Okul Öncesi Eğitim Çocukların Kişisel Gelişimi için Çok Önemli
Nisa Yılmaz/ Neşeli Ayaklar Anaokulu Kurucusu Gülşen Aydın, çocukların okul hayatına adaptasyon sürecinde, anaokullarının büyük bir etkisi olduğunu söyleyerek, okul öncesi eğitimine yönelik sorularımızı yanıtladı.
Anaokuluna yeni başlayacak olan çocukların okula alışma sürecine yönelik ailelerin aklında, “Çocuğum okula alışabilecek mi? Benim çocuğum çok pasif, okula ayak uydurabilecek mi? Çocuğum yemek yemiyor, benden ayrılmak istemiyor” gibi soru işaretleri beliriyor. Çocukların ilkokula hazırlık sürecinde özgüven kazanması, sosyalleşmesi ve bilgi beceriler kazanması açısından anaokulunun son derece gerekli olduğu söyleyen Neşeli Ayaklar Anaokulu Kurucusu Gülşen Aydın, ailelerin merak ettiği tüm soruları gazetemize yanıtladı.
*Öncelikle kendinizi biraz tanıtır mısınız?
Gülşen Aydın, Elazığ doğumluyum. 6 yıldır bu sektörün içindeyim. İşletme Bölümü mezunuyum. Fakat insanın bir üniversite okumasından çok, sevdiği ve istediği bölümü okumasından yanayım. O yüzden hep aklımda olan bir meslekti, okul öncesi öğretmenliği. Neşeli Ayaklar Anaokulu’nun kurulmasıyla birlikte bu hayalim de gerçekleşmiş oldu. Şuan okul Öncesi Öğretmenliği son sınıf öğrencisiyim. İsteklerime ve hedeflerime zamanla ulaşmayı başarmış biri olarak yeni hedeflerimin arasında da Neşeli Ayaklar’ın yeni şubelerini kurmak var. İnşallah bunlarda muvaffak oluruz.
*Neşeli Ayaklar eğitime hangi yılda başladı?
Okulumuz 2012 yılından itibaren faaliyet gösteriyor. Elazığ genelinde başarılı bir okul, çok tercih edilen bir kurumuz. Velilerimize ve halkımıza gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. İnşallah güzel bir şekilde yıllar boyunca da devam edecek, Neşeli Ayaklar şubeleri olarak…
*Anaokuluna erken başlayan veya başlamak zorunda olan çocuklar var. Çocukların anaokuluna erken başlamalarının ne gibi dezavantajları var?
Ben çocukların anaokuluna erken başlamasını dezavantaj olduğunu düşünmüyorum. Çünkü anaokulu, çocukların paylaşma duygularını, konuşma becerilerinin ilerlemesinde ciddi anlamda yardımcı oluyor. Ki zaten şuan çocukların ilkokula başlama yaşının düştüğü bir dönemde okul öncesi tecrübesini çocuklar mutlaka yaşamalı. Şöyle ki bizim yeni sistemimizde 60 aylık çocuklar okula başladığı için 3-4 yaş ana sınıfı öğrencileri okula gidebiliyor. Bundan dolayı da bütün özel okular, devlet okulları 3 yaş sınırlaması açtı ancak biliyorsunuz ki anasınıfı ilköğretim okulları içinde olduğu için bir okul öncesi kurumu özelliği taşımamakta. 3-4 yaş anasınıfı öğrencilerinin ilkokul deneyimleri daha sıcak ve samimi oluyor. Ev ortamını yansıtan bir okul öncesi eğitimi kurumunda ve alanında uzmanlaşmış personellerle birlikte geçirmesi gerekiyor. Çünkü çocuğun ilkokul deneyimi sadece sınıfın özelliklerinden değil okulun yönetiminden ve okulun genel yapısından da çok fazla etkileniyor.
*Anaokulu, çocukların sosyalleşmesi için bir basamak mı?
Anaokulu, çocukların sosyalleşmesi için bir basamak. Evde etek başına zaman geçiren bir çocukla okulda arkadaşlarıyla zaman geçiren çocuk arasındaki belirgin farklılıklar göze çarpıyor. Çünkü çocuğun arkadaşlarıyla paylaşmayı öğrenmesi, kelime haznesinin gelişmesi bu da çocuğun kendini ifade etmesine olanak sağlıyor. Çocuğun özgüvenini arttırıyor. Faaliyetlere katılarak, arkadaşlarıyla oyun oynayarak, öğrenerek sosyalleşmenin ilk basamağını gerçekleştirmiş oluyor. Ancak bizim okul öncesinde çocuğun sosyalleşebilmesinde okul-aile iş birliği ile ilerliyor. Çocuğun, tablet, bilgisayar, televizyondan uzaklaşması gerekiyor. Çocuklar anne ve babayla zaman geçirerek sosyalleşmesi çocuk için bir artı oluyor.
