Külliye, Ak Parti'ye Karşı mı?
Ak Parti'nin 2023 yılında yapılacak seçimleri kazanmasının öncelikle ve özellikle büyük bir bölümü partiden kırılmış ve bazı yanlışlara küsmüş olan ve oranları yüzde 20'ye dayanan kendi tabanının gönlünü kazanması gerektiğine dair sık sık değerlendirmeler yapılıyor.
Ak Parti dışındaki parti seçmenlerinde herhangi bir kararsızlık emaresi yok. Bu partiler çok keskin bir vaziyette partilerini destekleyeceğini ve Ak Parti iktidarını yıkmak amacıyla tüm güçlerini birleştireceklerini ifade ve itiraf ediyorlar zaten.
Bu tablo karşısında seçimin galibini yüzde 20’lere ulaşan kararsızlar belirleyecek. Tamamına yakını Ak Partili olan bu kesimin, özellikle son beş yıl içerisinde parti politikaları ve ismi birtakım yanlışlarla anılan bazı siyasilere karşı bir tepkileri var.
Her şeye rağmen, Erdoğan’ın misyonuna ve Erdoğan'a inanan, onun tüm zorluklara rağmen ülkeyi iyi konuma getireceğini bilen ve ancak bazı yanlışların düzeltilmesinin de gereğini dile getirmek isteyen samimi sesler de zaman zaman kendini gösteriyor.
Geçtiğimiz gün medyaya düşen iki olay bunun göstergesi oldu.
Ak Parti ve Erdoğan’a yakın isimlerden biri olarak bilinen Prof. Dr. İzzet Özgenç, Erdoğan'a hitaben bir açık mektup kaleme aldı.
Ak Parti’nin kuruluşunda rol aldığı belirtilen, çok sayıda yasal düzenlemesinin mimarlarından olduğu belirtilen Özgenç, şu ifadeleri dile getirdi: "Sayın Cumhurbaşkanım sizinle olan şahsi tanışıklığım 1994 yılına kadar gider. Bu süreçte sizinle olan ilişkilerimde hep hukuku önceleyen bir duruş sergiledim. Türkiye'de hukuk alanında ve özellikle yapılan belirli soruşturma ve kovuşturmalara ilişkin olarak görebildiğim yanlışları başta zatıaliniz olmak üzere ilgili kamu otoritelerine arz etmeme rağmen, bu girişimlerimden sonuç alınmamış ve belirli yanlışların yapılmasına ısrarla devam edilmiştir. Gelinen nokta itibarıyla bu yanlışlar sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Bu yanlışların yanlışla telafisi imkanı da bulunmamakta. Bu yanlışların sebebiyet verdiği mağduriyetlerin giderilebilmesi veya en azından azaltılabilmesi için hukuka geri dönülmesi kaçınılmazdır.”
Özgenç’ten sonra Ak Partili 14 milletvekilinin de bazı yanlışları birebir Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunmak için harekete geçtiler ve Külliye’den randevu talep ettiler. Ancak aradan 6 ay geçmesine rağmen bir dönüş söz konusu olmadığı ifade ediliyor.
Siyasi kulislere yansıyan görüşler şöyle: "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte yürütme, tamamen Meclis dışına çıkınca bu durum AK Partili milletvekillerinden de çok sayıda şikâyet gelmesine neden oldu. Cumhurbaşkanı ile görüşemeyen vekiller bakanlara dahi ulaşamaz hale geldi. Birçok toplantıda dile getirilen bu sorunu çözmek için Meclis’te “nöbetçi bakan” uygulaması başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da gruplar halinde milletvekilleri ile bir araya geldi. Ancak bu buluşmalar da milletvekillerinin seçim bölgelerine yönelik taleplerini dile getirdiği toplantılara dönüştü. Parti politikalarını tartışmak, çeşitli önerilerde ya da uyarılarda bulunmak isteyen milletvekilleri bu kalabalık toplantılarda görüşlerini paylaşamadı. Siyasi değerlendirmelerini aktarmak, tespit ettikleri eksiklikleri iletmek, yanlış gittiği düşünülen işlerin düzeltilmesi için önerilerde bulunmak isteyen vekiller bu kez ayrı randevular talep etmeye başladı. Ancak bu randevulara da yanıt verilmedi. İddiaya göre AK Partili 14 milletvekilinin talep ettiği bir randevuya 6 aydır yanıt gelmedi."
Bu iki olayın da temelinde, samimiyet ve davaya halel gelmemesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bilgiler sunmak, aksaklıklar ve bunun tabanda oluşturduğu kırgınlıklarla ilgili manevi bir sorumlulukla bilgilendirme yapmak düşüncesi var.
Muhtemelen Erdoğan’ın randevularını düzenleyen bazı danışmanlar da bu milletvekillerinin neler söyleyeceğini, belki külliyedeki bazı danışmanların yaptıkları hataları da anlatabilme ihtimalini düşünerek bu randevuyu verilmesini istemiyorlar.
Ak Parti’nin ve 2023 seçimlerinin kaderi bugünlerde kararsız olan ancak küçük ama samimi bir çalışmayla geri kazanılabilecek oylara bağlı. Bunun yolu da Erdoğan’ı ve ülkeyi gerçekten ve sahici olarak seven danışmanların Erdoğan'a doğru bilgi vermelerinden geçiyor.
Ak Parti’nin son dönem politikalarında samimi tabanın rahatsızlık duyduğu yanlışlıklar, aksaklıkları gidererek eskileri kazanmadan seçim kazanması çok mümkün görünmüyor. Sorun belli, çözüm de belli. Sırada bu sorunu “sorun” görüp gidermeye çalışacak samimi insanları dinlemek ve adım atmak var.