belediye ve mensup olduğunuz partiyi de bağlayacaktır.

Dün Yurtbaşı, bugün Palu, yarın kim bilir hangi belediye başkanı böyle bir durumla karşı karşıya kalacak.

Bir basın mensubu olarak bu tür sıkıntılı ve tartışma yaratacak konularla ilgili belediye başkanlarına tavsiyemiz şudur ki telefonla sorulan sorulara anında ve yine telefonla cevap vermek yerine soruları yazılı isteyip yazılı cevap vermektir.

Hiçbir basın mensubu sizleri açıklama yapmaya zorlayamaz. Siz objektif değerlendirme yaparsınız “ihtiyacımız vardı yasal prosedürlerine uyarak eleman aldık” demeye çalışırsınız ama bir de bakarsınız ağzınızdan farklı cümleler de dökülmüş, “Ne yani biz adam almayacak mıyız?” cümlesine  dönüşmüş.

Palu Belediye başkanı, biraz doğallığının, biraz acemiliğin  ve en çok da siyaseti fazla bilmemesinin  kurbanı olmuş.

Ak Parti Elazığ  Teşkilatı Yerel Yönetimler Başkanı ile Medya İletişim Başkanına bu konuda çok iş düşüyor. Yaşanan tüm olumsuzlukları onlar sıradan bir Ak Partili gibi okuyup geçmemeli. 

Tüm ilçe ve belde belediye başkanlarının ciddi anlamda iletişim ve demeç verme konularında eğitime alınmalı ve yeni bir olumsuz vaka yaşanmadan önlemi alınmalı.