*Çocuğun, okul gibi özgür bir ortamda tek başına bir birey olması, yalnızlık duygusuna neden olur mu? Çocuğun yalnız olduğunu hissetmemesi ve sosyal çevreye kazandırılası açısından öğretmen ve ailelere ne gibi görevler düşüyor?
Aslında bunu yalnız kalma şeklinde değil, özgüven kazanma olarak nitelendirebiliriz. Çocuğu bir birey şeklinde yorumlamak gerekiyor. Burada aile ve öğretmenlere görevler düşüyor. Çocuğun özgüvenli olmasına destek vermeleri gerek. Bunu da sevgi ve güvenini hissettirerek vermesi gerekiyor. Ailenin, çocuğu dikkatli bir şekilde gözlemlemesi çocuğa güveni hissettirerek neler yaptığını izlemesi gerekiyor. Bu sorumluluk duygusunu kazandırmada, “tek başıma ben yaptım” hazzını çocuğa yansıtması gerekiyor. Sevgi ve güvenin çocuğa hissettirilmesi gerekiyor. Okula başlama sürecinde ailelerin tedirginliği çocuklara oldukça fazla yansıyor. Çocukların 6. Hissi çok kuvvetli. Ailenin kaygılı davranışı çocuğu yalnız kalmış duygusuna kapılabilir. Çocuğun kuruma ve öğretmenlerine olan güveni sağlanmalı. Yaşıtlarıyla çok daha fazla vakit geçireceği için çocuklar açısından süreç daha rahat bir şekilde ilerleyecektir. Okul öncesinde evet eğitimcilere de çok görev düşüyor ama ailenin yaklaşımı en önemli unsur. Kaygı ortadan kalktığında çocuk daha rahat ve keyif alarak arkadaşlarıyla vakit geçirmeye başlıyor. Bu aşamada velilerin kayı döneminde okula sıkça gitmesi, kaygılarını okul yönetimiyle paylaşması gerekiyor. Ailenin kafasında soru işaretleri kalmaması adına bu sürece dikkat etmeleri gerekiyor. Babaları da biz bu sürece katmaya çalışıyoruz. Veli toplantısına gelen velilerin neredeyse tamamı anneler. Ama babanın da bu süreçte etkin olması ve çocuklarla iletişim halinde olması gerekiyor. Çocuklarla göz göze iletişim kurup, onu dinlememiz gerekiyor. Buna dikkat edilmediği takdirde çocuk dinlenemediği ve önemsenmediğini düşünüyor. Öğretmenler bir uyaran olarak yer alıyor bu süreçte fakat asıl yapılması gereken ailelere düşüyor. Ben bile bu okulu açarken ailemin desteğini aldım, ailem olmadan belki bu işe giremezdim. Bu nedenle çocuklar için aile çok çok önemli. Belediyemizin de bu konuda anne-baba okulu projesi vardı. Umarım faaliyete geçer ve aileler nasıl yaklaşması gerektiğinin farkına varır.
*Anaokulu, çocuklara ilkokula hazırlık sürecinde ne tür bilgi ve beceriler kazandırır?
Anaokulu, tüm gelişim alanlarında çocuğu okula hazırlıyor. Okul temel bilgi ve becerileri kazandırıyor. Bu sadece zihinsel gelişim için değil, okul için gerekli olacak tüm becerileri kazandırıyoruz. Öncelikle çocukların kas gelişimlerini sağlamaya çalışıyoruz. Kalem tutma becerisini sağlıyor. Buda çocuğun derslere olan adaptasyonunu güçlendiriyor. Sosyal ilişki kurma, benlik duygularını ifade etmesi, sorumluklar üstlenmesi ve kendi ihtiyaçlarını karşılamasını özgüvenli bir şekilde sağlamasına yardımcı oluyor. Biz okulumuzda çocuklara temel becerilerle beraber dönem başlarında ve sonlarında okul-olgunluk testleri uyguluyoruz. Bu testlerle çocuğun okula ne kadar hazırlıklı olduğunu ölçüyoruz. Ona göre ilkokula başlayıp başlamamasına karar veriyoruz. Veliler genelde aceleci oluyor çocukların okula başlaması konusunda. Oysa biz fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimlerini göz önünde tutarak velileri bilgilendiriyoruz. Dikkate alan velilerimiz oluyor. Yılsonuna kadar da bunun ne kadar doğru bir karar olduğunu velilerle birlikte görüyoruz. Velilerimize bu şekilde destek olmaya çalıyoruz.
