MAGAZİN REZALETİ
Ülkemizde yayın yapan televizyon kanallarının birçoğu, magazin programı adı altında rezalet denebilecek haber ve görüntü yayınla
Ülkemizde yayın yapan televizyon kandigerarının birçoğu, magazin programı adı altında rezalet denebilecek haber ve görüntü yayınlama yarışına giriyorlar. Yayınlanan magazin programları, magazin kavramının yüklendiği anlamdan oldukça uzak içerikle televizyonlarda yayınlanıyor. Spor, müzik ve diğer sanat olaylarının magazin formatında olması gerekirken, kim kiminle nerede ve nasıl, bilmem ne haltlar yemiş şeklinde bir konseptle seyirciye magazin adı altında birçok rezalet görüntü seyrettiriliyor.
Magazin adıyla yayınlanan programlardaki görüntü ve haberler, özellikle gençlerimizi etkilemekte ve onları tahrik etmektedir. Bir kısım gençlerimiz bu programları seyrederek renkli zannedilen ve fakat bir çıkmaz sokak olan o dünyaya özenerek, geri dönülmez bir yola giriyorlar. Bu programları seyrederek uyuşturucu ve fuhuş batağının içine itiliyor veya düşürülüyor ve sonu bunalım veya intiharla biten bir hayat serüvenine mahkûm oluyorlar.
Bu tür programlar aslında gençlerimizi kendi değerlerinden uzaklaştırmaya yönelik tahrip programlarıdır. Bu programlarda erkek şarkıcı bozuntuları, genç kızların sevgilisi diye alçakça ifadelerle takdim edilmektedirler. Mesela kadın sanatçılar genç erkeklerin sevgili olarak sunulmazlar. Bu programlarda fenomen haline getirilen tipler, sesinden veya icraatlarından ziyade vücut hatlarını ön plana çıkararak sözüm ona sanat yaptığını söyleyen tiplerdir. Birçoğu köken itibariyle Türk değildirler ve büyük bir kısmı anne ve babası ayrı olan aslında anneleri tarafından kurtlar sofrasına atılan psikolojisi bozuk tiplerdir. Bunların büyük bir bölümü her geceyi bir başkasının yatağında geçirerek bunu çapkınlıkla izah eder. Erkeklerin de büyük bir bölümü, farklı kadınlarla gününü gün eden ve karısını bir başkasıyla dans ediyor diyerek ona sarılmasında hiçbir beis görmez türden tiplerdir. Sanatçı denilen bu insanların rezaletlerini sanki normal bir şeymiş gibi takdim eden bu tür programlar, aslında Müslüman Türk insanının ahlaki bir erozyona sürüklenmesini hızlandırmaya gayret eden çevrelerin bir projesidir. Aynı şekilde survivor (Sörvayvır) adı altında yayınlanan programların da amacı insanımızın dokusunu bozmaya yöneliktir. Kadın ve erkek yarışmacıların neredeyse çırılçıplak bir şekilde bir adaya bırakılması ve güya yarışıyormuş gibi yaptıkları rezaletlerin ekranlardan yayınlanması düpedüz ahlaksızlığı teşvik etmektedir. Bu tür programların finansörüne devlet yetkililerince kıymet verilmesi de bir başka handikaptır. Adam sanki çok güzel işler yapıyormuş da neredeyse tüm protokollerde en ön sıralarda yer alıyor. Bu şahıs asıl survivoru gelsin de kenar semtlerde yıkık dökük evlerde aç susuz yaşayan, çöplerin içinde ekmek arayan insanlarla yapsın. Onun yaptığı survivor mizansen. Oysa kenar semtlerde yaşayanlarınki gerçek survivor.
İşin garibi bu programlarla ilgili RTÜK’e binlerce şikayet gidiyor. Fakat RTÜK tabirimi mazur görün kimseyi adam yerine koymuyor.
Bu tür programlar bize Siyonizm’in Yahudilerin dünyaya hakim olması için yapmasını önerdiği bazı uygulamaları hatırlatmaktadır. 1897’de Teodor Herlz’in İsviçre’nin Basel kentinde yapılan toplantıda Siyon konsülünde gündeme getirdiği ve Siyonizm’in dünyaya hakim olması için Osmanlının yıkılmasına yönelik ortaya koyduğu ilkelerin bu günkü uygulamalarını hatırlamakta yarar var. Bilindiği gibi Teodor Herlz Siyonizm’in kurucusudur. Teodor Herlz Osmanlının yıkılması için büyük gayretler sarf etmiş ve bu noktada çeşitli önerilerde bulunmuştur. Bu önerilerden en önemlisi Osmanlıyı yıkmak için Müslüman Türk milletinin ahlakını bozmaya yönelik faaliyetlerin hızlandırılmasıdır. Özellikle bazı edebiyatçıların da katkısıyla milletimizin manevi yönü çökertilmiş ve Osmanlı, tabir yerindeyse batırılmıştır. Şimdi Osmanlı bakiyesi olan bu millete aynı oyun uygulanmaya çalışılmaktadır.
İşte bu tür programları seyredenlerin bu programların yayınlanma sebebini çok iyi bilmeleri gerekir diye düşünüyoruz. Her gün şehit cenazelerinin yürek yaktığı bir ülkede insanımızı kendi değerlerinden uzaklaştırmaya yönelik bu tür programların milletimiz tarafından izlenmemesi gerektiğini vurgulamak isteriz. Milletimizin bu tür programlara prim vermemesi ve reyting kazandırmaması gerekir diye düşünüyoruz.