'Ne Yapmalı?' Diye Sordu Vekil!
İlçe toplantılarına belediye otobüsü ile giden, sosyal medyayı siyasi mesajlar ve bilgilendirmeler dışında mizahi tarafı olan sıcak esprilerle süslemekten zevk alan, özgüveni ve genel merkez lobisinin güçlü olduğuna dair algı oluşturmayı seven ilimiz Ak Parti Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı, geçen haftaya kadar genelde hafta sonunu ilimizde geçiriyordu.
Geçen hafta bu rutinini aksatan Nazırlı, sosyal medya hesabından hem yeni bir duyuru yaptı hem de başta basın mensupları olmak üzere hemşerilerden kendisine önerilerde bulunmalarını talep etti ve “sizce bir milletvekili nasıl olmalı?” diye sorup cevap beklediğini ifade etti.
Nazırlı, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Kıymetli hemşehrilerim,
Bir haftalık süreçte yoğun tempomuza kısa bir ara vermiştik. Bu hafta itibarıyla çalışmalarımıza kaldığımız yerden, daha yoğun bir tempoyla başlıyoruz.
Bu vesile ile başta Elazığımızın kıymetli köşe yazarları başta olmak üzere sizlerden "Milletvekilinden beklentinizi" anlatmanızı rica ediyorum. Köşe yazarlarımızın yazılarını ve sizlerin de bu paylaşımın altına yazacaklarınızı merakla bekliyorum.
"Sizce bir milletvekili nasıl olmalı? Ne yapmalı?"
Öncelikle klasik bir milletvekili anlayışı olan “ben her şeyi, bilirim” üstenci duruşundan “sizin fikriniz benim için önemli, bana bu şehir için nelere yapabileceğime dair yol belirleyip rota çizin” gibi bir naif anlayışla ve bunu hiçbir komplekse düşmeden söylemesi önemli ve anlamlı geldi bizlere.
Her ne kadar milletvekillerinin görev ve sorumlulukları belli olsa da bu durum, milletvekilinin medeni cesareti, girişkenliği, kurduğu samimi dostluklar, bir bakanı ya da yetkiliyi sıklıkla ziyaret etmesi, taleplerini ete kemiğe büründürmüş, hedef kitlesi ve mali portresi de az çok çalışılmış bir raporla taleplerini ilgili kurumlara iletmesi, ve ısrarla takip etmesi ya da bir kez söyleyip yapılmayınca gönül koyup küsmesi oranında değişkenlik gösterebiliyor.
Bizler, Milletvekili Nazırlı için neler yapması gerektiği konusunda şunları söyleyebiliriz.
Öncelikle ve her şeyden önce Elazığ’la yatıp Elazığ’la kalkmalı. Gece yatarken şehrin sorunlarının çözmek için yarın hangi bakan hangi kurumla görüşmeliyimin derdini ve sancısını yaşamalı.
Yarın Elazığ için planım ne sorusunu her akşam kendine sormalı ve planlama yapmalı.
Sorunları şifahi olarak değil, danışmanları ya da konunun uzmanlarına hazırlatacağı ciddi raporlar eşliğinde sunmalı. Ancak bu raporu verirken şifahi olarak projesini öyle güzel ve anlaşılabilir bir üslupla anlatmalı ki kendisini dinleyen bakan ya da üst düzey bürokratın da zihninde bu sorunun çözümü belirmiş olsun.
Kendisini her hafta Elazığ’a gelme zorunluluğu ve mecburiyetinde hissetmesin. Şehre gelip rutin ziyaretler yapılıp resimler sosyal medya hesaplarından yayınlanınca iyi milletvekili olunmayacağını, en iyi vekilin Ankara’dan müjdelerle dönen milletvekili olduğunu unutmasın.
Bakanlar ve üst düzey bürokratlara ziyarete giderken eli boş gitmesin. Yöresel ürünlerimizden oluşan küçük hediye paketleri her zaman aracın bagajında ve odasında bulunsun.
