Milletvekili Erol Bütçe Görüşmelerinde Konuştu

CHP Elazığ Milletvekiki Gürsel Erol, İçişleri Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde konuştu.

Milletvekili Erol Bütçe Görüşmelerinde Konuştu
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumhuriyet Halk Partisi Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, İçişleri Bakanlığı'nın 2021 yılı bütçe görüşmelerinde söz alarak Elazığ'da deprem sonrası ilk bir ay sürecin çok iyi yönetildiğini ancak mülkiyet sorunlarının hala devam ettiğini belirtti. Erol'un konuşma yaptığı sırada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca mecliste bulunuyordu. 

İşte Milletvekili Erol'un o konuşması:

"Bütçe görüşmelerinin başladığı günden bugüne kadar bu kürsüde gergin anlar yaşandı, tartışmalar yaşandı. Muhalefet partisinin milletvekilleri, partimizin milletvekilleri, kendilerine göre haklı gerekçelerini kürsüde seslendirdiler. Ben, biraz daha farklı bir bakış açısıyla kendi bölgemin, ilimin ve ülkemin genel sorunlarıyla ilgili bir değerlendirme yapmak isterim.

ELAZIĞ'DA SORUNLAR DEVAM EDİYOR

Elâzığ'da hâlâ mülkiyet haklarıyla ilgili, yönetmeliklerle ilgili, mevzuatlarla ilgili sıkıntıların ve sorunların olduğunu da buradan iletmek isterim diyen Erol, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Birincisi, tesadüf müdür bilmiyorum, 24 Ocak gecesi Elâzığ'da yaşanan deprem sonrası Elâzığ'a görevlendirilen ve bir ay Elâzığ'da kalan 3 Bakanımız bugün burada, bütçeleri de 3'ünün de aynı günde görüşülüyor, İçişleri Bakanımız, Sağlık Bakanımız ve Çevre ve Şehircilik Bakanımız. 24 Ocak gecesi Elâzığ'da yaşanan deprem sürecinin bir aylık kriz sürecinin doğru yönetilmesine verdikleri katkılardan dolayı ben bu 3 Bakanımıza da teşekkür ederim ama bu teşekkür Elâzığ'da bu sorunların bittiği anlamında değildir. Elâzığ'da hâlâ mülkiyet haklarıyla ilgili, yönetmeliklerle ilgili, mevzuatlarla ilgili sıkıntıların ve sorunların olduğunu da buradan iletmek isterim. Ayrıca, terörle mücadelede başarı gösteren Türk Silahlı Kuvvetlerimize, Emniyet mensuplarımıza, kolluk kuvvetlerimize buradan kendilerine teşekkürlerimi ve saygılarımı iletirim.

DEVLET TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜZAKERE ETMEZ

 Ak Parti Grup Başkan Vekili Cahit Özkan'a tepki gösteren Erol, konuşuşmasına şu şekilde devam etti:

"Ve buradan bir üzüntümü de iletmek isterim, üzüntüm şu: Bu kürsüden konuşan AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit Bey'i de şiddetle kınıyorum. Niye kınıyorum? Burada çözüm süreciyle ilgili değerlendirme yaparken o sürecin terör örgütünün PKK'yı silahlarını bırakıp demokratik siyasete dâhil olmasıyla ilgili bir süreç olarak değerlendirmesini şiddetle kınıyorum. Sayın Grup Başkan Vekili, devlet terör örgütleriyle müzakere etmez, devlet terör örgütleriyle mücadele eder. (CHP sıralarından alkışlar) Ve bugün bu ülkede eğer o müzakere sürecinde sonuç alınsaydı o bebek katilleri bugün bizim aramızda milletvekili oturuyor olabilecekler miydi? Bunun hesabını verebilir misiniz? Bunun hesabını verebilir misiniz? Devlet terör örgütüyle müzakere etmez, o ifadenizi değiştirin bir daha da kullanmayın. Devlet, terör örgütüyle mücadele eder. Bu çocuk katillerine hiçbir yerde yaşam hakkı vermez ve terör örgütlerine karşı sınır ötesinde de sınır içinde de her türlü operasyonu yapma hakkı, yetkisi vardır. Bunları…Bu Mecliste görev alan tüm milletvekillerinin öncelikli sorunu devletin varlığına, milletin bağımsızlığına, vatanın bölünmez bütünlüğüne sadakattir. Bizim önceliğimiz bunlardır, bizim önceliğimiz terör örgütleriyle müzakere etmek değildir, bir Grup Başkan Vekili olarak sizi uyarıyorum."

