Nasıl Anlarsınız?
14 Mayıs seçimlerine giderken ve siyasi partiler arasında bir yarış yaşanırken, aynı siyasi parti içinde bulunan isimlerin adaylık yarışları da devam ediyor.
Her bir isim, aynı partide siyaset yapmakla birlikte kendisine ayak bağı olacağını düşündüğü ve kendi önünde engel gördüğü isimleri içten içe, açık ya da kapalı mahfillerde yıpratma faaliyetlerinden geri durmuyor.
Bu olaylar da gösteriyor ki insanları herhangi bir siyasi partiye; o partinin misyonunu benimsedikleri, ülkenin sorunlarına çözüm sunan en ilkeli parti olduğu ya da kendi dünya görüşüne uyan tek parti olduğu için gitmiyor.
Dava ve samimi isimleri bir kenara koyarsak, insanlar ya diğer partilerden yüz bulmadığı ve hatta kovulduğu, oralarda çok yıprandığı için yeni bir partide arz-ı endam ediyor ya da geldikleri yeni partide az bir ışık ve gelecek gördükleri için bu partinin saflarında bulunuyorlar.
Bunların hepsini insanların sınırsız isteklerinin bir yansıması olarak meşru ve mubah gördük diyelim. Ama bazı isimler bu hırslarını, müstakbel rakiplerini parti içindeki itibarını zedelemek için sahte hesaplar açarak, kendi iç dünyasındaki kin ve nefreti açığa vurarak yapıyorlar.
Yanlış anlamayın. Bunlar aynı partinin adamları. Hatta yan yana poz verip siyasi çalışma yapan isimler. Yani rakip siyasetçiye yönelik bir kara propaganda değil. Bizzat yol arkadaşına yapılan bir operasyon.
Şimdi gelin siz karar verin bu tür adamların o partide bulunma sebebine. Adam, “ben varsam bu parti var, ben yoksam bitsin, batsın ve hatta yok olsun” zihniyetinin siyasetiyle siyasette..
Böylesi isimler, hem kendilerini hem de hasbelkader bir ikbal bulma amacıyla gittikleri partileri de yıpratıyorlar. Yazımızın başlığına dönersek. Bir insanın herhangi bir siyasi partide bulunmasının samimi mi yoksa şahsi ikbal kaygısı ve beklentisiyle olup olmadığını anlamak için, partide bulunan isimler hakkında ne söylediğine, açık ya da örtülü ne yaptığına bakın. Bu, en güzel samimiyet aynası ve tartısı olacaktır.