NEREYE KADAR SAĞDUYU?
Olaylara temkinli ve sağduyulu yaklaşmak elbette doğru olanı ve sonuçları itibarı ile faydalı olanıdır. Olaylar karşısında ani kararlar vermek ve fevri davranışlar ortaya koymak çoğunlukla zararla oturmayı da beraberinde getirdiğine hemen hepimiz şahitlik etmişizdir.
Ancak yaşanılan her bir olumsuzlukta ve yanlışta aynı sağduyu ve temkinli olma tavrını göstermek her zaman mümkün olmadığı gibi doğru da değil. Bir yanağına tokat yiyen kişinin diğer yanağını dönmesi gibi bir şey olur bu durum.
Yaşanan yanlışlar ve olumsuzluklar karşısında tepki vermek ve sesi yükseltmek, karşımızdakilerin sonraki hamlelerini daha temkinli atmalarını gerektirir.
İlimizin yaşadığı zor günlerin üzerine teşvikte 6. Bölgeden 4. Bölgeye düşürülmesi ve Giresun’da sel felaketine maruz kalan esnaflara karşılıksız 50 bin TL hibede bulunulması karşısında şehir halkımız kendisine haksızlık yapıldığından hareketle tepkilerini ortaya koydu, koymaya devam ediyor.
Demokratik sistemlerde tepki ve muhalefet müessesesi iyi kullanılır ve yönlendirilirse şehrin faydasına sonuçlar doğuracak bir kurumdur.
Hakaret etmeden, kırıcı olmadan yapılan ve itham yerine daha çok yön gösteren ve cesaret veren yaklaşımların ağır bastığı bir muhalefet anlayışının şehirde hakim olduğunu görmek memnuniyet verici.
Hatta ve belki ilk kez oy verdiği partisinin uygulamasına tepki koyan ve bunu açıkça ortaya koyan insanlarımızı görmek de demokrasi ve partilerin eleştirilmesi adına olumlu bir gelişme.
Oy verdiği partinin haksız uygulama ve yanlışlarına dikkat çeken insanların partisinden vazgeçmesi söz konusu değil elbet. Burada ortaya konan tepki; yanlışın ve hataların bir yumak halinde şehri bulmasına ve bunun önüne geçilememesine duyulan bir tepkidir.
Ve aslında bu tepkiler, muhataplarına gerçeği gösterme ve onları uyarma hamleleridir.
Turgut Özal’ın beklemediği bir seçim hezimeti karşısında “vatandaş bize ders verdi ama kantarın topunu biraz fazla kaçırdı” cümlesinde olduğu gibi tarihin tekerrür etmemesi için önceden uyarma ve gerekli önlemleri alma noktasında bir dikkat çekmedir.
Bu mesajı, bu tepkiyi ve pası alan siyasilerimizin üzerine düşen görev, sonuca ulaşmak ve fileleri havalandırmak suretiyle mensubu oldukları siyasi partinin yelkenlerini rüzgârın yönüne çevirmektir.
Çok zor değil. Güçlü irade, az medeni cesaret, biraz gerçeği anlatabilme yetisi ve kararlılığıdır ihtiyacınız olan…
Hani, siz bunları yapamaz ve sözü eğri büğrü söylerseniz, bir Molla Kasım gelir ve sigaya çeker hepinizi…
Anlamadınız değil mi? Ben, Emniyet Müdürlüğü binası diyeyim, siz anlayın…