Madenler Gitti, Gidiyor
Geçtiğimiz günlerde, maden ilçemiz sınırlar içerisinde ciddi oranda maden bulunduğunu, MTA'nın yaptığı sondajlarla bunun belgelendiğini ve kısa süre sonra ülkenin büyük bir şirketine ihale edileceğine dair haberler yapmıştık.
İlimizde zengin maden yatakları bulunmasından duyduğumuz memnuniyetle birlikle bu alanların, bugüne kadar ilimizde benzer çalışma yaptığı halde şehre katkı yerine zararı olan il dışındaki firmaların işletmesi yerine yerli firmalarımızdan oluşan bir yapılanmanın yapmasının şehrin kaderini değiştirecek derecede önemli olduğuna dikkat çekmiştik.
Elazığ kamuoyu ve özellikle basın kuruluşları da Elazığ TSO Başkanı Asilhan Arslan’ı göreve çağırarak bu konuda harekete geçmesini istemişti. Elazığ TSO Başkanı Arslan, bu çağrılara duyarsız kalmadı ve işin içine girerek hem maden yatakları hem de süreç hakkında önemli adımlar attı.
Ancak attığı her adımda karşısında öteden beri bu alanda var olan güçlü aktörlerle karşılaştı. Bu aktörlerin gücü sadece zenginliklerinden ve büyüklüklerinden kaynaklanmıyor. Bu şirketler, bürokraside, siyasette o kadar güçlü ki ihale şartnamesini kendilerini tarif ettirecek kadar ve bunu birilerine dikte ettirecek kadar güçlüler.
Şehrimizin insanının kendi coğrafyamızda var olan bir maden varlığının ilimiz iş dünyası tarafından işletilerek ilimize bir fayda oluşturmasını istemesi amacıyla harekete geçen Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası, bu süreçte sektörün Elazığ temsilcilerinden oluşan güçlü bir yapılanma ve ortaklık kurdu.
Elazığ TSO, şehrin kaynaklarının yine şehrin halkına istihdam ve ekonomik katkı olarak dönmesi amacıyla Elazığ Maden ilçesindeki maden sahası ile ilgili çalışmalar yaparken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bu tür işleri yürüten (MAPEG) Maden ve Petrol İşleri genel Müdürlüğü üzerinden Elazığ’ın Maden ilçesindeki dünyanın ender zenginlikteki bakır, altın, kobalt, kurşun, çinko ve demir sahası, bölgesindeki raporlama ve sondaj çalışmalarını tamamlamadan alelacele ihaleye çıktı.
Ve beklenen oldu, ihale şartnamesine öyle maddeler kondu ki direkt adrese teslim bir ihale olacak. Taban fiyatının 2 milyar gibi astronomik bir fiyat olarak belirlenmesi bir kenara, ihaleye girme yeterliğine sahip firmalardan istenen şartların sadece bir firmayı işaret etmesi de gösteriyor ki, bu iş büyük yerden bağlanmış.
Allah’tan sonra en büyük olan halktır, vicdandır ve hakkaniyettir. Elazığ, böyle bir fırsatı bir daha yakalamayabilir. Bu değerleri yine bu şehrin insanları çalıştırmalı ve çıkartılan her bir gram madenin ekonomik yansıması bu şehre ve şehrin insanlarına olmalı.
Peki, şehrimiz için bu kadar hayati bir konuya kimler sahip çıkacak. Elazığ TSO Başkanı Arslan ciddi bir gayret ortaya koydu. Şehrin tüm ekonomik dinamikleri ve STK’larının desteğini aldı.
Bu güç, siyasilerinde desteğini alarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a taşınmalı. Burada hiç kimse, “Karşımızda sıradan bir firma yok, anlı şanlı Cengiz Holding var” demesin. Burada bir şehir ve şehrin kaderi var. Ve biz biliyoruz ki Cumhurbaşkanına olay tüm yönleriyle ve yalınlığı ile anlatılırsa, tüm kurgular ve senaryolar yerle bir olur.
Bir el, bu işleri hızlandırıyor. İhale süresi çok öne alındı ve 20 gün sonra yapılacak.
Önlerine konan tüm engellemelere rağmen Elazığ girişim grubu bu ihaleye girecek.
Bugüne kadar Elazığ TSO öncülüğünde 56 kişilik ortaklıkla Elazığ’da birçok yatırım yapıldı ve bu yatırımlar Elazığ’ın öz sermayesi ile yapılırken kredi de kullanılmadı. Ayrıca elde edilen kârın yüzde 2.5 sosyal yardım fonu, yüzde 3'ü ise OSB’ye destek amacıyla kullanıldı.
Bu adımla “Elazığ'da bir araya gelinemiyor” eleştirileri kırıldı.
Şimdi bir ezber daha bozulmalı ve madenlerin işletim hakkının yerli sermayenin ve bu şehrin iş insanlarının alması noktasında kentin tüm aktörleri tek ses tek nefes olmalı.