3600 EK GÖSTERGE TALEBİ

Konuşmasında jandarma ve emniyet personellerinin sorunlarını dile getiren Erol, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

"Ayrıca, ben Emniyet personelini, Emniyet teşkilatının ve Emniyet Genel Müdürlüğünün sorunlarını da gündeme getirmek isterim. Birincisi Sayın Bakanım, bunları not almanızda yarar görüyorum çünkü kırsal kesimde görev yapan Jandarma ile mücavir alanda görev yapan Emniyet teşkilatının aslında görev ve yetki alanı aynı olduğu hâlde birbirinden farklı sosyal haklarından kaynaklı kayıplar var. Mesela, Jandarma komutanları büyük şehirlerde; Ankara gibi İzmir gibi İstanbul gibi illerde tuğgeneral rütbesinde ve tuğgeneral ek göstergesindeyken Emniyet teşkilatındaki il müdürünün ek göstergesi daha düşük. İllerde il Emniyet müdürleriyle alay komutanlarının arasında sosyal açıdan inanılmaz farklılıklar var. Ayrıca Jandarmada emeklilik yaşı 65'ken görev yıpranma payından dolayı Emniyette 60. Hâlbuki ikisinin de görev alanı ve görev sorumlulukları aynı. Bu statülerin eşitlenmesi gerektiği düşüncesindeyim. Diğer taraftan her şartta ve koşulda Sayın Cumhurbaşkanının dönem dönem gündeme getirdiği, partili Cumhurbaşkanlığı döneminin olmadığı süreçte Sayın Başbakanlarının seçim meydanlarında gündeme getirdiği, özellikle polisler için, Emniyet mensupları için 3600 ek göstergenin verilmesi, bunun yanı sıra öğretmenlere de imamlara verilen 3600 ek göstergenin de mutlaka verilmesi lazım.

Ayrıca, o sözleşmeli er ve erbaşlarla ilgili de bir önerim olacak. Şimdi, sözleşmeli er ve erbaşlar belli bir süre görev yaptıktan sonra ya yatay geçişle bir kamu kuruluşuna geçiş yapabilme hakkına sahipler ya da belli bir süre sonra. görevi bırakacaklar. Hâlbuki bunlar, terörle mücadelede başarı hikâyesi oluşturmuş kolluk kuvvetleri; silahı nasıl kullanacaklarını, terör örgütlerine karşı mücadeleyi nasıl vereceklerini, topluma güvenlik açısından nasıl yaklaşacaklarını bilen kişiler. Bunların eğitimlerine göre bekçi olarak veya Emniyete polis memuru olarak yatay geçişlerinin sağlanmasında yarar var çünkü bunlar deneyimli insanlar, silah kullanmaktan terörle mücadeleye kadar.

Ve gene Jandarmada uzman jandarmalar… Bunların büyük sorunu var. Bunlar, bir yıl okulda okuyan, iki yıl da meslek, ön lisans programı tamamlayarak normalde üç yıl eğitimden gelen meslek grubu. Aslında bir nevi astsubaylık görevini icra eden bir görev ama şimdi yeni çıkan Askerlik Yasası'na göre iki yıllık yüksekokul mezunları astsubay olarak tezkere bırakabiliyorlar ama jandarma uzman çavuşlar üç yıl bu işin eğitimini aldıkları hâlde astsubaylığa geçiş yapamıyorlar. Bunlarla ilgili yeni düzenlemelere ihtiyaç var."

DEVLET VE DEVLETİN GELENEKLERİ KALICIDIR

Konuşmasında son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yazılan mektupla ilgili herhangi bir işlem yapılmamasına tepki gösteren Erol şu ifadeleri kullandı:

"Ayrıca, aslında bugün konuşmamda değinmek istediğim en önemli konulardan birisi, Türkiye Cumhuriyeti'nde bir tek baba vardır. Türkiye Cumhuriyeti'nde olan baba, devlet babadır. Devlet, otoritesini gösterdiği zaman "baba" olarak tanımlanır, şefkatini göstereceği zaman da devlet ana, "ana" olarak tanımlanır. Bugün mafya babası diye geçinen insanların başta Sayın Genel Başkanımıza karşı hakaret edici üslubu, mektubu ve kamuoyuna açıklamasından sonra, onunla ilgili bir işlem yapılmaması devlet otoritesi adına bir ayıptır. Niye ayıptır? Yani siz bugün, eğer insanları sosyal medya paylaşımından kaynaklı gözaltına alıp ifadeye götürebiliyorsanız ama bu ülkede Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanına karşı bir tehdit varsa ve bu tehdit karşısında herhangi bir yasal işlem yapılmıyorsa orada devlet otoritesinin sarsılması demektir. Bu, bugün için bizim Genel Başkanımıza yapılır, yarın başka unvanı ve sıfatı olan insanlara da yapılır. Çubuk'ta aynı şey yapıldı, Çubuk'ta Genel Başkanımıza karşı olan saldırı görmezden gelindi.

Bir mafya babasının Genel Başkanımızla ilgili bu açıklamasına sessiz kalınmaması gerektiği, devlet otoritesinin gösterilmesi gerektiği ve hakkında işlem yapılarak hesap sorulması gerektiği düşüncesindeyim. Çünkü siyaset ve siyaset kurumları gelip geçicidir, bu Parlamentoda bizden önce bir sürü milletvekili görev yaptı, bir sürü bakan geldi geçti ama devlet ve devletin gelenekleri kalıcıdır. Biz, devlette devletin geleneklerini kalıcı kılmadığımız zaman işte bir gün bu mafya kılıklı adamlar bizim de çoluk çocuğumuzu, bizim de yaşam hakkımızı tehdit edecek düzeye gelir, Türkiye'nin otoritesini ve hukuk düzenini tehdit etme noktasına gelir.

2021 bütçesinin AK PARTİ'nin Meclise getirdiği son bütçe olmasını dileyerek önümüzdeki 2022 bütçesini, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Millet İttifakı'nın yapması düşüncesiyle saygılar sunuyorum."