KONTEYNERDE YAŞAMAK
24 Ocak depremi sonrası evi yıkılan ve ağır hasarlı olmasından dolayı boşaltılan binalardan çıkartılan vatandaşlarımız şehir genelinde üç noktada oluşturulan konteyner kentlere yerleştirildiler.
Çok sayıda evsiz kalan aileler için kısa sürede ikamet edecekleri konut yapmanın zorluğu ve hatta imkânsızlığı ile ilk etapta binlerce konteyner ilimize transfer edildi ve üç bölgede mahalle oluşturularak iskân edildiler.
Ocak sonu yaşanan deprem, ardından konteynerlerin gelip kurulması ve tüm altyapı çalışmaları ile ancak nisan ayında faaliyete geçen konteynerler, iklim şartları gereği önce elektrikli sobalarla ısıtıldı ve bu süreç sorunsuz atlatıldı.
Yaz mevsimi ve özellikle termometrelerin 50 dereceyi zorladığı bu günlerde konteyner içinde yaşamak, yemek yapmak ve uyumak pek mümkün olmadı. Klimaların da yasak olduğu konteynerde kalan sakinler, çareyi 24 saat dışarda yaşamaya, konteyneri ise sadece zorunlu işler için kullanmaya başladılar.
Şehir Meclisinin sahada yaptığı çalışmalarla da görüldü ki konteyner kentlerde hayatını devam ettiren hemşerilerimizin daha doğrusu depremzedelerimizin tek sorunu sıcaklar değilmiş. Ulaşım, sağlık, pazar yeri ve psikolojik destek merkezlerine de ihtiyaç varmış. Daha da önemlisi çocuklar için uygun ders çalışma ve etkinlik alanları talepleri varmış.
Çok zaruri ve insani ihtiyaçlar bunlar. Ulaşım ve Pazar konusunda çözümler kolay olsa gerek. Minibüs güzergâhları ile otobüs sefer sayılarının artırılması sorunu kısmen çözer. Büyük bir pazar olmasa haftanın belirli günü üç-beş tezgâh kurulursa bu sorun da giderilebilir.
Bu sorunların da ötesinde çocukların sağlıklı ortamlarda ders çalışmaları ve psikolojik destek merkezlerinin oluşturulması konusunda da Milli Eğitim Müdürlüğü’nün küçük hamleleri ile sorun çözülebilir. Her konteyner kentlere yakın okullar ve diğer tesisler açılır ve hizmete hazır hale getirilebilir ve bu okullara branş öğretmenleri yanında rehber öğretmenler görevlendirilirse sorun çözülmüş olur diye düşünüyoruz.
Yine şehrin yöneticileri ile siyasilerinin bu bölgelere yapacakları ziyaretler ve çay sohbetleri ile en büyük psikolojik destek sağlanacağını ifade edelim.
Şu bilinmelidir ki konteyner kentte kalmak zorunda kalan aileler gidecek, misafir olarak kalacak yakını olmayan ya da kiraya çıkacak kadar maddi gücü olmayan hemşerilerimizdir.
Ve kelimenin tam anlamıyla hem depremzede, hem maddi mağdur hem manevi mağdur olan ve çevresinden de çok destek görmeyen gariban insanlarımızdır.
Yaklaşan kurban bayramı dolayısıyla yapacağımız yardım ve bağışlar için de öyle kıtalar arası ülkelere bağış yapmamıza gerek yok. Mağduriyet de mazlumiyet de ihtiyaç sahibi insanlarımızın hal-i pür melalleri de hemen yanı başımızda ve belki kendi mahallemizde. Konteynerde konserve yaşamak nedir az empati yapalım.
Sorunları ve mağduriyetlerin çözümünü sadece yetkililere bırakmayalım ve kendi çapımızda ve kendi imkânlarımızla destek olalım. Zerre kadar iyilik yapmaktan kaçıp topu hep yetkililere atmayalım.