Kuytul, Yeni FETÖ mü?
Oldum olası Alparslan Kuytul ile Hakimiyetin yıldızı barışmadı. O bizden biz de ondan çok hazzetmeyiz. Bunun şahsi hiçbir ilişkimizle alakası yok. Kaldı ki kendisiyle tanışmışlığımız ve konuşmuşluğumuz da yok. İzlediğimiz, gözlemlediğimiz ve ortaya koydukları eylemlere göre değerlendirip, sebep sonuç ilişkisiyle ülkemiz için, dinimiz için ve Müslümanlar için zararlı gördüğümüz ve üzerinden bir projenin yürütüldüğüne inandığımız bu hareket yine kendini hatırlattı.
15 Temmuz darbe teşebbüsünü öven, PKK’ya destek veren açıklamalarıyla gündeme gelen Furkan Vakfı Başkanı Alparslan Kuytul yine gündemde.
Bundan dört yıl önce birçok il emniyetinin ve valiliğin izin vermemesine rağmen dönemin valisi ve emniyet müdürlüğü tarafından konferans izni verilmesi sebebiyle Hakimiyet Gazetesi olarak tepki gösterdiğimiz, bu yayınlarımız sebebiyle bizzat Alparslan Kuytul tarafından hedef gösterildiğimiz günlerden yıllar sonra aynı Kuytul, bu kez kendine verilen görev ve misyonun gereği yeni tiyatrosunu Adana’da oynadı.
PKK sempatizanlarının da arzı endam ettiği 21 Mart nevruz günü, gözaltında bulunan sekiz arkadaşlarının serbest bırakılması amacıyla Adana’nın birçok yerinde izinsiz eylem yapıyorlar.
Eylem yapmalarında da bir sakınca yok. Ancak eylemlerin ilk saflarına kadınları yerleştiriyorlar. Polisin uyarılarına karşılık vererek ve çoğu zaman da özellikle provoke ederek bir gerginliğin oluşmasını sağladılar.
Bu arbede içinde bir bayan polisin copuyla göstericilere vurduğu görüntüler düştü sosyal medyaya. Şüphesiz bu manzara hiç hoş ve kabul edilebilir bir manzara değil. Yasadışı da olsa, provoke edilse de bir bayan polisin bayanlara böylesine orantısız güç kullanma hakkı yok. Kaldı ki bu konuda zaten valilik gerekli soruşturmayı başlattı.
Bir polisin münferit hatasını görüp, ülkemizi bölen bir proje olarak beslenip içimize giren Alparslan Kuytul’un amacını ve hedefini göremeyen bazı kesimlerin bu olay üzerinden devlete ve hükümete yüklenme gayretleri de gösteriyor ki bu olay tıpkı Gezi ve diğerleri gibi bir mahfilden kurgulanıp hayata geçirilen bir senaryo.
Alparslan Kuytul’un bir proje olduğunu fark edemeyecek kadar ferasetsizlik gösterip, Erdoğan düşmanlıklarını böylesi bir kişi üzerinden dile getiren çevrelerin de asıl derdi Kuytul da değil. Onların derdi, bu devleti ve devletin kurumlarını yıpratmak.
Merhum Erbakan Hoca özel sohbetlerinde Fethullah Gülen için “içimizdeki Lawrence” demiş ve bunun doğruluğu belki 30 yıl sonra anlaşılabilmişti.
İşin ilginç tarafı ise bugün Erbakan Hocanın Partisinde olanlar, Erbakan’ın gösterdiği bu feraseti Alparslan Kuytul için göstermek şöyle dursun onu neredeyse kahraman yapma yarışına giriyorlar.
Yaşadığımız bu kadar ihanetten, bu kadar badirelerden ve darbelerden sonra ve hala bizde, doğru ve yanlışı, samimiyet ve art niyeti ayıracak feraset yoksa ve bizler, Soroz’un beslemelerinin hükümleri ile düşünüyorsak daha alacak çok mesafemiz var demektir.
Kuytul’u savunma yarışına giren bazı sosyal medya kullanıcılarının 28 Şubatta polisten cop yiyen başörtülü kızlarımızla Kuytul’un bilerek öne sürdüğü bayanları bir tutması da çok anlamlı.
28 Şubatta polisin karşısına dikilen kızlarımız Allah’ın bir farzının yerine getirmenin onurlu ve haklı mücadelesine veriyorlardı. Adana’da özellikle ilk safa yerleştirilen bayanlarımızın mücadelesi ne ve kim adına? Hangi İslami ilkeyi, hangi yasaklanan inanç ve ibadet özgürlüğünü savunuyorlar?
Furkan Vakfı ve Alparslan Kuytul, ülkemiz üzerinde kurgulan yeni projelerin İslami kesimdeki yeni truva atıdır. Bir resim üzerinde olayı değerlendirip terörle mücadele eden kurumları yıpratmaya çalışılmasına su taşımak, akıl işi olmadığı gibi izan ve vicdan işi de değildir.