- Haberler
- Siyaset
- Milletvekili Erol: Türkiye'ye yapılan en büyük kötülük, devlet planlama Teşkilatı'nın kapatılması
Milletvekili Erol: Türkiye'ye yapılan en büyük kötülük, devlet planlama Teşkilatı'nın kapatılması
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, bütçe görüşmeleri devam eden TBMM Genel Kurulu'nda söz aldı.
Bütçenin yalnızca gelir gider dengesi olmadığını vurgulayan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol; bütçenin kurgusu, mantığı ve toplumsal ihtiyaçlara göre önceliği olduğunu söyledi.
Erol: “Yaklaşık iki aydır, bakanlıklarımızın bütçeleri önce Plan ve Bütçe Komisyonumuza geldi, sonra Genel Kurulda görüşülüyor. Doğal olarak iktidar partisi milletvekilleri bütçe mantığını, gerekçesini, bakanlıkların yatırım programını Bütçe Komisyonunda anlattı ve muhalefet partisinin milletvekilleri de parti politikaları doğrultusunda sokakta yaşadıkları gerçekler üzerinden, yaşanmışlıklar üzerinden uygun bir dille, üslupla, tarzla muhalefet anlayışını ortaya koydular.
Tabii, bütçe yalnızca gelir gider dengesi değildir yani bütçe tarihimize baktığınız zaman, cumhuriyet tarihimiz boyunca her bir bütçenin bir kurgusu vardır, bir mantığı vardır ve toplumsal ihtiyaçlara göre de bir önceliği vardır ve bütçeyi yöneten liderler, genel başkanlar, başbakanlar da bu toplumsal beklentiler karşısında ürettikleri politikalarla anılırlar. Bunlarla ilgili size birkaç örnek vereceğim. Mesela İsmet İnönü "Millî Şef" diye niye anılır? İsmet İnönü'nün "Millî Şef" diye anılmasının gerekçelerinden, en büyük gerekçelerinden biri cumhuriyetin ilk döneminde bütün maden ocaklarının ve limanların kamulaştırılmasından ve uyguladığı devletçi politikalardan kaynaklıdır ve İsmet Paşa'nın adı "Millî Şef" olmuştur devletçi politikalarından dolayı. Arkasından çok partili sisteme geçilir, Adnan Menderes Başbakan olur ve Adnan Menderes, İsmet İnönü'nün kamu politikalarının dışında, daha çok özel sektöre açılan bir politika uygulamıştır ve Adnan Menderes'in uyguladığı politika da özelleştirmeyle Türkiye'nin iş dünyasıyla tanışmasını sağlamıştır. Ve 1960'lı yıllarda Demirel, Doğru Yol Partisinin, daha doğrusu Adalet Partisinin Genel Başkanı olur ve Demirel "Barajlar Kralı" diye adlandırılır. Niye "Barajlar Kralı" diye adlandırılır? Çünkü Demirel, DSİ Genel Müdürlüğünden Adalet Partisinin Genel Başkanlığına geçmiştir; Türkiye'nin sulama suyu ve enerji ihtiyacını gördüğü için Türkiye'de bütçe yatırımının önceliğini barajlara vermiştir ve "Barajlar Kralı" olmuştur. Yıl 1970, Karaoğlan Bülent Ecevit; Ecevit, niye "Karaoğlan, Halkçı Ecevit" diye adlandırılır? Çünkü Ecevit Başbakan olduğunda özellikle Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan sonra, bütün Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye uyguladığı ambargodan sonra savunma sanayisini Türkiye'de ilk geliştiren, temelini atan Bülent Ecevit'tir. Yani bugün İHA'larla, SİHA'larla tabii ki övünelim, teknolojik olarak geliştirildiler ama bunların temeli yani savunma sanayimizdeki 70 şirketin kuruluşu 1974 Kabinesinin, Bülent Ecevit'in eseridir ve Ecevit 1978'de 2'nci Kabinesini kurar, Halkçı Ecevit olur. Niye olur? "Toprak işleyenin, su kullananındır!" denir, "Üniversitelere Özerklik!" denir, "Basın Özgürlüğü!" denir, "Sendikal Özgürlükler!" denir ve Ecevit'in adı Halkçı Ecevit olur.1980'li yıllar Turgut Özal dönemidir. Turgut Özal, teknolojik buluşmayla, özelleştirmeyle Türkiye'de gündeme gelir ve Türkiye'ye çığır atlatan bir anlayışla...” dedi.
