MEDYA ANALİZ

Köşe yazarlığına 2013 yılı Aralık ayında Haberkent Gazetesinde başladım

MEDYA ANALİZ
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Köşe yazarlığına 2013 yılı Aralık ayında Haberkent Gazetesinde başladım. Üç yılı geçen yazarlık serüveninde yazmadığım süre toplamda iki ayı bile bulmuyor. Haftada en az üç yazıyla olaylara karşı bakış açımı siz değerli okurlarımla paylaşmaya çalıştım.

            Düzenli olarak yazmak gerçekten zor bir iş. Hele de yerel konuları yazmak çok daha zor. Yerel konuları yazdığınızda tekrara düşme ihtimaliniz daha yüksek. Çünkü yerelde konu bulmanız ulusal meselelere oranla daha az.

            Sürekli kamuoyunun nabzını tutmanız gerekli. Olayları iyi analiz edip hata yapmamalısınız.

            Bir diğer zorlukta şu…

            Bir konuyu işlediğinizde size, birilerinin adamı diye yaftayı yapıştırmak isteyenler çıkabilir. Bizim gibi küçük sayılabilecek illerde hemen hemen herkes birbirini tanıyor. Yazınızın muhatabı konuyu tartışmak yerine niyet okuyuculuğu yapıp, konuyu unutturup, sizin şahsınızı tartışmaya açabiliyor.

             Niyet okuyanlara ve sizi yaftalayanlara karşı yapacağınız pek bir şey yok. Zamanla alışıyorsunuz.

            Ama konu bulma sıkıntısını gidermiş durumdayım…

            Yerelde konu bulamadım mı, Kanal 23’te Vehbi Coşkun Hocanın hazırlayıp sunduğu, artık bir fenomen haline gelen Medya Analiz’i izliyorum. Nasıl olsa yazacak bir konu bulunur diye işi tembelliğe dökmüş durumdayım!

            Vehbi Hoca sabahlara kadar emek vererek ortaya çok iyi bir program çıkartıyor. Özellikle halk röportajlarına önem vermesini çok takdir ediyorum.

            Halktan uzak, halka rağmen yapılan programlar algı oluşturmaya çalışmaktan başka bir şey yapmıyor. Sıradan yurdum insanı, sansürsüz, dilediği gibi konuları değerlendiriyor.

            Hatta Vehbi Hoca aykırı düşünceleri bile yayınlıyor.

            Programın daimi konukları da yorumlarıyla programı zenginleştiriyor. Sayın Günerkan Aydoğmuş yılların tecrübesiyle programa kalite katıyor. Eski komşum ve baba dostumuz Sayın Ali Koç’u dinlerken kendinizi yaramaz bir öğrenci gibi hissediyorsunuz! Yöneticilikten gelen tecrübeyle disiplinli yönünü size htiriyor. Sevgili meslektaşım Av. İzzettin Demir’in öyle soğukkanlı durduğuna bakmayın, gerektiğinde mesleğinde celdigerenmeyi de bilir. Meslekteki başarısını programda da izleyiciye htiriyor. Yerel kıvamın tadını muhafaza eden Mustafa Yılmaz ise benim için çok renkli bir konuk. Bana hep İdris Küçükömer’i hatırlatıyor. Solun direniş geleneğini htirse de, Türkiye’de sol sağdır, sağ da sol tezinin doğru olup olmadığı konusunda kanaatiniz netleşiyor…!

            Ezcümle, Medya Analiz gibi programlarımızın sayısının artması gerekiyor. Mevcut duruma defans yapan, gerekçeler uydurmaya çalışan programlardansa, halkın sesi olmaya çalışan medya anlayışı bizleri bir adım öteye taşıyacaktır.

            Her zaman aynı fikirde olmamız tabii ki mümkün değil. Ancak farklılıklarımızı milletin menfaatleri doğrultusunda dile getirebilirsek en sonunda mutlak suretle ortak paydada buluşacağımıza inanıyorum. Zaman zaman Medya Analiz’de tartışılan konulardan farklı düşündüğüm de oluyor. Veya medyadaki diğer arkadaşlardan… Ancak dile getirdiğimiz konuların kişisel menfaatlerimiz için değil de, Elazığ’ın faydasına dile getirdiğimizi düşünürsek aramızdaki farklılıklar bu şehre ivme katacaktır.

            Günlük çıkan gazete sayımızın dörde düşmesiyle birlikte gazetelerimizin kalitesinde gözle görünür bir artış oldu. Dördü de her geçen gün yayınlarıyla Elazığlının sesi olmaya başladı.

            Unutmayalım, bu şehirde yönetim problemi yok, medya problemi var. Veya vardı… Bizler ilin menfaatlerini ön plana çıkarmazsak, siyesilerin ve idarecilerin eksikliklerini kamu adına dile getirmezsek, sorunların kendiliğinden çözülmesini de bekleyemeyiz.

            Vehbi Hocam, ara ara kopya çekiyorum sizlerden, artık hakkınızı helal edersiniz!