NE İŞ YAPTIKLARINI BİLEN VAR MI?
Hafta sonu şehrimizde önemli olduğu düşünülen bir etkinlik vardı
Hafta sonu şehrimizde önemli olduğu düşünülen bir etkinlik vardı. Belediye Başkanımız Sayın Mücahit Yanılmaz’ın daveti üzerine İstanbul’da faaliyet gösteren bir grup iş adamı Elazığ’a geldi.
Nasıl olacağı henüz belli olmayan Cazibeli İller konusunda ilimize yatırım yapmaları konusunda iş adamlarıyla istişare edildi. Bir dizi etkinlik düzenlendi.
Niyete itiraz edecek değilim. İstihdamın işsizliği engellemede en önemli faktör olduğunu da biliyorum. Verdiğimiz nitelikli göçün önüne geçmede istihdamın çok önemli olduğu da muhakkak…
Lakin Elazığ’a gelen işadamlarının hangi alanda iştigal ettiklerini, hangi markaları temsil ettiklerini, firmalarının gücünü bir türlü öğrenemedik.
Bu insanların firma gücünün ne olduğu da en az ziyaretleri kadar önemli değil mi? Bu konuda kamuoyu bilgilendirilseydi daha doğru olurdu diye düşünüyorum.
Neyse, hoş gelmiş, sefa getirmişler. İçeriğinin ne olacağını bilmedikleri bir yatırım programına katkı sunmayı düşünecek kadar ticari tecrübeye sahip olmaları şimdilik yeterli!
DİYARBAKIR BİR BAŞKA GÜZELDİ
Pazar günü Diyarbakır’daydım. Büyük medya patronu, fevkalade karizmatik, sempatik, atletik (Fransızca ’da bu tür nitelikli insanlara Ero diyorlar!) Ahmet Toprak Elaziz Belediyespor ile Diyarbekirspor’un maçına beni davet etmişti.
Stada gittiğimizde bazı endişelerim vardı. Bir hafta arayla patlayan bombalı saldırılar sonunda Diyarbakır halkının olaylara bakışını merak ediyordum.
Diyarbekirspor, “Beşiktaş, Kayseri başımız sağ olsun” pankartıyla sahaya çıktı. Tüm tribünler “Bize her yer Beşiktaş, bize her yer Kayseri” tezahüratıyla inliyordu.
Sonra taraftarlar her iki takımı el ele tribünlere çağırırken “Türk Kürt kardeştir, ayrım yapan kdigereştir” diye slogan atmaya başladılar. Görülmeye değer bir manzaraydı…
Bir anda buz gibi olan hava dağıldı. İçimiz ısınırken son dönemde yaşadığımız tüm olumsuzluklara ilaç gibi geldi…
İşte sevgili okur, bu yüzden provokasyonlara gelmemeliyiz,
Bu yüzden kimsenin gücü bizi bölmeye yetemeyecek,
Bu yüzden ülkem çok güzel…
GAKKOŞUN KARLA İMTİHANI!
Elazığ’a çok uzun zamandır yağmadığı kadar kar yağdı. Rabbimin rahmetine şükürler olsun. Lakin karla mücadelede yeterli tedbirlerin alınıp alınmadığı da şehir yaşamında en az rahmet kadar önemli.
Karın, uzun yıllardır alışık olduğumuzdan fazla yağmış olması ve akabinde dona çevirmiş olması belediye tarafından alınan önlemlerin sorgulanmaması anlamına gelmiyor. Sosyal medyaya baktığınızda halk fazlaca şikâyetçi.
Kış aylarında bütün firmaların iş makineleri yatıyor. Fazla değil, bir iki günlüğüne bu iş makinelerinin kiralanması yoluna gidilse, kar yağar yağmaz ara sokaklara kadar ulaşacak ekipmana sahip olunabilir.
Belediyenin, senede sırf birkaç gün yağan kar yüzünden trilyonlarca liralık iş makinelerini alması mantıklı değil. En ekonomik yöntem bence kiralamadan geçiyor.
Sosyal medyada olaya esprili yaklaşanlar da oldu. İroni yapanlardan biri de bendim. Ancak, seviyeli eleştiriye tahammül edilmesi gerektiği gibi, eleştirinin de abartılıp hakaret boyutuna gelmemesi gerekiyor.
Belediyeyi değerlendireceksek 365 günlük performansı üzerinden değerlendirmemiz gerekiyor. Mesela, 360 gün toplanan çöpü görmezlikten gelip, kar yüzünden 5 gün aksayan çöpü insanların gözüne sokmak iyi niyetli bir yaklaşım değil.
Özetle, karla mücadelede yetersiz kalınmış olunabilir ama bu bize alakasız iddialarda ve zanlarda bulunma hakkı vermez. Biraz insaflı ve de tutarlı olalım.
Bakıyorsunuz birisi karla mücadeleyi eleştiriyor, ki hakkıdır/haklıdır. Bir diğeri hemen atlayıp belediyede yolsuzluk yapıldığını iddia ediyor. Delili var mı? Yok… Sebep? Muhalifmiş…
Ee biri de çıkıp sana iftira atsa… Mesela sen gerçekten çok zeki birisisin dese! Hoşuna gider mi?
Neyse, keşke bir bu kadar daha kar yağsa. Özlemişiz…