EROL: DPT’DEN GELEN SİYASETÇİLERİN BÜTÇE YAPMA ANLAYIŞI VE YÖNETME ANLAYIŞI FARKLIDIR
Geçmiş dönemlerde Türkiye’yi yönetenlerin Devlet Planlama Teşkilatı geleneğinden geldiğini ifade eden Gürsel Erol: “Devlet Planlama Teşkiatından gelen siyasetçilerin devlete bakış açısı, bütçe yapma anlayışı, yönetme anlayışı farklıdır.” dedi.
Erol: Geldik 1990'lı yıllara; hatırlayın, DYP-SHP koalisyonunda Tansu Çiller'in Başbakanlığı dönemini, ne yaptı Tansu Çiller? Gümrük Birliği Sözleşmesi'ni imzaladı ve ana hedef olarak neyi koydu? Avrupa Birliğini koydu. Yani bugüne kadar Türkiye'de başbakanlık yapmış her başbakanın hükûmet politikalardan kaynaklı bir söylemi, bir hikâyesi olmuştur; bakın, bu liderlere.
Bizim özellikle parti grubumuzda da bürokrasiden gelen 3 çok saygın milletvekilimiz var, "Bürokrasiden" derken Devlet Planlama Teşkilatından. Keşke bugün Cevdet Yılmaz burada olsaydı onu da örnek verseydim çünkü o da Devlet Planlama Teşkilatında Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü yaptı. Bizim partimizde Devlet Planlama Teşkilatından gelen 3 bürokrat kökenli milletvekilimiz var. Bunlardan birincisi, İlhan Kesici'dir, Devlet Planlama Teşkilatının Müsteşarlığını yapmıştır; ikincisi, Faik Öztrak'tır, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşar Yardımcılığını, daha sonra da Hazine Müsteşarlığı yapmıştır; üçüncüsü, İzmir Milletvekilimiz Rahmi Aşkın Türeli'dir. Yani aynı zamanda baktığınız zaman, Devlet Planlama Teşkiatından gelen siyasetçilerin devlete bakış açısı, bütçe yapma anlayışı, yönetme anlayışı farklıdır. Bunu niye söylüyorum? Çünkü aynı özellik geçmişte liderlerde de vardı. Süleyman Demirel Devlet Planlama Teşkilatındandır, Turgut Özal Devlet Planlama Teşkilatındandır, Temel Karamollaoğlu Devlet Planlama Teşkilatındandır; geçmiş dönemde Genel Başkanlığımızı yapan Hikmet Çetin Devlet Planlama Teşkilatındandır, Murat Karayalçın Devlet Planlama Teşkilatındandır. Devlet Planlama Teşkilatı Türkiye'ye hem iyi bürokrat yetiştirmiştir hem de iyi siyasetçi yetiştirmiştir. Ve bugün buraya gelen bütçe, aslında geçmişte buraya gelmeden önce Devlet Planlama Teşkilatına giderdi, bakanlıklar arası koordinasyon sağlanırdı, Devlet Planlama Teşkilatındaki uzmanlar değerlendirirdi ve o değerlendirme sonucunda Meclise gelirdi. “şeklinde konuştu.