*Yemek yemeyen, sosyalleşemeyen, tek başına ihtiyaçlarını gideremeyen çocuklar için, okulun olumlu yönde katkısı olduğu doğru mu?
Yemek yeme konusunda özellikle çocuklar birbirinden oldukça etkileniyor olumlu anlamda. Çocukların arkadaşlarına olan yaklaşımları, yemek düzeni çocuklara sevgi ile yaklaşıldığı üzere üstesinden gelinebiliyor bu problemlerin. Yemeklerde ciddi anlamda ilerleme kat ediyoruz. Çocuklar şimdiye kadar deneyimlemediği şeyleri bile yiyorlar. Her çocuğa bireysel yaklaşarak biz bu sorunları hallediyoruz. 3-6 yaş grubunda en ön plana çıkan özellik çocukların oyuncak paylaşımı. Benlik duyguları çok yoğun olduğu için okulu açtığımız dönemde bu konuda sorun yaşıyorduk. Okul içerisinde kurduğumuz oyunlarla, dramalar ile bu durumu aşmaya çalışıyoruz. Bunlar için okulda oyuncak günleri düzenliyoruz. Çocuklar evden getirdikleri oyuncaklarla, arkadaşlarıyla oynuyorlar. Ve okuldaki oyuncakları paylaştıkları gibi kendi oyuncaklarını da paylaşmaya başlıyorlar. Puzzle günü, hikaye günü düzenliyoruz okulda. Çocuklar bu şekilde kendi oyuncaklarını paylaşmanın hazzını yaşamaya başlıyor. Okul içerisinde çok sık sosyal aktiviteler düzenliyoruz. Sinema günleri, tiyatro günleri… Okul dışında birbirlerini korumaya ve birlikte vakit geçirmeye başlıyor ve bizde iletişimlerine yönelik analizlerimizi yapıyoruz. Kendisini ifade edemeyen çok fazla öğrencilerimiz oluyor. Pasif kalan öğrencileri ilk başta kendi haline bırakıyoruz, daha sonra arkadaşlarının arasına katılmasını sağlıyoruz. Bu şekilde daha çabuk sonuç alıyoruz.
*Okulda temel eğitimlerin dışında hangi faaliyetler yer alıyor?
Okul öncesi eğitimde ciddi anlamda dramaya ağırlık veriyoruz. Tüm eğitimlerimizin temelinde drama yer alıyor. Bu şekilde nedenleri ve sonuçları daha iyi şekilde kavrıyor çocuklar. Tamamen doğaçlama olarak oluşturduğumuz için yaparak, yaşayarak öğrenme okul öncesinde çok etkili. Merak duyguları bu şekilde oluşuyor ve okul öncesi eğitimde merak duygusu çok sık kullandığımız bir yöntem. Bizim temelimizde de oyun olduğu için bu şekilde daha etkili öğrenebiliyorlar. Çocuklara aynı zamanda halk oyunları öğretiyoruz. Çocukların sağ sol kavramını ve dik duruşu öğreniyorlar. Satranç eğitimine ağırlık veriyoruz. Doğu hamle yapabilmeyi düşünebilmeyi öğreniyorlar. Daha sonra yap- uygula-pekiştir uygulamalarımız oluyor. Görsel sanat çalışmaları yapıyoruz. Ahşap boyama, seramik boyama, macun çalışmaları ile tamamen negatif enerjilerimizi atacak çalışmalar yapıyoruz. İlimizdeki kurumlar birçok çalışmalarımızda bize destek oluyor. Yaptığımız protokol anlaşmaları ile birçok kurumun desteğini alıyoruz. Belediyemiz, Tarım İl Müdürlüğü, Ticaret ve Sanayi Odası ile protokol anlaşmalarımız devam ediyor. Oralardan da güzel destekler almak başarımıza daha da başarı katıyor.
*Son olarak eklemek istedikleriniz?
Her konuya olabildiğince değindik. Sadece ailelerin, çocukların okul öncesi eğitimine daha çok öncelik vermesi gerekiyor. Çocukların eğitimi, oyun dahi olsa bir bütün olarak görmek gerekiyor. Okul öncesi eğitim çocukların kişilik gelimi için büyük bir etkisi olan bir kurum. Ailelerinde çocuklarla ilgilenme konusunda destek olmalılar bizlerde elimizden gelen desteği olabildiğince gösteriyoruz.