Her ne kadar ülkeyi bakanlar yönetiyor gibi gözükse de asıl yönetim, irade ve son karar her zaman ve zeminde bürokratların elindedir. Bir bürokratın onay vermediği ya da sıcak bakamadığı bir proje, bakan istese bile geçmez, geçse bile asla ilerlemez ve akim kalır. Bu sebeple bürokratlarla milletvekili unvanını çok öne çıkarmak yerine özel hukuk ve samimiyete yönelen bir ilişki kurulmalı. Çünkü Ankara bürokratı için 550 yeni belki 5500 eski milletvekili ve bakanın, sıradan bir vatandaştan farkı yoktur. Zira bu bürokratların zaten tüm ziyaretçileri milletvekilidir ve onların nazarında çok da kıymet-i harbiyeleri yoktur. Amiyane tabirle onlar çok milletvekili ve bakan görmüş geçirmişlerdir.
Milletvekili Nazırlı’nın hem Ankara hem de İstanbul teşkilatlarında elde ettiği tecrübe ve birikimi Elazığ teşkilatlarının da istifadesine sunmalıdır. Malum mart ayında yapılacak yerel yönetim seçimleri için birçok ilçe başkanı, belediye başkan aday adayı olmak için istifa etti. Yeni ilçe ve belde teşkilat başkanlarının da istifası bekleniyor. Bunların yerine atanacak isimler ile belediye başkan adayı gösterilecek isimlere belli belirsiz tepkiler olacağı gibi toplu istifalar ve farklı partilere geçişler de olacaktır.
Bu gibi olayların yaşanmaması ve ön alınması adına bugünden teşkilatlara dava bilinci ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misyonu bir kez daha hatırlatılmalı ve olası küskünlük ve kırgınlıklar yerine birlikte güç olmanın önemi ve yöntemi hakkında eğitimler verilebilir.
Kendi partisi ya da cumhur ittifakına üye milletvekilleri ile uyumlu bir birliktelik ve çalışma temposu ortaya konulmalı ki şimdilik burada bir sorun gözükmüyor.
Bunlardan da öte Nazırlı, şehrin sorunlarının çözümü için; yakın, orta ve uzun vadeli projelere yoğunlaşmalı. Bunlarla ilgili yaptıkları görüşmeleri halka duyurmalı, sonuç hakkında da kamuoyunu bilgilendirmeli.
Elazığ’a geldiğinde de aynı klik ve guruplarla zaman geçirmemeli. Farklı kesimlere ve çevrelere de ulaşmalı, özellikle her ay OSB ve ETSO’yu ziyaret edip sanayici ve yatırımcıların sorunlarını dinlemeli. Üreten ve şehre katma değer kazandıran iş insanlarını ziyaret etmeli ve onları daha çok yatırım konusunda yüreklendirmelidir.
Sosyal medyada ses getirecek ama şehre çok faydası olmayacak projelerle zaman kaybedilmemeli.
Örneğin ilimizde zaten var olan ve önemli başarı hikayeleri yazıp Türkiye şampiyonlukları elde eden okçuluk kulüpleri olmasına rağmen, “Elazığ’a okçuluk getirelim mi?” gibi işi bilenlere biraz abesle iştigal gibi gelecek projelerden kaçınmak gerekiyor. Yine arı gibi ve bir ürerim üssü gibi çalışan ve şehrin geneline yayılan yüzlerce Halk Eğitim Merkezine bağlı kurslar varken, aynı misyonu üstlenmiş olan Olgunlaşma Enstitüsünün şehre getirileceğine dair paylaşımlar da halkta acı bir tebessüm oluşturulabiliyor.
Milletvekili Nazırlı, Ankara ve İstanbul görmüş ve bunun avantajı ve birikimiyle özgün bir siyaset ve farklı bir milletvekili portresi çizme hevesinde olabilir. Ama Elazığ halkı öyle süslü sözler ve esprili paylaşımlar yerine Akif’in deyimiyle “sözün odun gibi olsun hakikat olsun tek” anlayışına sahip sahici milletvekillerine daha kıymet veriyor.
Sayın vekilin bizlerden talep ettiği tavsiyelerimiz şimdilik bu kadar. Başka bir yazımızda ise “nasıl bir milletvekili olunmamalı” üzerinde biraz kalem egzersizi yapacağız.