EROL: TÜRKİYEYE YAPTIĞINIZ EN BÜYÜK KÖTÜLÜK, DPT’Yİ KAPATMANIZ
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol: “Devlet Planlama Teşkilatını kapattınız. Bana göre Türkiye'ye yaptığınız en büyük kötülük çünkü siyasete de bürokrasiye de daha seçkin insanların yetişmesine engel olan bir davranış.. AK Parti dönemi neyle anılıyor en fazla? Ya, doğru yaptığınız işler yok mu? Tabii ki var. Mesela, bence duble yollar doğru iş ama otoyollar ama hastaneler ama hava alanları... Şimdi, bunlarla ilgili de örnek vereceğim. Bakın, 1'inci Boğaz Köprüsü'nü kim yaptı? Süleyman Demirel döneminde yapıldı değil mi? Nereden yapıldı? Kamu bütçesiyle. Yapan kurum kim? Karayolları Genel Müdürlüğü. Geliri şu anda kime ait? Karayolları Genel Müdürlüğüne. 2'nci Boğaz Köprüsü kimin döneminde yapıldı? Turgut Özal'ın. İhtiyaç mıydı? Evet, ihtiyaçtı. Peki, nereden yapıldı? Kamu bütçesiyle. Mülkiyeti kimin? Karayolları Genel Müdürlüğünün. Geliri kimin? Karayolları Genel Müdürlüğünün. 3'üncü Boğaz Köprüsü kimin döneminde yapıldı? Sizin döneminizde yapıldı. Doğru mudur? Doğrudur. İhtiyaç mıdır? İhtiyaçtır. Peki, nasıl yapıldı? Hazine garantisiyle, geçiş garantisiyle; sen devletin parasını, garantisini vereceksin, özel sektöre yaptıracaksın; risk devletin, gelir özel sektörün. İşte, önemli olan ne? Yapın Karayolları Genel Müdürlüğüyle, kamulaştırın, verin Karayolları Genel Müdürlüğüne, biz de size diyelim ki "Biz yanlış yapmışız. 1'inci ve 2'nci Boğaz Köprüleri şu anda kamu mülkiyetinde kamu malı. Geçiş kaç lira? 33 lira. Peki, özel sektöre yaptırdığınız hazine garantili 3'üncü Boğaz Köprüsü'nün geçişi kaç lira? 70 lira. Peki, nedir bu fark? Niye bu fark kamunun bütçesine girmek yerine, özel sektörün bütçesine girmiştir.” dedi.
EROL: ŞEHİR HASTANELERİ DOĞRU BİR PROJEDİR, AMA SÖZLEŞMESİ DOĞRU DEĞİL
Konuşmasında Şehir hastanelerinin doğru projeler olduğunu söyleyen Erol: Şehir hastaneleri bölge bölge doğru bir uygulamadır. Mesela, benim Elâzığ Milletvekili arkadaşlarım da burada, Elâzığ'daki Şehir Hastanesi doğru bir projedir ve bölgeye hitap eden bir hastanedir ama bunun sözleşmesi doğru değildir. Niye? Çünkü orası bir ticarethaneye döndü. Yani bina olarak, sağlığa verdiği hizmet olarak doğrudur ama devlete maliyeti olarak doğru değildir çünkü geçmişte devlet hastanelerinin devlete maliyeti 1 liraysa, şimdi 5 lira. Yazık günah, bunlar kamu bütçesi, bunlar devletin parası, bunları önemsemek lazım.” dedi.
GÜRSEL EROL: CHP’NİN HER MİLLETVEKİLİ TERÖR KARŞITIDIR
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol: “Burada ne yazıyor? "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." Peki, sizce egemenlik kayıtsız şartsız milletin mi? Şimdi, bakın arkadaşlar, DEM Partili milletvekilleri yine bana tepki verebilir. Cumhuriyet Halk Partisinin her milletvekili devletçidir, Cumhuriyet Halk Partisinin her milletvekili milliyetçidir, Cumhuriyet Halk Partisinin her milletvekili terör karşıtıdır. Siyaset yaparken milletvekili de olabilirsiniz, belediye başkanı da olabilirsiniz, kamuda yönetici de olabilirsiniz, kamuda görev yaparken görevinizi kötüye de kullanabilirsiniz, suç da işleyebilirsiniz, kayyum da atayabilirsiniz ama her şeyin bir kuralı olacak. Kayyum atanmasıyla ilgili mahkeme süreci beklendikten sonra, kesinleştikten sonra atanabilir mi? Kabul edelim, etmeyelim, uygulamada bir kanun var, atanabilir. Peki, bunu atamak yerine orada seçilmiş belediye meclisi üyeleri yeni başkanlarını seçseler kötü mü olur? Daha iyi olur. Onun için, özgürlükçü bir anlayışa ihtiyacımız var. İkincisi, şimdi, ben size bir liste göstereceğim, odanızdan girin bakın. Bu milletvekillerinin -Türkiye'nin en seçkin insanları olarak kendi seçim bölgelerimizden gelip seçilenler- acaba bizim devlet protokolündeki yerimiz ne? 32'nci sıradayız, milletvekili devlet protokolünde 32'nci sırada. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı bizim üstümüzde, bürokrat; Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri buranın idari işlerinden sorumludur, bizim üstümüzde. Bu mu millet iradesi?” şeklinde konuştu.