Nerde Bunu Alan El?
Hayırsever insanlarımızın varlığı gelecek adına kaygılarımızı azaltsa da hayır-hasenat misyonu güden kurumların yalnız 'alan' taraf olduklarını görmek endişelerimizi artıyor.
Malumunuz Türkiye Diyanet Vakfı'nın misyonu hem ülkemizde hem de dünyadaki ihtiyaç sahibi Müslüman kardeşlerimize kol kanat germek. Ayrıca ülkemizin bu kapsamda gerek hizmet ağlarıyla gerek mali kaynaklarıyla "en zengin" kuruluşu olarak karşımızda duruyor.
Türkiye Diyanet Vakfı online bağış, zekat bağışı, banka ile bağış, sms ile bağış, insani yardım ve eğitim yardımları ile hayırsever vatandaşlarımızın bağışlarını ihtiyaçları gözeterek en verimli şekilde din hizmetlerinde kullanmak amacıyla yine ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın istifadesine sunmak üzere kapsamlı bir sistemle işlemlerini yürütüyor yıllardan beri...
İslam dininin hayır işlerinde harcanan malın azalmadığını hatta katlandığını buyuruyor olması, gönlünü İslam’a adamış insanları daha bir motive edip hayra olan rağbetlerini de arttırıyor. Öyle ki Hadid Suresi'nde; 'Kim Allah’a güzel bir borç verirse, Allah bunu fazlasıyla öder. Ayrıca ona pek değerli bir ödül de vardır.' ayeti de bizlere bu minvalde kılavuzluk eden ayetlerden biri. Yolu İslam, kılavuzu Kur'an, rehberi Hz. Muhammed (a.s) olan herkes canla başla hiç şüphe etmeden malından, mülkünken, parasından infak edip gönül huzuruna koşuyor.
Bizler güzide ülkemizin güzel insanlarının bu nadide manzaralarının dünyaya emsal olduğunu biliyoruz. Hatta dünyanın özlemini duyduğu "toplu atan yüreklerin" sesinin ötelerden yankılandığına inanıyoruz.
Bu manzaralara alıştık ve artarak da devam edeceğini biliyoruz. Fakat vakfa yapılan yardımlardan sonra müftülüğün hayırsever vatandaşlara Teşekkür Belgesi ve Plaket takdimi ile Kur’an-ı Kerim hediye etmesi görüntülerinin ardından "sonrasını" göremez olmaya alışmak istemiyoruz.
İnsanlarımızın güvenerek bağışladığı her türlü hayrın en faydalı şekilde değerlendirildiğini de görmeyi umuyoruz artık.
Özelliklede toplumun herkesimine istisnasız ulaşabilen, kadın genç ve çocuklarla doğrudan iletişim halinde olan İl Müftülükleri ayrıcalıklı bir konumda iken...
Şehrimizde hayırsever vatandaşlarımız olduğu gibi ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın sayısı da depremle birlikte artış gösterdi. Salgın ile birlikte yardıma muhtaç insanların sayısı arttı. Müftülük yapılan yardımların ulaştırıldığı yerleri, inşa ettiği gönüllerin içeriğini mahiyetini de bildirirse emniyet hisleri ile geleceğe daha umutla bakıp sıkıca tutunabileceğiz. Başlatılan iyilik hareketinin yalnızca "başlangıç" noktasını görüyor olmak ulaştığı yerden bihaber bırakıyor bizleri.
Bu sebeple de mutluluğumuz yarım, akıllarda ise soru işaretleri kalıyor ne yazık ki...
Hülasa hani nerde bunu alan eller, nerede bu bağışların halkın gönlüne yüreğine ve yaşantısına değen yönleri deyiveriyoruz.