MEYDAN MI, DÜŞKÜNLER YURDU BAHÇESİ Mİ?

Konu uzmanlarının ortak görüşüdür

MEYDAN MI, DÜŞKÜNLER YURDU BAHÇESİ Mİ?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Konu uzmanlarının ortak görüşüdür. “Nasıl ki bir aileyi bir arada tutan; hüzünlerini, dertlerini, sevinçlerini paylaştıkları, önemli günlerde bir araya geldikleri, tören ve kutlamalar yaptıkları yer evin salonu ise, bir kentin salonu da Meydan’dır.” derler. Bu benzetmeden yola çıkarak şu kanıya varırlar. “Kent Meydanı olmayan şehir salonsuz eve benzer.”

 

Napolyon’unun Venedik'teki San Marco Meydanı için söylediği bir söz vardır. Bu düşünceyi destekleyen… Şöyle der; "Burası tavanı gökyüzü olan yeryüzünün en güzel salonudur."

 

Mimarlık literatüründe insan eli ile şekillendiren her yapı, orada yaşayan toplumun değerleri ve kültürel yapısıyla ilgili önemli bilgiler sunar. Bir çeşme yahut bir bina, bir sokak bile tek başına o kültürü yansıtabilir bize… Çünkü, insanlar yaşayışlarına göre mekânları üretirler ve şekillendirirler, ona göre de yaşarlar…

 

Bu açıdan bakıldığında kentlerin kültürünü, tarihini, mimarisini ve yaşam şeklini en iyi yansıtan yerlerin başında gelir Kent Meydanları…

 

Kent meydanları, içinde bulundukları kentlerle ve o kentte yaşanan önemli olaylarla özdeşleşmiş… İnsanlar kâh haksızlıklara karşı çıkışlarını, kâh elde ettikleri zaferlerini meydanlarda sergilemişler… Canlarını bu meydanlara kurulan idam sehpalarında yitirmişler, infaz edilmişler… Halkın bilinçaltına korkuyu yerleştirmek adına günlerce sdigerandırılmış bedenleri… İşte meydanlar, sahip oldukları bu ayrıcalıklı konumları nedeniyle de zihinlerine kazınmış insanlığın… Hatıraları silinmesin diye korunmuşlar ve yeniden düzenlenmişler…

 

Bu özellikleriyle kente ilk kez gelenlerin, turistlerin gezip görmek istediği yerlerin de başında gelmiş meydanlar... Örneğin Berlin'de Potsdam Meydanı, Roma'da Aziz Peter Meydanı, New York'ta Times Meydanı, Londra'da Trafalgar Meydanı, Moskova'da Kızıl Meydan, Paris'te Concorde Meydanı, İsfahan’da Nakş-ı Cihan Meydanı ilk akla gelenler… Bu kentlere gezmek için giden insanlar bu meydanlara uğramadan o şehirden ayrılmamış... Ayrılanların ise seyahati eksik sayılmış…

 

*

İslam kültüründe insanların buluşma yerleri camiler olmuş. Günde beş kere camide buluşan insanlar fikir alışverişini cami avlularında gerçekleştirmişler. İslam şehir formunda işlevsellik imajdan önce gelmiş… Esas unsur işlevsellik olmuş… Meydanlar da işlevselliklerine göre adlandırılmışlar… Köy meydanı, At meydanı, Ok meydanı gibi…

 

Cumhuriyet döneminde ise devleti temsil eden yapılar kentlerin yeni sahibi olarak şehrin merkezinde açıkça konumlandırılmış. Kent merkezine konuşlandırılan Hükümet Konağı binasının hemen önünde yer alan, geniş düzenli, temiz alanlar oluşturulmuş ve adına da Hükümet Meydanı denilmiş… Kentin yönetim alanı, devlet erkanının karargahı yahut ikametgahı tam da bu meydanı gören binanın, hükümet konağının içinde olmuş… Vatandaşların devletle bağını kurduğu yahut işlerini gördüğü hükümet kapısına bu meydandan geçilerek girilmiş… Ve meydanın çevresi, devleti temsil eden diğer kurumlarla donatılarak çok daha işlevsel hale getirilmiş zamanla…

 

*

Şehrin merkezindeki Hükümet Konağı ve onu çevreleyen meydanı ile Elâzığ, bu yapıyı temsil eden örnek şehirlerden biri olmuş. Meydanın karşısındaki iki katlı Belediye binası, Postane ve cumbalı konaklarla bütünlük içeren bir meydan görünümüne kavuşmuş…

 

Ancak vizyonsuz idareciler yüzünden Hükümet konağı bir müddet sonra Karakol olmuş, Belediye binası da çok katlı iş merkezine dönüşmüş, cumbalı konaklar da estetikten ve uyumdan uzak çirkin binalara…

 

İşin içine motorlu araçlar da girince meydan yontulmuş, yol yapılmış yerine… Meydanların araçlardan arındırılmış yayalara hitap eden mekanlar olması gerekirken yayalar ve trafiğin kesiştiği hatta iç içe olduğu bir hale bürünmüş meydan...

 

 

Şimdilerde kimliksiz, hiçbir belirgin bir fonksiyonu olmayan bir meydan konumundadır -eski adıyla- Hükümet Meydanı… Üzerine gelişi güzel yerleştirilmiş donatılar, plastikten yapılmış çay ocağı, büfeler, uzay mekiğini andıran balon görünümlü bilet satış ofisi, 3. Ahmet çeşmesi hayaliyle yapılmış minyatür çorba çeşmesi, gelişmişlik göstergesi güneş enerjili aydınlatma cihazları, şehrin kültürünü yansıtmaz… Tam bir arabesk zihnin ürünü görünümündedir tüm bunlar… Kimliksizdir… Farklı gruplardan (genç, yaşlı, kadın erkek, öğrenci, mudigerim) insanların meydanı kullanmasını sağlamak için her kesime hitap edecek etkinliklerden mahrumdur…

 

Sabah ezanından sonra ücretsiz belediye otobüslerine binip, evlerini terk eden, donuk gözlerle çevresine bakınan, üstü başı perişan yaşlı insanların kendi ölümlerini bekledikleri bir alan konumundadır… Bu haliyle düşkünler yurdunun bahçesi görünümündedir…

 

Önünden geçerken tanıdık bir yüze rastlanılmaz… İşsiz güçsüz Suriyeli gençlerin gelişi güzel, adaptan yoksun serpilmiş hali rahatsızlık verir oradan geçene… Şehrin yöneticileri hariç… Onlar devlet baba şefkatiyle çorba dağıtmaya devam eder..

 

Aksini ispat etmek isteyen varsa Hodri Meydan!