Köy hayatını seçti, markalaşan hobisi ile Avrupa'ya bal ihracatına geçti
Elazığ'da şehir hayatından kaçarak köye yerleşen ve hobi olarak bir kovanla başladığı 190 kovana ulaştığı arıcılıkta markasını da oluşturan Mehmet Saka, Rusya ve Avrupa'ya bal ihracatı yapmaya başladı.
10 yıl İstanbul’da tekstilcilik yapan 4 çocuk babası Mehmet Saka (42), şehir hayatından kaçarak 2006 yılında Sivrice ilçesi Gözeli köyü Simotlar mezrasına yerleşti. Burada hobi olarak tek kovan ile aracılığa başlayan Saka, daha sonra kovanlarını çoğaltmaya başladı. Ardından profesyonel arıcı olan Saka, kendi bal markasını oluşturarak tescilini aldı. Şu anda ailesi ile arıcılık yapan ve 190 kovanı bulunan Saka, yurt içinin yanı sıra yurt dışına da açıldı. Rusya’ya ve aynı zamanda İtalya üzerinden de Avrupa ülkelerine bal ihracatı yapan Saka, bu yılki hasadına başladı. 2 ton rekolte beklediğini dile getiren Saka, yaklaşık 200 bin lira gelir elde etmeyi planladığını ifade etti.
“İSTANBUL’DAN GELDİM VE ARICILIĞA BAŞLADIM”
Hasada başladıklarını belirten Mehmet Saka, “Hasadımız da Allah'a şükürler olsun iyiydi. Balımızı aldık, inşallah tüketime sunacağız. İstanbul’da hayat şartları zor ve sosyal yaşam yok. Yani orada tamamıyla betonlaşmış bir şekilde bir hayat var. Zaten ben daha önce de köydeydim, İstanbul’a gitmiştim. Benim hayalimde de bunlar olan şeylerdi. İstanbul’dan geldim ve arıcılığa başladım. İlk başta bir kovan aldım, bir yıl tecrübe edindim. Daha sonra bir kovanı iki tane yaptım. Diğer yıl 8 tane ekleyerek devam ettirdim” dedi.
“RUSYA VE AVRUPA’YA DA BAL GÖNDERİYORUZ”
İlk başta hobi olarak başladığını anımsatan Saka, “Bir arımız olsun da balımız gelsin gibiydi. İşin içine girip, zevkli, bereketli ve kazançlı olduğunu görünce bu işi geliştirdim. Şu anda 190 tane kovanım var. Yani bu sene 2 ton kadar organik bal bekliyorum. 2 tondan yıllık gelirim 200 bin lira kadar bir gelir elde ediyorum. 200 bin liranın masrafı da 20 ile 30 bin lira bir masrafı oluyor. Biz ailece çalışıyoruz. Çocuklarımla birlikte çalışıyorum. Senelik olarak sadece biz yılda tek bir sefer bal hasadı yapıyoruz. Sabit arıcıyız, bizim burası yayladır. O şekil geçimimizi yapıyoruz. Gerçekten de arıcılık keyifli ve zevkli bir iş. Aynı zamanda gıda olarak da ürettiğimiz bal şifadır. Ben balı özellikle tüketiciye bizzat kendim iletiyorum, tüketiciye sunuyorum. Aracıyı pek araya koymuyorum. İstanbul’a götürüyordum. Oradan yeğenim markalaşıp yurt dışına gönderebileceğimizi söyledi. Markamızı Bal Doğası olarak tescil ettirdik. Rusya’ya ve İtalya üzerinden de Avrupa’ya da bal gönderiyoruz” şeklinde konuştu.
“ARILARA BİR ÇOCUK GİBİ BAKIYORUM”
Şehrin sıkıcı olduğunu aktaran Saka, “Çünkü hiçbir doğallık yok. Doğallık olmadığı için adam ister istemez sıkılıyor. Burada stres yok, doğayla baş başasın. Daha huzurlu bir şekilde yaşam kalitesi yüksek olan bir hayattır burası. Arılara bir çocuk gibi bakıyorum. Her zaman günde iki üç sefer kontrol ve takip ediyorum. Hangi arının nasıl çalıştığını her gün günde iki üç defa inceleyerek bir çocuk gibi, bir bebek gibi bakıyorum” diye konuştu.
İstanbul’dan köye geldiklerini dile getiren Muhammed Raşit Saka ise, “Köyde ailemizle beraber çalışıyoruz. Arılarımız var hasadımızı alacağız. Hasadımızı aldıktan sonra süzme yapacağız. Organik kara kovan balımız var. Sonra petek balı alacağız. Onları aldıktan sonra satışa sunacağız" ifadelerini kullandı.