Kurumlarımız tehdit altında mı?
Türkiye ne zaman kendi sanayisi, teknolojisi ve bilimsel buluşlara dayalı üretim hamlesi yapmaya kalksa ya bunun başında olan isim itibarsızlaştırılıyor ya da ortadan kaldırılıyor.
Devrim Otomobiline benzini koymamakla tören anında durmasını sağlayıp yerli araba üretme hayalimizin 80 yıl ötelenmesine sebep olan zihniyet, geçmiş yıllarda da ASELSAN’da görevli çok sayıda mühendisi de şaibeli şekilde infaz etmişti.
Aynı senaryo bugünlerde de yürürlüğe kondu.
Evinde ölü bulunan Roketsan Mühendisi Serdar Yücel'in babası Ahmet Yücel gündem yaratacak iddialarda bulundu. Oğlunun çok önemli bir görevde olduğunu belirten baba Yücel "Evladımdan sır istemişler, vermemiş. Oğlum intihar etmedi, infaz edildi" dedi. Ölümüne sebep olan maddenin yüzüne poşetle geçirildiğini belirten Yücel "Omuzlarının üstü çürümüş" ifadelerini kullandı.
Babanın bu beyanı da gösteriyor ki son yıllarda birçok önemli savunma sanayi üreten ve dış pazarlara satarak sektörde önemli bir aktör olan Roketsan’ın bilgileri çalınmak istenmiş, buna direnen mühendisler ise bunu hayatıyla ödemiş.
Bu olay da gösteriyor ki göz bebeğimiz olan kurumlarımız hem ajan saldırıları altında hem de casus yazılımlarla bilgileri tehdit altında.
Bu kurumlarımızın sadece fiziki güvenliğini sağlamak yeterli olmaz. Tüm bilgi ve arge çalışmalarının da ciddi bir güvenlik duvarıyla korunmak zorunda. Bu da yetmez bu kurumlarda çalışan teknik heyetle sık sık görüşülmesi ve olası bir bilgi sızmasına karşı önlemler alınması gerekli.
Yoksa silah üreten firmaların tasallutu ve ölümle sonuçlanacak cinayetlerinden korunamayız.
